"BİRİNCİ SAYFASINDA VE SPOR BÖLÜMÜNDE 'AÇIK BİR SANSÜR' UYGULADI!.. YENİ BİR SANSÜR MODELİ!..
Hürriyet, Milliyet ve Vatan gazeteleri bakın nasıl bir sansüre imza attı.
Yeni bir tür sansür modeli
Bizde modern devlet mantığının, liberal piyasa koşullarının ve hukukun üstünlüğünün bir kültür olarak yerleşmesi çok kolay gözükmüyor.
Bürokratik zihniyetin hegemonyası kişi ve kurumları ezerken, liberal ekonominin taşıyıcısı olması gereken merkez medya sık sık asli işlevini ihmal ediyor.
Hürriyet gazetesi iki gün önce bunun yeni bir örneğini gösterdi.
Turkcell Süper Lig'in fikstür çekimi yapılmıştı. Yani hangi takım, kiminle hangi haftada karşılaşacak, bunun programı...
Gazete, birinci sayfasında ve spor bölümünde, 'açık bir sansür' uyguladı.
Turkcell'in, milyonlarca dolar ödeyerek satın aldığı süper ligin isim hakkı, Hürriyet, Milliyet ve Vatan gazeteleri tarafından yok sayıldı.
O isimlendirme için devlete oldukça yüklü miktarda para ödendi. Karşılığında başka hiçbir şey alınmadan sadece, 'Turkcell Süper Ligi' denebilmesi için.
Yani yasal, resmi ve zorunlu bir isimlendirme.
Bu hakkı yok saymak rekabet ahlakına sığar mı?
Milyonların tutkunu olduğu sporu ve sanatı destekleyen sponsorluk anlaşmaları bu sisteme dayanır.
O gizli sansür sistemi çatırdatmaz mı?
Liberal ekonomi, doğasına uygun çalışmalı. Piyasa mantığının işlemesi, ahlaki kodlarla ve bir çeşit centilmenlik anlayışıyla mümkündür. Hele devletin regülasyonunun yetersiz kaldığı alan ve zamanlarda.
Özensizlik mi?
Sanmıyorum, sezon boyu çok kere aynı tavırları görmüştüm. Bilinçli bir tavır söz konusu.
Her fırsatta liberal ekonomiye bağlılığını vurgulayan meslektaşımız Ertuğrul Özkök'ün dikkatine sunarım, konu rekabetin ötesinde, medya ahlakının da alanına girmiştir.
İsmail Küçükkaya/Akşam
changeTarget(document.getElementById("news_content"))