BLOOMBERG HABER AJANSI YAHUDİ LOBİSİ İÇİN Mİ ÇALIŞIYOR?

Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü Oğuz Karamuk, Bloomberg Haber Ajansı'nın manipülasyon yaptığı iddiasını örneklerle köşesine taşıdı.

Bloomberg manipülasyon yapıyor

Bloomberg Haber Ajansı Türkiye'de sürekli yalan yanlış haberler yapıyor. En büyük Japon Bankası'na yanlışlıkla kepenk kapattırıyor, IMF temsilcisinin ağzından hiç çıkmayan "Türkiye kırılgan" sözlerini gerçekmiş gibi yazıyor, 15 günlük bayat raporu yeniymiş gibi abonelerine geçerek dövizi, borsayı oynatıyor. Sabah bunları yazınca bakın neler oluyor?

Bloomberg International haber ajansı dün bir yorum yayınladı. Yazan Türkiye'deki gazetelerin magazin sayfalarında sevgilisi Hande Ataizi'yle sıkça boy gösteren, yabancı kökenli genç bir çocuk. Eğitimini psikoloji üzerine yapmış ekonomiyle ilgisi yok. Yazıda şöyle diyor: "Türkiye'de Başbakan Erdoğan'ın sıfır faiz isteğinden dolayı para politikası riske giriyor. Hükümet, 'faiz lobisi' diye bir kavram üreterek faiz artsın diyen piyasa oyuncularını düşman olarak gösteriyor. Bu işin içinde hükümetin bakanı Zafer Çağlayan var, AK Parti Milletvekili Muharrem Karslı da var. Sabah Gazetesi de faiz lobisi diye nitelenen kesime karşı yayın yapıyor. Hatta Sabah Gazetesi 27 Eylül tarihinde hükümet politikalarını sorgulayan Bloomberg analistlerini eleştiren yazılara yer verdi." Yazı devam ediyor... Belli ki çocuk, Merkez Bankası'nın son politikaları nedeniyle Türkiye'de para kaybeden birkaç al-sat bankacıya sorup kendi fikirlerini teyit eden görüşler almış: "Evet, evet. Türkiye faiz lobisi diye düşman yaratıyor. Zaten Türkler'in geleneğinde var bu. Hep böyle bir düşman yaratırlar vs." "Şıracı bozacıyı yanına almış, faiz lobisi vs. tartışmalarının Türkiye'ye özgü primitif (ilkel) bir görüş olduğunu ispatlamaya çalışıyor." Oysa durum çok farklı... Faiz lobisi ya da başka isimlerle finans sektörünün aşırı kâr hırsına karşı eleştiriler yalnız bize özgün değil.

Mesela "Yüzde 99 mu, yüzde 1 mi?" diye borsacılar ve bankacılara karşı gece gündüz gösteri yapan, günlerce parklarda yatıp kalkan, borsa binasını basmaya kalkan insanlar bu ülkenin vatandaşları değil. Bloomberg'in de kurulu olduğu ABD'nin vatandaşları.

Ayrıca "Zenginlere ölüm" sloganlarıyla nüfusun yüzde 7'sini oluşturan 500 bin kişi bu ülkede değil, Bloomberg'in patronu Michael Bloomberg'in de yakından bildiği İsrail'de sokaklara çıkıyor.

Birçok ülkede, birçok finans merkezinde insanlar bankacıları protesto etmek için haftalardır düzenli şekilde sokaklara dökülüyor. Eylem yapılan yerler arasında Türkiye yok. Yani görüyorsunuz, Türkiye'de kendine özgü primitif bir tartışma yok. Türkiye de dünyanın tartıştıklarını tartışıyor. Ayrıca Türk insanı ya da Türkiye'de bu konuyu tartışanlar sokaklara çıkıp herhangi bir ilkel tepki de vermiyor. Dolayısıyla hükümet, SABAH Gazetesi ya da benzer görüşü savunanlar karınlarından bir fikir uydurup düşman yaratmaya çalışmıyor. Bloomberg Ajansı'nın 'dünyada hiçbir şey olmuyor da, Türkiye'de bankacılar suçlanıyor' şeklinde yazdığı yazının mantık olarak dayandığı bir temel yok. Diğer taraftan yazıda da belirtilen Başbakan Erdoğan'ın sıfır faiz isteğine gelince... (Ki Bloomberg böyle bir analiz yazıp olayın ana fikrini "Bütün bu olaylar Başbakan Erdoğan yüzünden" mantığına oturtunca), hükümete karşı yeri geldiğinde depremi, yeri geldiğinde PKK'yı tutan bir kısım m e d y a hemen bu yazının üzerine "Bak Erdoğan ne yapıyormuş gördünüz mü?" diye atladı. Bana göre, Başbakan Erdoğan'ın sıfır reel faiz isteği çok da isabetli değil. Çünkü dünyada reel faiz ekside. Bloomberg'deki yazıyı yazan çocuk, onun başındaki müdür... Ajanslarının kurulu olduğu ABD'de Merkez Bankası faizi ve enflasyonun kaç olduğunu biliyor mu? Ben söyleyeyim sırasıyla yüzde 0.25 ve yüzde 3.5. Yani reel faiz, bırakın sıfır olmayı ekside. Üstelik benzer durum hemen her ülkede var. Özetle, Bloomberg'in yazdığı yazı dünyadaki gelişmeleri takip edemeyen, karşısındaki insanları kendisi gibi ilkel olarak gören zavallı bir cehaletin ürünü. Yazık, koskoca Bloomberg Haber Ajansı... Oysa buraya küresel rakibi Reuters'in tahtını sallamak ve tüm finansal sistemi ilgilendiren kârlı altyapı yatırımlarından pay kapmak için iddialı bir giriş yapmışlardı. Tabii bunlar Bloomberg'in sorunu. Ancak birazdan anlatacağım olaylar ve bu kadro yapısı nedeniyle projeleri alması pek de kolay gözükmüyor. Mantıksal bir çıkarım bu: "İşinizi iyi yapamazsanız, iyi işleri yapamazsınız."

