BİZ SANA GÜVENİYORUZ AHMET, ÇÜNKÜ AHMET BİZİZ!

Nedim Şener'le birlikte Ergenekon operasyonu kapsamında açıklanmayan gizli delillere dayanarak tutuklanan gazeteci Ahmet Şık için mektup kampanyası başlatıldı.

Ahmet Şık’a yalnız olmadığını göstermek için düzenlenen mektup kampanyası çerçevesinde doğrudan mektup gönderilebileceği gibi, kampanya için kurulan sitenin yorum kısmına yazılacak mektuplar da Şık’a ulaştırılacak.

Kampanyaya katılmak, Ahmet Şık’a dayanışma mektubu göndermek için www.ahmetbiziz.wordpress.com adresine yorum bırakmak mümkün. Ayrıca doğrudan mektup göndermek isteyenler, kaleme aldıkları mektupları Silivri Açık Ceza İnfaz Kurumu, 2 No’lu Cezaevi B-9 Koğuşu adresine gönderebilir.

Sitede yer alan çağrı metninde şu görüşlere yer verildi:

Biz sana güveniyoruz Ahmet, çünkü Ahmet biziz

“…Ve onlar konuştukça biz de gördüğümüzü söyleme borcu altına giriyoruz, Ahmet Şık, terörist değildir. Ahmet Şık, ergenekoncu değildir. Ahmet Şık, faşist değildir. Ahmet Şık, Hrant’ın katili değildir. Ahmet Şık “iyi çocuk” değildir. AHMET ŞIK BİZİZ. Hepimiziz.

Yeter. Türkiye tarihinin en önemli davasını siyasi bir hesaplaşmanın uzantısı gibi görenler yüzünden Ahmet Şık’lar içeri girip nihayetinde V. Küçük’lerin dışarı çıkma ihtimali doğduysa itiraz ediyoruz.

Çünkü adalet istiyoruz. Güçlünün ezdiği, nasırına dokunulduğunda masumların tutukevlerine gönderildiği, insanların yalnız oldukları değil olmadıkları için de suçlanabildiği, hayatların ve itibarların bir kibrit gibi yakıp kül edildiği bir kabus değil.” *

İşte budur ahvalimiz. Bu yüzdendir sizi bir mektup kampanyasına davetimiz. Kaleme, fikre yapılan bu saldırılara karşı kalkanımız yine kalemimiz olsun, Ahmet’e, kalemle ses edelim, kalemle dokunalım ve kalemlerimizle “Biz sana güveniyoruz Ahmet, çünkü Ahmet biziz.” diyelim diye. Sen de Ahmetsin, eğer tarafsan ve tarafın ezilenin yanıysa. Eğer faşizmin her izinde derin bir iç çekişle paralanıyorsa ciğerlerin, Manisa’lı gençlerin, öldürülen aydınların, işkenceden geçirilen devrimcilerin, kürtlerin sorumluluğunu bir yumruk gibi boğazında hissediyorsan Ahmet sensin. Ahmet benim, Ahmet biziz.

Ahmet biz olduça, onu dört duvar arasına koyabilirler belki ama fikirlerini tutuklayamazlar. Onu yalnızlaştıramazlar. Niyet ettikleri gibi itibarsızlaştıramazlar. Onurlu insanların ışıltıları büyük olur, onlara atılan çamur atanı itibarsızlaştırır ancak.

Ve işte biz yalnız bırakmıyoruz Ahmet’i, sessiz bırakmıyoruz, kelimesiz, sözsüz bırakmıyoruz. Mektup yazıyoruz Ahmet’e. İçimizden geçeni, sokakta olanı yazıyoruz. Ahmet’e değil bize, kendimize sahip çıkıyoruz. Çocuklarımız yarın kuşatılmış bir ülkenin düşünemeyen, sorgulamayan robotları değil de dünyayı rengarenk boyayan oyunbazları olsun diye. Gözleri donuk değil güneş güneş baksın diye.