BİZİM SIRRI ŞİMDİDEN POLİTİKACI OLDU, TOP DOLANDIRMAYI İYİ BİLİYOR!
Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı ile Radikal eski yazarı ve bağımsız milletvekili adayı Sırrı Süreyya Önder arasındaki "siyasi ikbal" kavgası büyüyor...
Sırrı Süreyya, tehditler ve vicdan
Sırrı Süreyya Önder, THKO’nun televizyon kanalına çıkıp bana sallamış, dört bir yandan mail atmışlar –videosunu izledim... Sallasın da meseleyi çarpıtmasın, ben kendisiyle ilgili “siyasi ikbal” derken ekonomik bir yararı, kıytırık bir konu olan milletvekili maaşını falan kastetmedim, bizim Sırrı şimdiden iyi politikacı oldu, top dolandırmayı eyyam yapmayı iyi biliyor... Ben o “Vay Sırrı Vay” yazısında şunları sordum Sırrı kardeşime...
Neden Kürt hareketine 30 yıldır emek vermiş bir aydın olan Orhan Miroğlu alçakça tehdit edildiğinde, “Miroğlu mortoğlu olacak” dendiğinde, Öcalan “Miroğlu’nu birileri susturmalı” diye tehditler yağdırdığında hiç sesini çıkarmadın? Barış Girişimi adlı onurlu oluşum Kürt aydınlarına yönelik bu PKK tehditlerini kınayan bir bildiri yayınladı, niye sana bu bildiriyi sundukları halde imza vermedin? Kürt aydınlarının ölümle tehdit edilmesine ses çıkarmamak, tehdit edilen insanların yanında durmamak, tehdit edenlerin safında durmak insanlığa ve mertliğe sığar mı? Aynı şekilde Rojin defalarca tehdit edildiğinde, hiçbir mekânda şarkı söyleyemez hale getirilmek istendiğinde de sustun, ses çıkarmadın. Kürt halkının ulusal sembollerinden Şivan Perwer tehdit edildiğinde, PKK tarafından hain ilan edildiğinde de yine sesini çıkarmadın. Perwer’in o haykırışlarını da mı görmedin, okumadın? Niye Perwer’i tehdit edenlerin yanında durdun? Niye benim seni ilk tanıdığımda gördüğüm (ya da gördüğümü zannettiğim) mert ve yürekli adam tavrını göster(e)medin? Mert ve yürekli adam her ama her koşulda ölümle tehdit edilen o aydınların, sanatçıların yanında yer almaz mı? Benim tanıdığım Sırrı “Orhan Miroğlu’nu, Şivan Perwer’i ölümle tehdit etmek alçaklıktır. Bunu yapanları lanetliyorum” derdi, insanlık gereği böyle söylemek zorunda hissederdi kendini...
Oysa gördük ki beklediği “BDP mebus adaylığı” için bu konularda Sırrı susmuş, pısmış, eyyam yapmış... Bu dediklerim yanlış mı Sırrı? Baskın Oran gibi sonuna kadar özgürlükçü, demokrat, özü sözü bir ve yürekli duruşunu koruyup, sonra da bu bloktan bağımsız aday olsaydın sana “Helal olsun” derdim... Ama sen öyle yapmadın, PKK’nın resmî politikasına uydun, İmralı’yı rahatsız edecek hareketlerden kaçındın, inanmadığın şeyleri söyledin ve o yüzden tehdit edilen aydınlara sırtını döndün. Yakın dostun Muhsin Kızılkaya’ya dair bile zevahiri kurtarmak için “övgü” yazısı yazdın ama “Muhsin’i alenen ölümle tehdit eden Öcalan’ı kınıyorum” bile diyemedin o yazıda... Ben sana bu eyyamcı tavırları yakıştıramadığım için o yazıyı yazdım, seni sevdiğim için yazdım. İmralı destekli mebus adaylığına odaklandığın için bu eyyamcılığı yaptın dedim. “Siyasi ikbal” dediğim de bu, para pul değil, son tahlilde sana getirisi götürüsü ne olur bilmem ama sen bu “İmralı desteğiyle mebusluk”u istedin Sırrı, istediğin için İmralı’nın tehdit ettiği insanlara sırt çevirdin, mazlumlardan yana tavır koymadın. Elindeki silahla elinde kalemi olan aydınları tehdit eden zihniyetin yanında durdun... Söylediğim budur...
