''BU AŞAĞILIK TERTİBİN TAKİBİNİ BİR KADIN SAVCI YAPSIN! DAVAYA DA KADIN HAKİM BAKSIN!''

Yılmaz Özdil, Deniz Baykal skandalı için Ankara Cumhuriyet Başsavcısı'ndan "kadın savcı-kadın hakim" ricasında bulundu.İşte Özdil'in rica sebebi...

Bu davaya kadın hâkim bakmalı...

Televizyon izliyorum; adam “sokak kadını” diye bağırıyor, gerçekleri söyleyen kadın gazeteciye... “Sus” diyor, “Cinsel fantezilerinle ilgilen, senin uzmanlık alanın orası” diyor.

Telefonda konuşuyorum, Cumhuriyet hanımefendilerinden biriyle... 37 sene önce vefat etmiş babasına, “Hitler” diyorlar, kendisine de “Hitler’in kızı...”

Sesi titriyor, çaresiz.

Onurlu bir subayın eşi...

Sokakta tek başına yürürken fotoğrafını çekmişler, yanında çevresinde kimse yok,
“Kocasını en yakın arkadaşıyla aldatmaya gidiyor” diyorlar.

Nasıl savunacaksın? Düşman, hayalet...

Albay, kendi kafasına sıkıyor.

Delikanlı gibi suratlarına baka baka “Hastir” diyen erkeğe ses çıkaramıyorlar, yarabbi şükür diyorlar, sonra da dönüp, fikriyle mücadele edemedikleri kadına, sırıta sırıta “yaratık” diyorlar.

Namus, ahlak, dürüstlük heykeli yap deseler, Uğur Dündar’ın büstünü koyarım kaideye... Telefonlarını dinliyorlar, böcek koyuyorlar, gizli gizli takip ediyorlar, hesaplarını kurcalıyorlar, yamuk bulamıyorlar, öldürmeye çalıştılar, olmadı, sindirmeye çalıştılar, korkmuyor, tuzak kuruyorlar, düşmüyor... Alçakça, yalanlarla iftiralarla, eşine saldırdılar.

Turgut Özal sağken, köpeğiydiler...

Öldü, Semra Hanım’a havlıyorlar.

Bu memleketin gördüğü en zarif, en mütevazı siyasetçi eşlerinden biridir Nazmiye Hanım... Kocasının en güçlü olduğu dönemlerde bile kullanmadı o forsu, kimsenin kılına zarar vermedi. Şu anda amansız bir hastalığın pençesinde... 50 sene sustular, hiç açmadılar o defterleri, konuşması mümkün olmayan zamanı kolladılar... Ve, bir kadını en yaralayıcı, en öldürücü şekilde, neden çocuk sahibi olamadığını anlatıyorlar.

Memleketi soyuyor memleketi, seni beni hepimizi donumuza kadar soyuyor, dokunamıyorsun; yüzsüz yüzsüz “Dokunulmazlık var” diyorlar...

Yatak odasına gizli kamera konulmuş, bir kadın, “İşte şu milletvekili, tıklayın, her tarafına dokunun” diyorlar.

Siz zannediyor musunuz ki, erkektir direkt hedef? Yanılıyorsunuz... Zincirbozan’a tıktılar, yılmadı, İsviçre’de serveti var dediler, palavra olduğu belgelendi, partisini bölmeye çalıştılar, olmadı, dün resmen açıklandı, suikast için tetikçi tuttular, kıl payı kurtuldu...

Tek çare kalmıştı geriye...

Uzman oldukları yöntemle iğrenç prodüksiyon hazırlayıp, milyonların adını bile bilmediği, fotoğrafını bile görmediği, değerli eşini, saygın hanımefendiyi yıkmak.

Kadınların arkasına saklanır...

Kadınlara saldırır bunlar.

Benim, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’ndan bir ricam var; bu aşağılık tertibin takibini bir kadın savcı yapsın...

Kadın hâkim baksın bu davaya.

Yılmaz Özdil/ Hürriyet