Efendim; şu uçakta seyahat işleri bir garip. İnsanlara bir şeyler oluyor. Artık uçmanın verdiği stresten mi yoksa alkol almanın (ki, her vakada alkol yok ve hatta bazıları daha yerde iken başlıyor) etkisinden mi bilmem kimileri garip derecede öfkeli tepkiler verebiliyor. Rezalet ondan sonra başlıyor!..
Ancak bunu tek başına “Uçuş stresi” ne ya da alkole bağlamak da yanlış. Uçakla uçan, alkol alan binlerce hatta milyonlarca yolcu var. Niye hepsi böyle agresif davranmıyor o zaman? Demek ki sıkıntı başka!..
“Business Class”ta Uçmak “Klas İnsan” Olmaya Yetmiyor!..
Nitekim böylesi bir olay THY’nin Dubai uçuşu esnasında “Business Class” sınıfında gerçekleşmişti. Olayın kahramanı mevkiinde ise PETLAS Yönetim Kurulu Üyesi Abdulkadir Özcan yer almıştı.
Kameraya alınan görüntülerde Özcan, uçaktaki bir kişiye “Sen kim olduğumu biliyor musun?” diye bağırıp hakaretler, tehditler savurmaktaydı: “Ben milyar dolarlık adamım lan. Ben Türkiye'yi satın alırım. Gel lan p.ç" Bunun üzerine fazla alkollü olduğu gözlenen ve kelepçelenen Özcan, uçuş sonu kolluk kuvvetlerine teslim edilmişti. İlaveten hakkında “Kara liste” ye alınma kararı çıkmıştı.
“Sen Neymişsin Be Abi” Ülkesi?..
Şüphesiz bu olay bir “İstisna” değildi. O halde bu gibi davranışların kişilikle, kültürle, terbiye ve görgü, vb ile bir bağı olmalıydı. Aynı zamanda diğer insanlara nasıl baktığınızla ilgili bir durumdu. Onları “Aşağı” kendilerini “Büyük” görmenin bir tezahürüydü bu. Zoraki bir saygı arzusunun dışa vurumu. Uygun koşullar ve anla da birleşince bir yerlerden çok kabaca patlayıveriyordu. Sadece “Anlık bir öfke kontrol problemi” değil herhalde. Kemaliyetin gözünü seveyim.
Maalesef ülkemizde buna çok uygun bir “Psikolojik zemin” var görünüyor. Hemen her yerde kendini dışa vuruyor, trafik kontrolünde polise veya diğer sürücüye bu şekilde kafa tutanlar, alışverişte kasiyere, devlet dairesindeki memura, taksiciye, esnafa, kendinden zayıf bellediğine, vb gırla gidiyor.
Çakarlı araba meraklıları da aynı kompleksin başka bir versiyonundan mustarip. Memleketin potansiyeli bu açıdan müthiş.( Son zamanlarda marazi özgüven sahibi olan kimi kadınlarda bu tavır gelişti. Kocalarının, babalarının, sevgililerinin paralarına ya da statülerine güveniyorlar herhalde. İbrahim Tatlıses’in kızı Dilan Çıtak olayında olduğu gibi) İnsan “Bu ülkede ne de çok mühim insan” varmış diye düşünüyor doğrusu!..
Derinlerdeki “Eziklik” mi?..
Öyle ki, ben bu tarz tavırlar geliştiren insanlardan çok korkarım. Tehlikeli bulurum. Onların ruhsal derinlerde ciddi bir “Eziklik” ve “Aşağılık kompleksi” yatabileceğinden şüphelenirim. Bazı durumlarda su yüzüne çıkıveriyor işte. Bu gibi insanların içinde bastırılmış bir duygu olsa gerek. Ezik insan hangi statüye gelirse gelsin eziklik mazisini unutamaz. Bir türlü üzerinden atamaz. Ona o halini hatırlatan herkesten nefret eder. “Sen kimsin ki” modundadır!..
Bu yapıdakiler –geçmiş konumları ve deneyimleriyle orantılı- hangi sosyal – ekonomik statüye erişseler dahi içlerinde hep bir şeyler “Eksik” kalır. Zenginlik, para, güç, makam, şan, şöhret, vb onların “Yara” larını bir türlü kapatamaz. Dede, baba parasıyla hazıra konmak da yetmiyor demek ki!..
Onlar hep bir zoraki saygı, ilgi, kabul görme ve muamele edilme açlığı içindedirler. Bunu hissedemediklerinde ya da kendi yorumlarına göre yeter alaka göremediklerinde – ki bu hele aşağı sınıftan biriyse!- adeta cinnet geçirirler. Saldırganlaşırlar, hakaretler, küfürler gırla gider. Ne yazık ki para, zenginlik bazı şeylere yetmiyor demek ki!..
