BİRAND VE KARADAĞ'IN MİT İZLENİMLERİ! BİR NEVİ 'HOCA-ÇEKİRGE MUHABBETİ!
Milliyet Cadde yazarı Sina Koloğlu, çoğu kişinin gözünden kaçan Kanal D Ana Haber Bülteni'nde yaşanan ilginç diyalogu yazdı.
İşte Milliyet Cadde yazarı Sina Koloğlu’nun o yazısı...
BİRAND VE KARADAĞ’IN MİT İZLENİMLERİ!
Mehmet Ali Birand ile Erhan Karadağ’ın aslında muhteşem bir ikili olduklarını geçtiğimiz hafta Kanal D Ana Haber Bülteni’nde keşfettim. Bunu bir seri haline dönüştürebilirler. Bir nevi ‘hoca- çekirge’ muhabbeti. Gazeteciler MİT’e davet edilmişti. Birand’la Karadağ da oradaydı. İzlenimlerini de ‘Ana Haber Bülteni’ne taşıdılar. Muhabbetlerinin arasına ev ahalisiyle girdik izlerken sanki. Şöyle bir tablo ortaya çıktı: (Tüm diyaloglar sığmadığı için atlaya atlaya gidiyorum.)
“MİT meğer hepimizi biliyormuş!”
MEHMET ALİ BİRAND: Fakat çok güzeldi yani di mi, kapıdan girildiği zaman önünüze bir eskort arabası veriliyor.
ERHAN KARADAĞ: Mehmet Ali Birand (hocası yani) hangi arabayla gelecek, şoförü kim, plakası ne, ne renk arabayla gelecek Erhan Karadağ (kendisi çekirge oluyor) hepsini biliyorlar. (Ben: Kardeşim orası adı üstünde Milli İstihbarat Teşkilatı... Ev ahalisi: Ya tamam, adam anlatıyor işte...)
KARADAĞ: Herkes güleryüzlü, erkekler kadınlar siyah takım elbiseli. MİT görevlisi bizi, “İyi günler, günaydın” diye karşıladı. Aslında bir çay partisine gitmiş olduk. (Ev ahalisi: Yok bi de surat asacaklardı, ne biçim yorum bu yaa...)
BİRAND: Ama şeyin üstüne çok gidildi. Uludere, Uludere.
KARADAĞ: Bu konuda hiç konuşmadı. “Konuşmayacağım” dedi. Asla konuşmadı.
BİRAND: Kedinin önüne ciğer koymak gibi ...
“Çay verdiler görüntü vermediler”
KARADAĞ: Görüntü vermediler. Mesela çay verdiler, simit verdiler, börek verdiler (Ev ahalisi: Yahu adam ajan, adı üstünde. Hatta hatıra fotoğrafı çekseydiniz bari...)
BİRAND: Ben de sordum ama anlamadım.
KARADAĞ: MİT’in eski alışkanlığı. Üst düzey ajanlar (odada bulunanlar) onların görüntülerini vermemek için o görüntüleri vermediler.
“Bizim MİT artık Matrix gibi”
BİRAND: Eskiden MİT dediğin zaman ne anlaşılırdı? Hani trençkot, hafif burası yağlanmış, kişi hakkında bu komünisttir bilmem ne diye rapor yazan (Ben: Abi o Mayk Hammer, karıştırdın...)
KARADAĞ: Kendilerini James Bond filmlerinden sıyırmış, Matrix’le anlatıyorlar. (Ben: Ya bu Matrix teşkilat mı? Ev Ahalisi: Anlatıyor işte teşkilat diye.)
“Biz de ajanmatik görüntüler kullanıyoruz”
KARADAĞ: Biz haberlerde ajanmatik görüntüler kullanıyoruz. Onlar da kendilerini anlatırken bu tip görüntüler kullanıyorlar. (O sırada MİT’in basına verdiği tanıtım kasedinden görüntüler ekrana geliyor) İşte kum saati, bakın şimdi iki ajan değişecek gazeteleri (Ben: Bu mu Matrix, en eski numaradır bu ajanlar arasında). Aslında haberleri değişiyorlar. (Ben: Uhaahaaaa)
“MİT’çiden arkadaş olur mu?”
BİRAND: Eskiden biliyor musun, bir MİT elemanıyla arkadaşlık etmek pek hoş bir şey değildi.
