"BİZİM NESİL SALAK!!!" İŞTE CANLI YAYINDA YAŞANAN İLGİNÇ DİYALOGUN NEDENİ!..
Popüler kültürün konuşulduğu programda Okan Bayülgen ve Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Ünsal Oskay arasında ilginç bir konuşma yaşandı.
NTV'deki Sade Vatandaş programında Okan Bayülgen, popüler kültürü konuklarıyla birlikte masaya yatırdı.
İnsanların artık gazeteye de televizyon baktığı gibi baktığını söyleyen Okan Bayülgen, " Arasında şöyle bir fark var: Televizyon seyrederken aslında bir eylem yapmıyoruz. Televizyonun karşısına geçiyoruz, aptallaşıyoruz. Halbuki gazete okurken kitap okurken bir eylem yapıyoruz. Okuma eylemi" diye konuştu.
Televizyonla genç yaşta tanışmayan Ünsal Oskay'ın kuşağından sonra kendi kuşağının bir nebze daha şanslı olduğunu söyleyen Bayülgen, "70'lerin başında televizyonun gelmesiyle, o televizyonun açılışından İstiklal Marşı'nın bitişine kadar, herşey dahil izler, hatta kapanış color bantına kadar bakardık. Çok ilginç" dedi.
Lise yıllarında Fransız İhtilal'ini, Victor Hugo'yu okuduğunu anlatan Ünsal Oskay ise "Ben sapıttım yahu bunları okuya okuya. Dünya güzeli bir sevgilim oldu. Ne aptal adammışım yahu. Kemal Tahir'in kitaplarını verdim. Bunları okumazsan boku yedin ben gidiyorum. Sonbahar'da geldi. Hiç bir şey okumamış. Hadi ulan dedim, böyle güzel kız olur mu? Güzel kız dediğin kafadan başlayan bir şey. Sonra işin doğrusunu öğrendim, güzellik kıçtan başlıyormuş. Ama 60 yaşından sonra. Ne faydası var? Ulan gençken doğru yolu seçsen, öğrensen olmaz mı? Bizim nesil salak!" diye konuştu.
Oskay'ın bu sözlerine çok gülen Bayülgen, "Bir de uyumsuzluk olmaz. Kıza 'Al bunları oku' demenin alemi var mı?" dedikten sonra şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu şuna benziyor. Bir çocuk doğuyor. Çocuğu aldık, bir yere bağladık. Ne olur o? Hiç bir şey öğrenmiyor. Konuşmayı, hareket etmeyi, doğru dürüst yürümeyi bilemez. Ben ona benzetiyorum. Televizyonla, reklamla, enformasyon, internet bombardımanıyla aynı şey oluyor şimdi."
"Hayat üslubu çok önemli" diyen Ünsal Oskay, "Biz okuyorduk, çalışıyorduk, çünkü biliyorduk ki fakülte bittiği vakit ya kaymakam, ya diplomat bir şey olacağımız kesindi. Şimdi ben hocayım. Öğrencilerime serzenişte bile bulunamıyorum. 'Yahu çocuklar 2 satır bir şey okuyun' dedim. Hiç bir şey okumamışlar. Diyemiyorum. Beyin boşuna genişletilir mi? Şimdi çocuk bakıyor, mezun olsam ne olacak diyor. İletişim Fakültesi'ni bitirdim, ne iş var? 600 milyonluk iş var. 600 milyona dilenci bile çalışmaz" şeklinde konuştu.
POPÜLER KÜLTÜR MENSUCAT ÇARŞISINA BAĞLI!
Ünsal Oskay, popüler kültürün, geçmişten günümüze yaşadığı büyük değişimi de şöyle aktardı:
"Dünya çok değişti. Magazin, güzel kızlar şunlar bunlar. Magazin demek popüler kültür demek. Popüler kültür diye bunu mareşal rütbesine çıkarıyorlar. Popüler kültür Karacaoğlan'dır, Yunus Emre'dir. Yani ekmeğini bulmak için saraya, padişaha el etek öpmeye gitmeyen, dağda bayırda köyler arasında dolaşırken ekşi yoğurt iki yumurta bir tane çalıntı tavuk yiyendir. Hakkımızda padişah etmiş fermanı, ferman padişahınsa dağlar bizimdir. Müstakildik. Bugün popüler kültürde yer alan siz, ben, arkadaşlarımız nereye bağlıyız, mensucat çarşısına, plakçılara, nereye bağlıyız, bilmem ne stüdyolarına."
