“Black Friday” iniz batsın!.. Nasıl bir “Sürüleşme”dir böyle?..

Medyaradar analisti Atilla Akar, “Black Friday” (Kara Cuma) olayındaki alışveriş çılgınlığının sosyal ve psikolojik sonuçlarını ele aldı…

ATİLLA AKAR atilla.akar@medyaradar.com

Efendim: insan sürüsel bir yaratıktır. Genele uymaya, manipülasyona çok açıktır. O yüzünü bazen politikada, bazen ideolojide, bazen inanç sistemlerinde dışa vurur. İnsanın tarihi aynı zamanda sürüleşmenin tarihidir de. Bu huyunun bedeli çoğu kez ağır olmuştur. Kitleler böyle yönlendirilmiş, sadece içgüdüsel davranan insan tipleri türemiştir.

Doğrusu olay başta yöneticiler olmak üzere kimi odakların da işine gelmiş habire insanların bu gibi duygularıyla oynamışlardır. Amacım elbette insanları küçümsemek değil. (Zaten aslında kimse kimseyi küçümseyemez. İnsanlar davranışlarıyla kendi kendilerini küçük düşürürler. Buradaki de o hesap!) Bir saptama yapıyorum o kadar. Maalesef sosyolojik ve psikolojik gerçek bu…

Traji - Komik Manzaralar!..

Peki bunlar şimdi durup dururken mi aklıma geldi? Elbette hayır! 24 Kasım 2003 “Black Friday” (Kara Cuma) günüydü. Yani çoğu firmanın sattığı ürünlerde yüksek oranda indirimlere gittiği gün. Manzaralar “Traji-komik” denecek ölçüdeydi doğrusu. Örneğin İstanbul Bayrampaşa'da ve Esenyurt’ta bulunan AVM'lerin önünden gelen görüntüler bu açıdan ilginçti. Ancak buna benzer enstantaneler Türkiye’nin dört bir yanında yaşanmışa benziyor. İnternet üzerinden alışverişleri saymaya bile gerek yok. Bu yüzden çoğu kişinin kredi kartı limitlerinin dolduğu söyleniyor. Bir “çılgınlık”tır ki gidiyor. Ne diyeyim? Allah akıl fikir versin!..

Sabah saatinden itibaren (Hatta geceden) AVM’lerin, mağazaların kapısında ucu bucağı görünmez kuyruklar oluşturan binlerce insan mı dersiniz, birbiriyle tekme tokat kavga edip, yumruklaşanlar mı, saç saça baş başa birbirinin üzerine panter gibi atlayan kadınlar mı (Ne diyeyim kapitalizm kadınlara çok şey borçlu!), kapıların, kepenklerin açılmasıyla birlikte koşuya kalkanlar, yerlerde sürünenler, kapaklananlar, birbirini çelmeyenler, ezenler, ite kaka girme çabasında olanlar mı, sepetine, alışveriş arabasına yangından mal kaçırırcasına ne bulursa dolduranlar mı, kucaklarında minnacık çocuklarıyla gelenler mi? İzdihamda çocuğun ezilebileceğini düşünmeyen, umursamayanlar mı dersiniz gırla gidiyordu. Ortam adeta çekirge istilası gibi…

Azıcık Gururlu Olun!..

Evet, manzara bu… Sizi bilmem ama ben seyrederken insan olarak utandım. İnsanın manevi alçalışlarından biri de bu. İnsanı hayvandan ayıran salt içgüdüleriyle davranmama fıtratını yıkıp geçen davranışlar. Gerçi avam hiç şaşırtmıyor beni. Daha çok üzüyor. Üç kuruşluk, b.ktan mallarda indirim için niçin birbirinizi eziyorsunuz kardeşim? Aldığınızda başınız göğe mi erecek? Hiç mi utanmanız, kendinize saygınız mı yok? “Ben ne yapıyorum?”, “benim ne işim var burada” diye soramıyor musunuz? Biraz olsun gururunuz yok mu sizin? Ne diyeyim ?..

Kapitalizmin Yeni – Tip Sürüsel İnsanı!..

Günümüzün “serbest piyasa ekonomisi” yeni tip bir insan yaratmıştır. Bu “Marka fetişisti” insan tipi “Alışveriş tanrısı”na ya da “tüketim tanrısı”na tapar ve ona mallardan oluşan adaklar adar. AVM’ler onların yeni tapınaklarıdır. Reklam, PR ve pazarlama guruları yeni rahipler sınıfıdır. Onların cenneti burasıdır. Kabanlar, elbiseler, pantolonlar, pijamalar, yatak çarşafları, iç giyimler, çoraplar, ayakkabılar, cüzdanlar, çantalar, takılar, parfümler, kozmetikler, güzellik ürünleri, elektronik eşyalar, cep telefonları, vb onlar için adeta “kutsal eşyalar” gibidir. Onlara sahip oldukları oranda “mutlu”durlar. (Hele de “İndirim” kelimesini duyduklarında adeta hipnotize olurlar!) O yüzden “Black Friday” (Kara Cuma) gibi belli günlerde “toplu ayin”e kalkarlar. Adeta bir “Dini vecibe” ya da “bayram”mış gibi…

Peki bu Amerikan kapitalizminin şahane (!) icatlarından biri olan “Black Friday” ne zaman ve neden çıkmıştı? (Türkiye’de tam bir kurnazlıkla Cuma gününün İslami hassasiyetinden dolayı böyle anılmaz. “Şahane Cuma” , “süper cuma”, “efsane cuma”, “beklenen cuma” gibi adlandırmalar kullanılır.) Bu konuda rivayet muhtelif. Olayın aslında zamanlama açısından “Şükran Günü” ile ilgili olduğu söylenir. Bir başka iddiaya göre muhasebecilerin kar zarar hanesindeki “siyah” renkten ileri gelmektedir. Başka bir yaklaşıma göre ise de olaya bu ismi veren polislerdir. Çünkü o indirim günü çok yoğun çalışmaktan bezmişlerdir. Kimileri de ismi 24 Ekim 1929'daki borsanın çöktüğü “Büyük Buhran” a bağlarlar. Ancak o gün Perşembe’dir. Bir varsayıma göre etkisi ertesi gün hissedildiği için böyle denmiştir.

Piyasanın damarlarına taze kan pompalanır!..

Her nasıl olursa olsun sonuçta bugün artık Amerika’dan çıkıp tüm dünyaya yayılmıştır. Ellerindeki stokların eritildiği gün olarak bilinir. Cirolar, kârlar tavan yapar. Piyasada olağanüstü bir hareketlenme yaşanır, mallar satılır, ticaret özgürlüğü adeta kutsanır. Piyasanın damarlarına taze kan gelir!..

Toplumsal açıdan ise insanlarda takıntılı alışveriş yapma isteği kamçılanır. Çoğu kez ihtiyaç dışı ve kontrolsüzce para harcama özendirilir. “Onyomani” yani “satın alma dürtüsü”, “alışveriş bağımlılığı” teşvik edilir. İnsanlar şuursuzca, adeta sürü gibi bu merkezlere sevk edilir. Kucaklarında, ellerinde alışveriş paketleri olduğu sürece küçük dünyalarında mutludurlar ve sistem açısından bir sorun yoktur!..

25.11. 2023

Tüm yazılarını göster