NOMURA VE DİĞER YALANLAR

Başka bir konu daha var... Diyor ki Bloomberg'deki yazıda "SABAH Gazetesi 27 Eylül'de hükümet politikasını eleştiren Bloomberg analistlerini eleştirdi." Dünkü yazıyı da, 'eleştirdiğimizi söylediği o günkü yazıyı da' yazan aynı çocuk. Şimdi Allah için doğru söz... En azından SABAH'ın ekonomi sayfalarını yöneten ben, Türkiye'nin bu dönemde verdiği faiz oranlarının gereğinden çok yüksek olduğunu, bunun büyük bir çifte standarttan kaynaklandığını düşünüyorum.Ve bu konudaki görüşlerim net. Ancak 27 Eylül'deki haberimizi, iddia edildiği gibi Bloomberg'in o tarihteki analizi hükümet politikasını eleştiriyor diye yayınlamadık. Zaten Bloomberg'in o haberi hükümete de bir eleştiri de içermiyordu. Biz o gün Bloomberg'i eleştirmedik, düpedüz yalan haber yaptı ve piyasaları manipüle etti diye suçladık. Bugün de fikirlerimiz değişmiş değil. Peki olayların başlangıcındaki Bloomberg haberi neydi? Konu yakın zamanda Merkez Bankası Başkanı'nın konuşmalarında da yer aldı. Yine de unutanlar için hatırlatalım: Japonya'nın en büyük yatırım bankası Nomura'nın Türkiye'de çalışan, Türk bir analisti, eylülde bir rapor yayınladı. Raporda Merkez Bankası'nın politikalarını tahmin edemedikleri için "Pozisyonumuzu kapatıp beklemeye geçiyoruz" anlamını taşıyan bir yorum yer aldı. Söz konusu haber Bloomberg tarafından "Nomura Türkiye'de işlemleri durdurdu" diye son dakika haberi olarak duyuruldu. Yani sıradan bir dealer'ın pozisyon kapatma raporu koca Japon Bankası Türkiye'yi terk ediyor gibi aksettirildi. O gün yani 26 Eylül'de borsada 2.655 puanlık (yüzde 5) dalgalanma oldu. Dolar 1.83 TL'den 1.87 TL'ye çıktı. Haber iş işten geçtikten sonra kaynaktan yalanlandı. Başka bir örnek... 22 Temmuz tarihinde piyasalara adeta bomba düştü. Sebep, IMF Türkiye temsilcisi Mark Lewis'in ağzından çıktığı iddia edilen "Türkiye ekonomisi kırılgan" şeklinde bir yorum. O gün borsa endeksi 1.545 puan puan oynadı. Dolar 1.66 TL'den 1.70'in üstüne çıktı. Haberi yalanlayan açıklama, yine akşam saatlerinde yayınlandı. Olayın başrolünde yine Bloomberg vardı.

YAHUDİ LOBİSİ İÇİN Mİ YAPIYOR?

Ajansın habercilik etiğine bir başka örnek daha: Yatırım Bankası Goldman Sachs ekim başında bir rapor yayınladı. Son derece olumsuz görüşler içeren rapor piyasalarda negatif etki yaptı. Bu rapor yaklaşık 15 gün sonra yine Bloomberg Ajansı tarafından abonelerine son dakika haberi olarak geçildi. Piyasalar yine dalgalandı. Bu nasıl bir habercilik anlayışı? Şimdi Bloomberg ajansı bizi de aralarında göstererek "Türkiye'de bir takım insanlar faiz lobisi diye bir düşman yaratmaya çalışıyor" diye dünyaya geçtiği yorumun perde arkası budur. Bloomberg bu haberlerine açıklık getirmek zorundadır. Aksi taktirde, bir takım insanlar çıkar ve "Ajansın patronu Micheal Bloomberg yahudi. İsrail-Türkiye gerginliği yüzünden karalama yapıyorlar" der. Ya da "Bloomberg Türkiye'de Merkez Bankası ve tüm bankaların piyasa işlem altyapısından pay almak istiyor. Ancak bu sistemi Reuters'in elinden alamadığı için böyle şantaj yapıyor vs." gibi yorumlar yapar.

VEDAT AKGİRAY MESELESİ

Belki son bir söz daha söylemek gerekli. Benim tercihim Sermaye Piyasası Kurulu'na (SPK) söylemekten yana. Vedat Akgiray'ın Başkan olmasından sonra SPK piyasalardaki gelişmeleri izleme ve önlem alma konusunda gerçekten çok kötü bir performans sergiliyor. Yukarıdaki dalgalanmalar gelişmiş herhangi bir piyasada regülatörler tarafından yakın takip altına alır ve dalgalanmayı yaratan sebepler incelenir. Unutmayalım ki bu ülkedeki kanunlar, tıpkı dünyadaki benzerleri gibi, piyasalar üzerinde etki yapan yalan medya haberlerini, manipülasyon suçu olarak kabul eder. Bu suçun da ağır cezai yaptırımları vardır. Ancak daha önce portföyü olan, yani borsadaki, dövizdeki, faizdeki dalgalanmalardan para kazanan gazeteciler olduğu yönündeki iddialar için "O kadar büyük paraları yok canım" diyen, ardından o gazetecilerin yönettiği gazete ve televizyonlarda boy boy röportajları vs. yayınlanan Akgiray'dan böyle bir duyarlılığı beklemek ne kadar mantıklı? Bilemedim...

Oğuz Karamuk/Sabah