Televizyon Gazetesi
İnsanların artık gazeteye de televizyon baktığı gibi baktığını söyleyen Okan Bayülgen, " Arasında şöyle bir fark var: Televizyon seyrederken aslında bir eylem yapmıyoruz. Televizyonun karşısına geçiyoruz, aptallaşıyoruz. Halbuki gazete okurken kitap okurken bir eylem yapıyoruz. Okuma eylemi" diye konuştu.
Televizyonla genç yaşta tanışmayan Ünsal Oskay'ın kuşağından sonra kendi kuşağının bir nebze daha şanslı olduğunu söyleyen Bayülgen, "70'lerin başında televizyonun gelmesiyle, o televizyonun açılışından İstiklal Marşı'nın bitişine kadar, herşey dahil izler, hatta kapanış color bantına kadar bakardık. Çok ilginç" dedi.
Lise yıllarında Fransız İhtilal'ini, Victor Hugo'yu okuduğunu anlatan Ünsal Oskay ise "Ben sapıttım yahu bunları okuya okuya. Dünya güzeli bir sevgilim oldu. Ne aptal adammışım yahu. Kemal Tahir'in kitaplarını verdim. Bunları okumazsan boku yedin ben gidiyorum. Sonbahar'da geldi. Hiç bir şey okumamış. Hadi ulan dedim, böyle güzel kız olur mu? Güzel kız dediğin kafadan başlayan bir şey. Sonra işin doğrusunu öğrendim, güzellik kıçtan başlıyormuş. Ama 60 yaşından sonra. Ne faydası var? Ulan gençken doğru yolu seçsen, öğrensen olmaz mı? Bizim nesil salak!" diye konuştu.
Oskay'ın bu sözlerine çok gülen Bayülgen, "Bir de uyumsuzluk olmaz. Kıza 'Al bunları oku' demenin alemi var mı?" dedikten sonra şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu şuna benziyor. Bir çocuk doğuyor. Çocuğu aldık, bir yere bağladık. Ne olur o? Hiç bir şey öğrenmiyor. Konuşmayı, hareket etmeyi, doğru dürüst yürümeyi bilemez. Ben ona benzetiyorum. Televizyonla, reklamla, enformasyon, internet bombardımanıyla aynı şey oluyor şimdi."
"Hayat üslubu çok önemli" diyen Ünsal Oskay, "Biz okuyorduk, çalışıyorduk, çünkü biliyorduk ki fakülte bittiği vakit ya kaymakam, ya diplomat bir şey olacağımız kesindi. Şimdi ben hocayım. Öğrencilerime serzenişte bile bulunamıyorum. 'Yahu çocuklar 2 satır bir şey okuyun' dedim. Hiç bir şey okumamışlar. Diyemiyorum. Beyin boşuna genişletilir mi? Şimdi çocuk bakıyor, mezun olsam ne olacak diyor. İletişim Fakültesi'ni bitirdim, ne iş var? 600 milyonluk iş var. 600 milyona dilenci bile çalışmaz" şeklinde konuştu.
POPÜLER KÜLTÜR MENSUCAT ÇARŞISINA BAĞLI!
Ünsal Oskay, popüler kültürün, geçmişten günümüze yaşadığı büyük değişimi de şöyle aktardı:
"Dünya çok değişti. Magazin, güzel kızlar şunlar bunlar. Magazin demek popüler kültür demek. Popüler kültür diye bunu mareşal rütbesine çıkarıyorlar. Popüler kültür Karacaoğlan'dır, Yunus Emre'dir. Yani ekmeğini bulmak için saraya, padişaha el etek öpmeye gitmeyen, dağda bayırda köyler arasında dolaşırken ekşi yoğurt iki yumurta bir tane çalıntı tavuk yiyendir. Hakkımızda padişah etmiş fermanı, ferman padişahınsa dağlar bizimdir. Müstakildik. Bugün popüler kültürde yer alan siz, ben, arkadaşlarımız nereye bağlıyız, mensucat çarşısına, plakçılara, nereye bağlıyız, bilmem ne stüdyolarına."
Televizyon Gazetesi