"BİRAZ DA İĞNEYİ KENDİMİZE BATIRALIM MI?" ERTUĞRUL ÖZKÖK MESLEKTAŞLARINA SORDU!..

Biraz da iğneyi kendimize batıralım mı? Önceki akşam Bob Dylan konserine gitmeden önce kalabalık bir gazeteci topluluğu ile birlikteydim.

Bu yazı da bizdeki sağduyuya

BİRAZ da iğneyi kendimize batıralım mı?

Önceki akşam Bob Dylan konserine gitmeden önce kalabalık bir gazeteci topluluğu ile birlikteydim.

İçlerinde her görüşten insan vardı.
Kendimi de dahil ederek, şöyle bir soru sordum:
“Bugün acaba kaçımız gerçek görüşlerini yazdı?”
Birkaçı içinden gelen her şeyi yazamadığını söyledi.
Ötekiler sessiz kaldı.
Ben kendi adıma cevabını vereyim.
İçimden gelen tepkiyi bütünüyle dile getirdim.
İsrail’e çok öfkeliydim. Hâlâ öfkeliyim ve artık Filistin sorununa adil bir çözüm bulunmadıkça öfkemin geçeceğini de sanmıyorum.
Ama iğneyi biraz da kendimize batırmamız gerektiğine inanıyorum.
İsrail kendini bir felakete sürüklüyor.
Endişem odur ki, kendi içimizde, durumun gerçekçi bir tahlilini yapmazsak, biz de başka bir felakete sürüklenebiliriz.
* * *
Dün gazetelere baktım.
Aşağı yukarı hepsinin tavrı benzerdi.
Manşetler, köşe yazıları ulusal bir tepkinin ifadesiydi.
O nedenle bu yazıyı erken bulabilirsiniz.
Bence erken değil, aksine tam zamanı.
Benim görüşüm şudur.
Başbakan Erdoğan’ın Şili’den yaptığı açıklamayı temkinli ve iyi buldum. Ancak Türkiye’deki açıklaması daha sertti.
Umarım önümüzdeki günlerde, belagat coşkusuyla bu kontrollü havadan vazgeçmez.
Şimdi ülke olarak bir “debriefing”e ihtiyacımız var.
Bazı soruları kendi kendimize sorup gerçekçi biçimde Türkiye’nin menfaatine olan cevapları bulmalıyız.
Bu, iktidar, muhalefet meselesi değil, ülke meselesi.
* * *
Benim sorularım şunlardır:
* Türkiye, “Sivil toplum inisiyatifidir” deyip işin içinden bu kadar kolay çıkabilir mi?
* O gemilerde çocukların, kadınların ne işi var? İnsani yardım götüren bir gemiye yüzlerce insanı bindirip hayatını tehlikeye atmak doğru mu?
* Başbakan gemilerin alıkonulması için “Esir” ifadesini kullandı. Gemide ölenler için ise “Şehit” dendi. Böyle bir olayda, resmi yetkililer tarafından savaş terimlerinin kullanılması doğru mudur? İsrail “Bakın bunların niyeti savaş” derse, cevabınız hazır mı?
* Yarın “Kürtlere yardım” bahanesi altında bazı sivil toplum gemileri İskenderun limanına dayanırsa, hazır bir senaryonuz var mı?
* Mısır Cumhurbaşkanı Mübarek, “aşırı ve haksız güç” ifadesini kullanıp saldırıyı kınadı. Öteki ülkelerden gelen tepkiler de çok farklı değil. Türkiye, Ortadoğu’da “sıfır problem” siyaseti izlerken, bu angajman doğru mu?
* Arap liderler temkinli ama Arap sokağı da ayakta. Bu durum barışı kolaylaştırır mı, zorlaştırır mı?
Katı sorular değil mi? İnsanın boğazından zor geçiyor.
Biliyorum, kamuoyunun bu kadar sivrildiği günlerde bu soruları sormak bile risklidir. Bir anda fanatiklerin hedefi haline gelirsiniz.
Soruyorum, çünkü sonu felaketle bitebilecek bir işe giriyorsak, enine boyuna konuşmamız gerekir.
* * *
İsrail Hükümeti’ne işte bu yüzden çok kızıyorum.
Yaptığı ahmakça, gaddarca işlerle Türkiye’deki sağduyu sahibi insanların kafalarındaki soruları sormalarına, gördükleri hataları eleştirmesine de mani oluyorlar.
Söyleyin bundan kim kârlı çıkar?
İsrail çıkmaz.
Ama emin olun Türkiye de kârlı çıkmaz.
Bölgede bu durumdan çok memnun olan resmi ve gayriresmi güçlerin bulunduğu kesin.
Yine emin olun, onlar Türkiye’yi seven güçler değil.
İşte o yüzden zamansız sorulara her zamankinden daha çok ihtiyaç var.

Ertuğrul Özkök/Hürriyet