KARADAĞ: Sizin şimdi orada bir kimlik kartınız var. Biz gittiğimizde fotoğraf falan vermedik internetten indirmişler fotoğrafı (Ben: Abi bu Erhan Karadağ acayip yaaa, yok bi de yanında vesikalık getir diyeceklerdi). Birer kimlik kartı oluşturmuşlar. Yani müthiş bir hazırlık içindeydiler.
BİRAND VE KARADAĞ’IN MİT İZLENİMLERİ!
Mehmet Ali Birand ile Erhan Karadağ’ın aslında muhteşem bir ikili olduklarını geçtiğimiz hafta Kanal D Ana Haber Bülteni’nde keşfettim. Bunu bir seri haline dönüştürebilirler. Bir nevi ‘hoca- çekirge’ muhabbeti. Gazeteciler MİT’e davet edilmişti. Birand’la Karadağ da oradaydı. İzlenimlerini de ‘Ana Haber Bülteni’ne taşıdılar. Muhabbetlerinin arasına ev ahalisiyle girdik izlerken sanki. Şöyle bir tablo ortaya çıktı: (Tüm diyaloglar sığmadığı için atlaya atlaya gidiyorum.)
“MİT meğer hepimizi biliyormuş!”
MEHMET ALİ BİRAND: Fakat çok güzeldi yani di mi, kapıdan girildiği zaman önünüze bir eskort arabası veriliyor.
ERHAN KARADAĞ: Mehmet Ali Birand (hocası yani) hangi arabayla gelecek, şoförü kim, plakası ne, ne renk arabayla gelecek Erhan Karadağ (kendisi çekirge oluyor) hepsini biliyorlar. (Ben: Kardeşim orası adı üstünde Milli İstihbarat Teşkilatı... Ev ahalisi: Ya tamam, adam anlatıyor işte...)
KARADAĞ: Herkes güleryüzlü, erkekler kadınlar siyah takım elbiseli. MİT görevlisi bizi, “İyi günler, günaydın” diye karşıladı. Aslında bir çay partisine gitmiş olduk. (Ev ahalisi: Yok bi de surat asacaklardı, ne biçim yorum bu yaa...)
BİRAND: Ama şeyin üstüne çok gidildi. Uludere, Uludere.
KARADAĞ: Bu konuda hiç konuşmadı. “Konuşmayacağım” dedi. Asla konuşmadı.
BİRAND: Kedinin önüne ciğer koymak gibi ...
“Çay verdiler görüntü vermediler”
KARADAĞ: Görüntü vermediler. Mesela çay verdiler, simit verdiler, börek verdiler (Ev ahalisi: Yahu adam ajan, adı üstünde. Hatta hatıra fotoğrafı çekseydiniz bari...)
BİRAND: Ben de sordum ama anlamadım.
KARADAĞ: MİT’in eski alışkanlığı. Üst düzey ajanlar (odada bulunanlar) onların görüntülerini vermemek için o görüntüleri vermediler.
“Bizim MİT artık Matrix gibi”
BİRAND: Eskiden MİT dediğin zaman ne anlaşılırdı? Hani trençkot, hafif burası yağlanmış, kişi hakkında bu komünisttir bilmem ne diye rapor yazan (Ben: Abi o Mayk Hammer, karıştırdın...)
KARADAĞ: Kendilerini James Bond filmlerinden sıyırmış, Matrix’le anlatıyorlar. (Ben: Ya bu Matrix teşkilat mı? Ev Ahalisi: Anlatıyor işte teşkilat diye.)
“Biz de ajanmatik görüntüler kullanıyoruz”
KARADAĞ: Biz haberlerde ajanmatik görüntüler kullanıyoruz. Onlar da kendilerini anlatırken bu tip görüntüler kullanıyorlar. (O sırada MİT’in basına verdiği tanıtım kasedinden görüntüler ekrana geliyor) İşte kum saati, bakın şimdi iki ajan değişecek gazeteleri (Ben: Bu mu Matrix, en eski numaradır bu ajanlar arasında). Aslında haberleri değişiyorlar. (Ben: Uhaahaaaa)
“MİT’çiden arkadaş olur mu?”
BİRAND: Eskiden biliyor musun, bir MİT elemanıyla arkadaşlık etmek pek hoş bir şey değildi.
KARADAĞ: Sizin şimdi orada bir kimlik kartınız var. Biz gittiğimizde fotoğraf falan vermedik internetten indirmişler fotoğrafı (Ben: Abi bu Erhan Karadağ acayip yaaa, yok bi de yanında vesikalık getir diyeceklerdi). Birer kimlik kartı oluşturmuşlar. Yani müthiş bir hazırlık içindeydiler.