"BOYNUMA TABELA ASTILAR,BANA 'TERÖRİST' MUAMELESİ YAPTILAR"!..TUNCAY ÖZKAN TUTUKLANINCA NASIL İSYAN ETTİ?..
Ergenekon operasyonları devam ettiği sırada gözaltına alma olaylarına karşılık "Beni de alın" diyen Kanaltürk'ün eski sahibi Tuncay Özkan ifadesi sırasında nasıl isyan etti?..
Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Adil Serdar Saçan, Gürbüz Çapan, Tuncay Özkan, Tanju Güvendiren, Emcet Olcaytu, Hüseyin Nazlıkul yasadışı Ergenekon terör örgütü üyesi olmak ve örgüt adına faaliyette bulunmak suçlarından tutuklandı. Tutuklanan zanlılar, mahkemede isnat edilen suçlamaları kabul etmediler.
EN DÜŞÜK GELİR TUNCAY ÖZKAN'IN
Şüphelilerin mahkeme sorgularında kimlik tespiti sırasında verdikleri bilgiler dikkat çekti. Adil Serdar Saçan mesleğini avukat olarak beyan ederken aylık gelirinin bin 500 YTL olduğunu söyledi. Gürbüz Çapan ise mesleğini doktor, aylık gelirinin de 21 bin YTL olduğunu ifade etti. Tanju Güvendiren ise, emekli askeri hakim, aylık gelirinin de 40 bin YTL olduğunu kaydetti. Hüseyin Nazlıkul ise mesleğini "Yurtdışında ve Türkiye'de Tamamlayıcı Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı ve aynı zamanda öğretim görevlisi, gazeteci, ayrıca Kürtçe, Almanca ve Türkçe'de yeminli tercüman" olarak söylerken aylık gelirini 18-25 bin YTL olarak belirtti. Tuncay Özkan da, gazetecilik yaptığını ve aylık gelirinin 4 bin YTL olduğunu söyledi.
TUNCAY ÖZKAN: HUKUKSUZLUĞU DESTEKLEMEDİM"
Gazeteci Tuncay Özkan, mahkemedeki sorgusunda, "Ben gazeteciyim, hayatımın son 25 yılını şuanda vekilim tarafından gösterilen bir çok kitabında yayına hazırlayarak geçirdim. Kitaplar araştırmacı gazetecilik çalışmama dayalı olduğu için yüzlerce kişiyle görüşme yaptım. Hayatımın hiçbir döneminde terör örgütleriyle hiçbir ilişkim olmadı. Hukuksuzluğu hiçbir zaman desteklemedim. Şimdi böyle bir isnat altındayım" dedi.
Hiçbir zaman terörü kabul etmediğini kaydeden Özkan, "Kendim tehditlere maruz kaldım. 1996 yılında hakkımda koruma kararı alındı. Aleyhime delil olarak mahkemeye sunulan telefon görüşme tutanakları belli bir döneme ilişkindir. Benim tüm gazetecilik hayatım boyunca tüm görüşmelerim kaydedilseydi bunlardan yüzlerce binlerce ortaya çıkardı. Az önce anlattığım gibi yaptığım iş nedeniyle birçok kişi ile görüşüyordum. Ben özgürce düşüncelerini ifade eden birisiyim. Bunu demokratik bir hak olarak yasalara uygun şekilde dile getiriyorum. Bu şekilde baskı ve dinlemelerle benim gibi özgürce düşünen ve düşündüklerini dile getiren insanlar susturulursa o taktirde Türkiye çölleşir.
BOYNUMA TABELA ASTILAR
Ben bu güne kadar çıktığım duruşmalarda sabıkasızım diye övündüm. Gazeteci ve yazarım dedim. Şuanda 50 saattir ayaktayım. Önüme tabela asılarak fotoğraflarım çekildi. Parmak izlerim alındı. Bir terör örgütü ile bu güne kadar teröre karşı bir kişi olmama rağmen terör örgütü ile özdeşleştirildim. Ben son 4,5 yıl içerisinde yüzlerce 908 konferans, 53 miting, sayısız televizyon programı düzenledim. 12 kitap yazdım. Hepsinde özgürlüğü ve demokrasiyi savundum. Sivil toplum örgütleri içerisinde yer almasaydım, yapılan haksızlıklar karşısında susmayı tercih etseydim, kimse ile telefonla görüşmeseydim, benim bir kızım var ona haksızlıklar karşısında sesini çıkartmayan bir kişimi olmayı öğretseydim. Netice olarak, benim demokratik düzen içerisinde mevcut uygulamaları eleştirmem ve bir siyasi partiye üye olamaya çalışmam suç olarak gösterilmektedir. Bunları kabul etmiyorum" diye konuştu.
