"BOYUNDAN BÜYÜK LAFLAR EDİYORSUN!" YAVUZ SEMERCİ'DEN YİĞİT BULUT'A AÇIK MEKTUP!
Yiğit Bulut'u farenin ısırmasıyla başlayan tartışma büyüyor. Bulut'un Gazeteport'u hedef göstererek reklamcılara yaptığı çağrıya Yavuz Semerci'den sert tepki geldi...
Yiğit Bulut'a açık mektup
Sevgili Yiğit Bulut…
Gazeteport’un kurucusu ve yazarı olarak sana meslek büyüğün olarak bir iki tavsiyede bulunacağım. Umarım kabul edersin. Ve yazıyı okursun.
1) Yiğit Bulut’u fare ısırdı bilgisini ciddiye aldık. Arkadaşlar seni aramışlar. Yok öyle bir şey demişsin. Ancak görgü tanıklarının ifadesi nedeniyle haberi arkadaşlar kullanmış.
2) Bu haberin bu kadar yankı yapmasının nedenini bilmiyorum. Bunu ününe borçlu olmasın! Ancak köşende yazdığın yalanlama beni üzdü. Haber doğru değil der yalanlarsın olur biter. Ama boyundan büyük laflar ediyorsun. Diyorsun ki:
“Yalan haber ve dedikodu üstünden” internet haberciliği yaptığını iddia edenlere reklam veren ciddi şirketlere bir uyarım var; verdiğiniz reklamlarla işlenen her türlü suçu, maddi olarak desteklemiş oluyorsunuz! Reklam verirken çok ama çok dikkat edin! Kimi “destekliyorsunuz” bilincinde olun!”
Sevgili Yiğit her fırsatta internet mecralarına düşmanlığını ifade etmeni de anlarım. Ama yalan ya da yanlış haber üzerinden reklam verenlere çağrı yapacaksan, işe kendi müessesenden başla. Ve sakın bizde yanlış haber çıkmaz deme. Gazetecinin olduğu her yerde inciten, yanlış bilgi veren ve yalan olarak adlandırılan haber çıkar. Önemli olan bunun kötü niyetle yapılmamasıdır.
3) Yalan haber ve dedikodu üzerine haber yapan bir internet gazetesi olsaydık inan bunu daha önce hissederdin!
4) Bu arada, senin yalanlamandan sonra olayın görgü tanığı ile bizzat konuştum. Size yakın bir masada oturan bir şahıs. Seni gördüğünü, bir kadının "fare var" demesiyle senin de "beni de ısırdı” diye bağırdığına tanıklık ediyor. Kendisine "Gördüğün kişi Yiğit Bulut mu? Emin misin" diye sorduğumda “Nasıl tanımam” dedi ve özellikle jöleli saçlarını tarif etti. Aslında jöle kullanan tek kişi olmadığın için biraz benzetmiş olabilir mi diye düşündüm. Ama ısrar edince arkadaşlara “o fare öldü” haberini kullanmalarına izin verdim.
4) Eğer "orada değildim" diyorsan, "benzetmişler" diyorsan Gazeteport olarak özür dilemeye hazırım. Yok "oradaydım ama fare meselesi hiç gündeme gelmediği" diyorsan, tanığımla yüzleşmek için beni aramanı rica ederim.
5) Bu haberin seni küçük düşürülmek maksadıyla yapıldığı gibi bir kanıya varmana da üzülürüm. Çünkü sadece komik bir haberdi. Hepimizin başına da gelebilirdi. Ve İstanbul’un lüks bir semtinde lüks bir lokantasında böyle bir olay yaşanması haber değil midir? Örneğin Ertuğrul Özkök’ün başına gelse bunu kullanmaz mıydın?
6) Ayrıca sen başarılı bir gazetecisin. Televizyona da çok yakışıyorsun. Tartışma programlarını da zevkle izliyorum. Siyasi görüşün ile de hiç ilgilenmiyorum. Hepimiz gibi sen de saçmalama hakkını sık, sık kullanıyorsun.
7) Ama kendine şunu sormalısın: “Bu insanlar fare ısırdı denildiğinde neden benim sağlığım yerine farenin durumunu merak ediyorlar. Neden fareyi sevimli beni kötü gösteriyorlar?” Bu durum Gazeteport’un yarattığı bir algı değil sanırım. Kızdığın bu galiba… Kızgınlığını da internet mecralarından çıkarma lütfen.
8) Bir de biz kimseyle uğraşmıyoruz ki seninle uğraşalım. Niyet dahi etmeyiz. Çünkü birini hedefe koymak adamı körleştirir. Bizi hedefe koyanlardan da hiç hoşlanmayız. Ama yazdığın yazı ile ilgili bir eleştirimiz olursa da senin dostluğunu önemsemeyiz.
Yavuz Semerci/Gazeteport