"BİRİLERİNİN 'BU HAMİT O HAMİT DEĞİL' DEMESİ SİZE DE TUHAF GELMİYOR MU?

Star yazarı Elif Çakır, Musa Anter'in katil zanlısı Hamit Yıldırım'ı bulan Sabah'ı övdü..

Dıjwar tutuklandı

''Jıboxwedê mı bıbın hastaxane” Apê Musa 20 Eylül 1992 akşamı son nefeslerini bu sözler için tüketti, “Allah için beni hastaneye götürün”.

Hayatını Kürt halkının ve bölge topraklarının sorunlarına adayan Apê Musa, son nefesini bir Kürdün kurşunuyla vereceğini düşünebilir miydi? Ve yine gözleri kapanıp, hayatla, bu topraklarla, sevdikleriyle bağını keserken, “Türkiye’nin 55 yıllık girdisinin, çıktısının yeminli, canlı şahidiyim. Hem yalnız şahidi mi? Değil!.. Sanığıyım. Mahkûmuyum.” satırlarına, “bir Kürt kurşunuyla da maktulüyüm!” sözlerini eklemiş midir?

Bilmiyoruz...

Ama bildiğim bir şey var. O meşum gece tetikçinin “öldü” diyerek geride bıraktığı Orhan Miroğlu hayatta. O karanlık gecede, belki de “Kimi neden öldürdüğünü dahi bilmeyen” tetikçinin kurşunları, sırtından ciğerini delip geçti, vücudunu delik deşik etti. Cuma akşamı, Söz Bitmeden programından sonra da Orhan ağabeyi dinlemeye devam ettim. Sordum “Peki sen ne düşündün o anda ağabey” diye... Miroğlu “Onca sene Diyarbakır cezaevindeki işkencelere dayandıktan sonra, bir kürdün kurşunuyla ölüyorum! Kızım Hiwa, Zerdeşt ve gencecik eşim vardı aklımda. Ne yapacaklar hayatta!” diye düşünmüş.

Devlet, vatandaşını öldürttüğü katilini; adını, soyadını, kimliğini hiçbir şeyini gizlemeye dahi ihtiyaç hissetmeden elini kolunu sallayarak bizlerin arasında yaşamasına imkan verip korurken, Miroğlu’nu 20 yıldır bu acıyla yaşattı.

Herkesin bildiği bir katili saklayan devlet! Bizleri şaşırtmayan devlet! Jitem’iyle, MİT’iyle, faili meçhulleriyle, Kürt halkının başındaki dipçiğiyle, siyasetçisinin başındaki darbeleriyle, başbakanlarının boynundaki yağlı urganıyla, Diyarbakır, Mamak cezaevleriyle, askeriyle, emniyetiyle, OHAL’iyle, valisiyle... Devlet işte... Tanıdığımız, bildiğimiz...

***

Dıjwar yakalandı. Dıjwar tutuklandı... Dıjwar, Apê Musa’yı öldüren, Miroğlu’nu vuran tetikçi Hamit Yıldırım. Sabah gazetesinden arkadaşlarımız Abdurrahman Şimşek ve Ferhat Ünlü’nün, devletin, ikamet ettiği Şırnak-Kumçatı’yı dahi değiştirme ihtiyacı hissetmeden sakladığı tetikçi-katilin izini sürüp fotoğraflaması, bir gazetecilik başarısından daha öte bir öneme sahip.

Bir Türkiye fotoğrafını ortaya koydular..

Bu ülkenin valisiyle, kaymakamıyla, devlet törenlerinde kolkola gezen ve devlet güvencesiyle fotoğraf çektirmekten imtina etmeyen bir katil fotoğrafı çok şeyi anlatıyor bizlere.

Dünün Türkiye’sinde devletin koruduğu bu tetikçi katili, bugünün Türkiye’sinde bu kez devlet konuşturmalı. Konuşturmalı ki, Fırat’ın ötesindeki Ergenekon ortaya çıkmalı. Tetikçi deyip geçmeyeceğimiz birisi olmalı Yıldırım ki, “Jitem bitti” dediğimiz şu günlerde bile birileri hâlâ onu korumaya ve kurtarmaya çalışıyor, baksanıza...

PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan’ın teşhis ettiği ve Miroğlu’nun da “tetikçi budur” dediği katil için, birilerinin ısrarla “bu Hamit o Hamit değildir” yaygarası yapması -eğer yanıltılmadılarsa- size de tuhaf gelmiyor mu?

Hamit Yıldırım konuşturulmalı, konuşturulmalı ki karanlık bir dönem aydınlatılabilsin! Sıradan bir tetikçi değil, bir dönemin kolektif cinayetlerinin içerisinde bulunmuş önemli bir isim yakalanıyor, “Kürt sorunu” üzerine yazılar yazıp “ konuşsana anlatsana aslanım” diyerek Başbakana efelenenlerden, iktidara “sizin vicdanınız yok mu” yaygarası yapanlardan çıt çıkmıyor.

Başbakanın “Deniz Baykal”laştığını yazanlar, kendilerinin “neyleştiğini” görmüyorlar bir türlü! BDP’lerin susmasını anlayabiliyorum da, şu demokrat geçinip PKK’ya destek veren solcuları, liberalleri anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Belki söylediklerine değil de hep “söylemediklerine” dikkat kesilmemdendir!..

Kimilerinin söylediklerine, kimilerinin de söylemediklerine bakmak lazım...

Her neyse...

Artık “seni teşhis edemezler, git rahatça yaşa” devri bitti. Hamit Yıldırım’ın konuşturulması ve karanlık bir dönemin aydınlanması için hakimlerimizin, savcılarımızın bu davayı titizlikle yürütmeleri gerekiyor. Yıldırım’ın konuşturulması, Türkiye’nin karanlık geçmişini örten yeni bir perdeyi aralayacaktır.

Orhan Miroğlu’nun dediği gibi “bölge baroları, STK’lar Hamit Yıldırım’ın tutuklanmasına kayıtsız kalmamalı” ve bu dava gündemde tutulmalı. Şimdi sıra, Fırat’ın ötesindeki Ergenekon’un ortaya çıkartılmasında.

Duymayanlar, görmeyenler, işitmeyenler için bir kez daha hatırlatalım, DIJWAR TUTUKLANDI!

Ve tutuklanan Hamit Yıldırım, o tetikçi!

Elif ÇAKIR / STAR GAZETESİ