Agresif Yetişkinlik!..
Türkiye’de insanlar büyüyorlar ama –maalesef- olgunlaşmıyorlar. (Son zamanlarda toplum olarak ne hale geldiğimiz belli!) Ne kadar yaşlanırlarsa yaşlansınlar çocuklar gibi davranıyorlar. Çocukça öfkelenmeler, hiddet ve şiddet davranışlarına, şımarık tepkilere yön verebiliyor. Bunlar aynı zamanda saygı görmeyi hayat ve diğer insanlar karşısında duruşlarında değil, parada pulda, unvanda, vb arıyorlar.
Üstelik çok alıngan olabiliyorlar. Her şeyden nem kapıp, kendilerine bir saldırı olarak görüyorlar. Bu yüzden ortalığı birbirine katabiliyorlar. “Hasarlı egolar” ortalıkta cirit atabiliyor!..
Bu son olayda da bundan izler var gibi. (Ancak daha iyi çözümlememize yol açacak kendisi açısından yapılan bir açıklama ya da özürde yok henüz.) Lakin yanlış anlaşılmasın. Bu beyefendi elbette kendi alanında “Önemli” biridir. Ben dahil kimse tersini söyleyemez. O kadar ticari başarı sağladığına, Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birinde yönetici olduğuna göre herhalde öyledir. Alanının “Saygın” ve “başarılı” bir işadamı olsa gerek. Kimse ona “Sen değersizsin” de demiyor. Fakat o kendini öyle görüyor ki bunları söyleme gereği hissediyor galiba!..
Zaten kimse onun bu vasıflarına da söz söylemiyor. Çok parası da vardır muhakkak. (Türkiye’yi nasıl satın alıyormuş bilmiyorum tabii!) Ancak bütün bunlar insanın “Adam gibi” davranmasına yetmiyor demek ki. “Alçak dağları ben yarattım” havasından sıyırmıyor. Burnu büyüklükten kurtarmıyor!..
Umarım bu olaydan bir ders alır. Bir durup düşünür. Bir tür “ilahi uyarı” gibi görüp, “Bir musibet bin nasihatten iyidir” diye kabul eder. Ne diyeyim? Bu kadar kibir ve öfke bünyeye zarar. Ölçüyü kaçırmamak, kendini beğenmişlikten ve böbürlenmekten uzak durmak erdemdir. Hiç seni ayıplayanlara, eleştirenlere de kızma. Kendine kız. Biraz “Tevazu” kardeşim!..
Kendinize VİP İmkân Yaratın!..
Benim size samimi önerim şudur; yok halen aynı kafada gidecekseniz, madem böylesi “Aşağılık” (!) insanlarla da uçmak istemiyorsunuz, VİP (Çok Önemli Kişi) kimliğinize zarar gelsin istemiyorsunuz. O halde ülkeyi satın almanıza gerek yok.
Madem bu kadar paranız var o zaman kendinize özel bir uçak satın alın, rahat rahat, keyfinize göre uçun. Sizden aşağı kişilerle de muhatap olmayın. Sizin yüksek statünüzdeki bir kişiye de bu yakışır herhalde!..
14. 12. 2024
NOT 1: Ticari endişelerle yapılmış gibi görünse de PETLAS adına doğru bir bakış geliştirilmiş görünüyor. Şirketten yapılan ilk açıklamada ise şunlar vurgulanıyordu: "13 Aralık 2024 tarihinde THY uçağında Yönetim Kurulu Üyemiz Abdulkadir Özcan'ın adının geçtiği olayı üzüntüyle karşıladık. Bu olay hem ailemizin hem de şirketimizin değerlerine aykırıdır ve sebebi ne olursa olsun savunulacak hiçbir yönü yoktur. Tüm Türkiye kamuoyundan özür diler, konuyla ilgili şirket içinde gerekli kararların en kısa sürede uygulanacağını bilginize sunarız. Türkiye kamuoyunun gündemini böyle bir olayla meşgul ettiğimiz için bir kez daha özür dileriz" Ardından PETLAS bir açıklama daha yapacak ve Özcan’ın kurumla ilişiğinin kesildiği bildirilecekti: “Kamuoyunun Dikkatine! 14.12.2024 tarihi itibariyle Yönetim Kurulu üyemiz Abdulkadir Özcan'ın Petlas Lastik Sanayi ve Ticaret A.Ş. yönetim kurulu üyeliğinden azline karar verilmiştir. Kamuoyunun bilgisine sunarız. Saygılarımızla”
NOT 2: Lütfen 20 Eylül 2024 “Uçak kavgaları bitmek bilmiyor! Bu nasıl bir agresifliktir böyle?” başlıklı yazıma bakınız.