"BİRAND'IN YERİNDE BEN OLSAYDIM SOKAĞA BİLE ÇIKAMAZDIM!.." DÜNDAR-BİRAND KAVGASINA EMİN ÇÖLAŞAN DA KATILDI!..

Birand'ın "hırsızlık" suçlaması karşı tarafı çıldırtmaya yetti. Emin Çölaşan Birand'ın eski defterlerini karıştırdı.

Mehmet Ali Birand'ın Uğur Dündar'a yönelttiği "Emek hırsızı" yakıştırması Çölaşan'ı küplere bindirdi..


Çölaşan TRT'yi dolandırmaktan hüküm giyen Birand'ı Sözcü Gazetesi'ndeki köşesinde yerden yere vurdu.


(...)Bu sözleri basında okuyunca kafam geçmişe gitti. Mehmet Ali o yıllarda Brüksel'de, TRTye çalışıyor. (Kendisi çifte vatandaştır. Aynı zamanda Belçika uyruğuna geçmiştir.) Habere ilişkin bazı harcamalarını TRT ödüyor... Ve bizim Mehmet Ali düzmece belgelerle, sahte imzalarla bu devlet kurumundan fazladan çok büyük paralar tırtıklamayı başarıyor.


TRT Teftiş Kurulu bu rezalete el koyuyor. Brüksel'e müfettişler gönderiliyor, yapılan araştırmalarda belgelerin düzmece ve hileli olduğu bire bir ortaya çıkanlıyor. Örneğin 100 dolarlık faturanın başına 1 rakamı ekliyor ve TRT'den 1.100 dolar çekiyor.


Sonuçta Mehmet Ali mahkemeye sevkediliyor. Ankara 17.-Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor, 11 ay 20 gün hapis cezası alıyor.


O günkü yasalara göre mahkeme kendisine hafifçe bir kıyak yapıyor. Eğer 12 ay ceza alsa cezaevini boylayacak. Böylece 10 günle yırtıyor ama ismi sabıka kayıtlarına geçiyor.


Bu karar Yargıtay tarafından onanıp kesinleşiyor. İkinci dolandırıcılık dosyasını TRT Genel Müdürü Tayfun Akgüner geciktiriyor.


Yargılama sonunda ikinci bir karar: "Devleti dolandırdığı ve sahtecilik yaptığı sabit olmuş, ancak zamanaşımı nedeniyle davası düşürülmüştür."


Uğur Dündar'ın yukarıdaki sözlerini okuyunca aklıma bu yüz kızartıcı olaylar geldi. Ben o zaman Mehmet Ali'nin kimliğini, devleti nasıl dolandırdığını, yazdığım çok sayıda yazıyla ve belgelerle kanıtlamıştım. Ağzını açıp bir tek yanıt veremiyordu. Suspus olmuştu. Şimdi iki televizyon kanalının başında. Oralarda oğlunun şirketine işler verip Aydın Doğan'in parasıyla ona da köşe döndürüyor...


Ve kaçın kurası Mehmet Ali, şimdi bu balık hafızalı ve unutkan toplumda, sokaklarda "Muteber ve meşhur adam!" olarak dolaşıyor.


Biz onun yerinde olsaydık, "Dolandırıcılıktan, sahtecilikten" hüküm giymiş olsaydık, herhalde utanır ve evden dışarı çıkamazdık. Mehmet Ali Birand Türk gazeteciliğinin yüz aklarından sadece biridir! İçimizde daha nice Birand'lar var.


Emin Çölaşan/Sözcü