Bana “Hayır, yanlış konuşuyorsun Rasim. Orhan Miroğlu ve Şivan Perwer’i ölümle tehdit eden İmralı zihniyetini lanetliyorum, ahlak ve vicdan sahibi adam tehdit edenin yanında durmaz. Tehdit karşısında susan namerttir” dersen teker teker tüm televizyonlara çıkıp senden özür diler ve “Sırrı’ya ayıp etmişim, namertlik yapmışım. Yazdıklarım ahmaklıkmış” derim... Ve bunu da büyük bir mutlulukla derim, çünkü benim yanılmam demek senin insanlıktan istifa etmediğini, hâlâ bildiğimiz Sırrı gibi “Zalime karşı, mazlumun yanında” olmaya devam ettiğini gösterir... Bunu çok isterim Sırrı, inan çok isterim...
Son olarak şunu söyleyeyim... Çok çok yakın bir dostun bana “Sırrı referandumda aslında EVET verdi, yüreği dayanamadı ama PKK’ye angaje olduğu için tavrını “Boykot” diye açıkladı. Aslında yüreği farklı” dedi yakın bir zaman önce... Buna hiç şaşırmam, senin vicdanın 12 Eylül referandumuna EVET basmamayı kaldırmaz, sen o katır kutur İttihatçı-Ergenekoncudan bozma “Yiyin birbirinizi” diyen dandik Türk sosyalistlerinden değilsin ama nedense bir yola girdin işte, vicdanını bir yana bıraktın oportünist ve pragmatist eyyam siyaseti girdabına kaptırdın kendini... Ne diyeyim, Allah yolunu açık etsin... Söylediklerimin doğru olduğunu sen de biliyorsun... Senin yüzüne gülüp, arkandan konuşanlar, beni arayıp tebrik edenler de çok, bunu bilesin. Ben açıkça yazıyorum çünkü insan olan, değer verdiği bir arkadaşına böyle davranır. Yanlış mıyım?
Rasim Ozan Kütahyalı/Taraf
Sırrı Süreyya Önder, THKO’nun televizyon kanalına çıkıp bana sallamış, dört bir yandan mail atmışlar –videosunu izledim... Sallasın da meseleyi çarpıtmasın, ben kendisiyle ilgili “siyasi ikbal” derken ekonomik bir yararı, kıytırık bir konu olan milletvekili maaşını falan kastetmedim, bizim Sırrı şimdiden iyi politikacı oldu, top dolandırmayı eyyam yapmayı iyi biliyor... Ben o “Vay Sırrı Vay” yazısında şunları sordum Sırrı kardeşime...
Neden Kürt hareketine 30 yıldır emek vermiş bir aydın olan Orhan Miroğlu alçakça tehdit edildiğinde, “Miroğlu mortoğlu olacak” dendiğinde, Öcalan “Miroğlu’nu birileri susturmalı” diye tehditler yağdırdığında hiç sesini çıkarmadın? Barış Girişimi adlı onurlu oluşum Kürt aydınlarına yönelik bu PKK tehditlerini kınayan bir bildiri yayınladı, niye sana bu bildiriyi sundukları halde imza vermedin? Kürt aydınlarının ölümle tehdit edilmesine ses çıkarmamak, tehdit edilen insanların yanında durmamak, tehdit edenlerin safında durmak insanlığa ve mertliğe sığar mı? Aynı şekilde Rojin defalarca tehdit edildiğinde, hiçbir mekânda şarkı söyleyemez hale getirilmek istendiğinde de sustun, ses çıkarmadın. Kürt halkının ulusal sembollerinden Şivan Perwer tehdit edildiğinde, PKK tarafından hain ilan edildiğinde de yine sesini çıkarmadın. Perwer’in o haykırışlarını da mı görmedin, okumadın? Niye Perwer’i tehdit edenlerin yanında durdun? Niye benim seni ilk tanıdığımda gördüğüm (ya da gördüğümü zannettiğim) mert ve yürekli adam tavrını göster(e)medin? Mert ve yürekli adam her ama her koşulda ölümle tehdit edilen o aydınların, sanatçıların yanında yer almaz mı? Benim tanıdığım Sırrı “Orhan Miroğlu’nu, Şivan Perwer’i ölümle tehdit etmek alçaklıktır. Bunu yapanları lanetliyorum” derdi, insanlık gereği böyle söylemek zorunda hissederdi kendini...
