CHP Kurultayı kavgasız denilecek bir şekilde sona erdi. Geriye üç önemli olay kaldı:
Bir: Kemal Kılıçdaroğlu, 13 yıllık koltuğunu kaybetti; CHP’nin Genel Başkanı artık Özgür Özel…
İki: Bugüne kadar sessiz sedasız kalmayı başaran Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, kameraların önünde Özgür Özel’i fırçaladı ve bana göre bu tavrıyla Özgür Bey’i değil, Kemal Bey’i ezmiş oldu.
Üç: Bugüne kadar gazeteci olarak tanıdığımız bazı isimler Kemal Kılıçdaroğlu’nun fedailiğini yapalım derken kendi iplerini çekti! Onlar artık gazeteci falan değil… Eğer onlar gazeteciyse ben değilim!
*
İlk iki maddeyi zaten biliyorsunuz…
Benim gibi gazeteciler için üçüncüsü önemli!
Kim bu Kemal Kılıçdaroğlu’nun fedailiğini üstlenen sözde gazeteciler?
İlki bir dönem milletvekilliği de yapan ve sonra sahibi olduğu Gerçek Gündem isimli internet sitesinde gazetecilik yapmaya , TV 100’de daimi program konuğu olmaya devam eden Barış Yarkadaş!
Bu arkadaş, Kurultay’daki seçimlerin hemen öncesinde yine aynı kanalda bir programa katıldı. Ağız dolusu ifadelerle “değişimciler”i eleştirmeye, Kılıçdaroğlu’nu övmeye başladı.
Hatta Kılıçdaroğlu’ndan daha çok Kılıçdaroğlucu oldu. Özgür Özel’in Genel Başkanlık seçimini kazanmasanın kesinlikle sözkonusu bile olamayacağını iddia etti.
Bunun üzerine programı sunan zeki sunucu kendisine sordu:
“Peki Özgür Bey’in kazanması durumunda ‘Yanılmışım, özür dilerim’ der misiniz?”
Yarkadaş arkadaş hemen yanıt verdi:
“Özgür Özel kazansın, mesleği bırakırım…”
Sunucu kız uyardı:
“Çok sert olmadı mı?”
Tekrarladı:
“Bırakırım.”
*
Bu tavır bana AKP iktidarının ilk yıllarında yaşanan ya da yaşandığı söylenen bir olayı hatırlattı. İddialara göre Emin Çölaşan, “Paradan altı sıfırı atamazlar. Buna güçleri yetmez. Atsınlar ben Taksim Meydanı’nda anırırım” demişti.
Sözcü Yazarı Emin Çölaşan hiçbir zaman böyle bir söz söylemediğini ve yazmadığını hatırlatsa da AKP yıllarca bunun üzerinden siyaset yaptı.
Günahı da sevabı da Çölaşan’ın boynuna… Söyleyip söylemediğini bilmiyoruz.
Ama Barış’ın sözlerinin video kaydı internette dolaşıp duruyor:
“Özgür Özel kazansın, mesleği bırakırım…”
Şimdi herkes ondan sözünü tutmasını ve artık gazeteci sıfatını kullanmayacağını açıklamasını bekliyor.
Ne yalan söyleyeyim; ben de bekliyor hatta istiyorum:
Çünkü böyle bir iddiaya girip açıkça “taraf” olduğuna göre benim için zaten gazeteci sayılmaz…
Bunu resmileştirmesi doğru olur.
Ama korkarım ki televizyonlara çıkıp “Ben bırakacaktım ama okurlarım izin vermedi” gibi bir bahane uyduracak…
*
Barış böyle de yıllarca ekranlardan tanıdığımız Şaban Sevinç’e ve İstanbul Gerçeği adlı internet sitesinin sahibi İmam Bakır Üküş’e ne demeli?
Kurultay akşamı ilk tur sonuçları belli olunca Kemal Kılıçdaroğlu’nun yarıştan çekileceği bilgisi kulislere sızdı.
İddialara göre kendisini engelleyenler arasında bu iki “gazeteci” arkadaş öne çıkmış…
Şaban Sevinç, Kılıçdaroğlu ile kendisini öyle özdeşleştirmiş ki, “Kavga ede ede kaybedelim, çekilmeyelim” demiş…
İmam Bakır Üküş ise Genel Başkan’ın kolundan tutarak, “Çekilmeyin. Biz izin vermiyoruz” diye buyurmuş!
Haa, yazmayı unuttum bu İmam Bey hem internet sitesi sahibi gazeteciymiş hem de Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanıymış…
*
Rahmetli Oktay Akbal’ın meşhur kitabını anımsıyor olmalısınız:
“Önce Ekmekler Bozuldu!”
Günümüzde ise her şey bozuldu…
Sözüm ona demokrat, sözüm ona Atatürkçü geçinen kadroların sadece gazeteciliğe değil siyasete ve ülkeye nasıl zarar verdiklerini görüyor musunuz?
*
Kimse bana ceplerinde taşıdıkları turkuvaz renkli basın kartından söz etmeye kalkmasın:
Bu arkadaşlar gazeteci değil…
İşadamı!
Büyük bir olasılıkla da CHP’yle reklam ilişkileri var…
Bu yüzden mevcut çark dönsün, işleri bozulmasın istiyorlar!
Değer mi be birader bu kadar ufalmaya?
Gerçekten değer mi?