ASKERİ DARBEYE KARŞI ÇIKTIM
Anayasal haklarını kullandığını ifade eden Özkan şöyle devam etti: "1993 yılında yazdığım 'Bir Gizli Servisin Tarihi' isimli kitap nedeniyle tehditlere maruz kaldım. Hatta 1993 yılında Genelkurmay'ın ilgili birimine çağrıldım. Kita
EN DÜŞÜK GELİR TUNCAY ÖZKAN'IN
Şüphelilerin mahkeme sorgularında kimlik tespiti sırasında verdikleri bilgiler dikkat çekti. Adil Serdar Saçan mesleğini avukat olarak beyan ederken aylık gelirinin bin 500 YTL olduğunu söyledi. Gürbüz Çapan ise mesleğini doktor, aylık gelirinin de 21 bin YTL olduğunu ifade etti. Tanju Güvendiren ise, emekli askeri hakim, aylık gelirinin de 40 bin YTL olduğunu kaydetti. Hüseyin Nazlıkul ise mesleğini "Yurtdışında ve Türkiye'de Tamamlayıcı Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı ve aynı zamanda öğretim görevlisi, gazeteci, ayrıca Kürtçe, Almanca ve Türkçe'de yeminli tercüman" olarak söylerken aylık gelirini 18-25 bin YTL olarak belirtti. Tuncay Özkan da, gazetecilik yaptığını ve aylık gelirinin 4 bin YTL olduğunu söyledi.
TUNCAY ÖZKAN: HUKUKSUZLUĞU DESTEKLEMEDİM"
Gazeteci Tuncay Özkan, mahkemedeki sorgusunda, "Ben gazeteciyim, hayatımın son 25 yılını şuanda vekilim tarafından gösterilen bir çok kitabında yayına hazırlayarak geçirdim. Kitaplar araştırmacı gazetecilik çalışmama dayalı olduğu için yüzlerce kişiyle görüşme yaptım. Hayatımın hiçbir döneminde terör örgütleriyle hiçbir ilişkim olmadı. Hukuksuzluğu hiçbir zaman desteklemedim. Şimdi böyle bir isnat altındayım" dedi.
Hiçbir zaman terörü kabul etmediğini kaydeden Özkan, "Kendim tehditlere maruz kaldım. 1996 yılında hakkımda koruma kararı alındı. Aleyhime delil olarak mahkemeye sunulan telefon görüşme tutanakları belli bir döneme ilişkindir. Benim tüm gazetecilik hayatım boyunca tüm görüşmelerim kaydedilseydi bunlardan yüzlerce binlerce ortaya çıkardı. Az önce anlattığım gibi yaptığım iş nedeniyle birçok kişi ile görüşüyordum. Ben özgürce düşüncelerini ifade eden birisiyim. Bunu demokratik bir hak olarak yasalara uygun şekilde dile getiriyorum. Bu şekilde baskı ve dinlemelerle benim gibi özgürce düşünen ve düşündüklerini dile getiren insanlar susturulursa o taktirde Türkiye çölleşir.
BOYNUMA TABELA ASTILAR
Ben bu güne kadar çıktığım duruşmalarda sabıkasızım diye övündüm. Gazeteci ve yazarım dedim. Şuanda 50 saattir ayaktayım. Önüme tabela asılarak fotoğraflarım çekildi. Parmak izlerim alındı. Bir terör örgütü ile bu güne kadar teröre karşı bir kişi olmama rağmen terör örgütü ile özdeşleştirildim. Ben son 4,5 yıl içerisinde yüzlerce 908 konferans, 53 miting, sayısız televizyon programı düzenledim. 12 kitap yazdım. Hepsinde özgürlüğü ve demokrasiyi savundum. Sivil toplum örgütleri içerisinde yer almasaydım, yapılan haksızlıklar karşısında susmayı tercih etseydim, kimse ile telefonla görüşmeseydim, benim bir kızım var ona haksızlıklar karşısında sesini çıkartmayan bir kişimi olmayı öğretseydim. Netice olarak, benim demokratik düzen içerisinde mevcut uygulamaları eleştirmem ve bir siyasi partiye üye olamaya çalışmam suç olarak gösterilmektedir. Bunları kabul etmiyorum" diye konuştu.
ASKERİ DARBEYE KARŞI ÇIKTIM
Anayasal haklarını kullandığını ifade eden Özkan şöyle devam etti: "1993 yılında yazdığım 'Bir Gizli Servisin Tarihi' isimli kitap nedeniyle tehditlere maruz kaldım. Hatta 1993 yılında Genelkurmay'ın ilgili birimine çağrıldım. Kita