Oysa gördük ki beklediği “BDP mebus adaylığı” için bu konularda Sırrı susmuş, pısmış, eyyam yapmış... Bu dediklerim yanlış mı Sırrı? Baskın Oran gibi sonuna kadar özgürlükçü, demokrat, özü sözü bir ve yürekli duruşunu koruyup, sonra da bu bloktan bağımsız aday olsaydın sana “Helal olsun” derdim... Ama sen öyle yapmadın, PKK’nın resmî politikasına uydun, İmralı’yı rahatsız edecek hareketlerden kaçındın, inanmadığın şeyleri söyledin ve o yüzden tehdit edilen aydınlara sırtını döndün. Yakın dostun Muhsin Kızılkaya’ya dair bile zevahiri kurtarmak için “övgü” yazısı yazdın ama “Muhsin’i alenen ölümle tehdit eden Öcalan’ı kınıyorum” bile diyemedin o yazıda... Ben sana bu eyyamcı tavırları yakıştıramadığım için o yazıyı yazdım, seni sevdiğim için yazdım. İmralı destekli mebus adaylığına odaklandığın için bu eyyamcılığı yaptın dedim. “Siyasi ikbal” dediğim de bu, para pul değil, son tahlilde sana getirisi götürüsü ne olur bilmem ama sen bu “İmralı desteğiyle mebusluk”u istedin Sırrı, istediğin için İmralı’nın tehdit ettiği insanlara sırt çevirdin, mazlumlardan yana tavır koymadın. Elindeki silahla elinde kalemi olan aydınları tehdit eden zihniyetin yanında durdun... Söylediğim budur...
Bana “Hayır, yanlış konuşuyorsun Rasim. Orhan Miroğlu ve Şivan Perwer’i ölümle tehdit eden İmralı zihniyetini lanetliyorum, ahlak ve vicdan sahibi adam tehdit edenin yanında durmaz. Tehdit karşısında susan namerttir” dersen teker teker tüm televizyonlara çıkıp senden özür diler ve “Sırrı’ya ayıp etmişim, namertlik yapmışım. Yazdıklarım ahmaklıkmış” derim... Ve bunu da büyük bir mutlulukla derim, çünkü benim yanılmam demek senin insanlıktan istifa etmediğini, hâlâ bildiğimiz Sırrı gibi “Zalime karşı, mazlumun yanında” olmaya devam ettiğini gösterir... Bunu çok isterim Sırrı, inan çok isterim...
Son olarak şunu söyleyeyim... Çok çok yakın bir dostun bana “Sırrı referandumda aslında EVET verdi, yüreği dayanamadı ama PKK’ye angaje olduğu için tavrını “Boykot” diye açıkladı. Aslında yüreği farklı” dedi yakın bir zaman önce... Buna hiç şaşırmam, senin vicdanın 12 Eylül referandumuna EVET basmamayı kaldırmaz, sen o katır kutur İttihatçı-Ergenekoncudan bozma “Yiyin birbirinizi” diyen dandik Türk sosyalistlerinden değilsin ama nedense bir yola girdin işte, vicdanını bir yana bıraktın oportünist ve pragmatist eyyam siyaseti girdabına kaptırdın kendini... Ne diyeyim, Allah yolunu açık etsin... Söylediklerimin doğru olduğunu sen de biliyorsun... Senin yüzüne gülüp, arkandan konuşanlar, beni arayıp tebrik edenler de çok, bunu bilesin. Ben açıkça yazıyorum çünkü insan olan, değer verdiği bir arkadaşına böyle davranır. Yanlış mıyım?
Rasim Ozan Kütahyalı/Taraf