BİR TÜRKÜCÜ NETİCEDE MAHSUN'A GÜVENEMEDİM AMA!..' USTA OYUNCUDAN ÇOK ÇARPICI AÇIKLAMALAR

Gazanfer Özcan Zaman'dan Serkan Kara'ya Gülse Birsel'e hayranlığını, Mahsun Kırmızıgül'e neden güvenmediğini ve yanıldığını anlattı.

Özcan, Avrupa Yakası ve son günlerin en çok konuşulan karakteri Dilber Hala için neler söyledi? Serkan Kaya sordu usta oyuncu Gazanfer Özcan yanıtladı...


Mimikleriniz dikkat çekiyor. Komedi oyunculuğunda sizin için baskın unsur nedir?


Ben bilerek ya da altını çizerek mimik yapmıyorum. Becerebildiğim kadar doğal olmaya çalışıyorum. Gerektiği yerde, doğal mimik yapılması gerekiyor.


Avrupa Yakası için "Gazanfer Özcan'ın o koltukta oturması bile yetiyor" diyorlar.


Eksik olmasınlar, iltifat ediyorlar. Zaten sadece oturuyorum! Yormuyorlar beni.


Hâlâ tiyatroya devam ediyorsunuz. Bunun zorlukları ve sizin için vazgeçilmez olmasının sebebi nedir?


Tiyatro benim için artık bir yaşam biçimi. Bu sene 60. yılımızı kutlayacağız. 60 yıldır benim hayatımın tümü diyebilirim, bir parçası değil. Vazgeçemeyeceğim bir sanat, bir aşk! Tedavisi mümkün olmayan bir virüs bu...


60. yıl için kutlama yapacak mısınız?


Hayır; çünkü 25. ve 50. yılda yaptık. Bu sene de yaparsak milletin gırtlağına gelir artık.


Hiç elinizi eteğinizi tiyatrodan çekmeyi düşünmediniz mi?


Düşünmedim, düşünmüyorum da. 'O vakit' gelince bulunduğum yerde olur inşallah.


Tiyatrocular genelde televizyonu tiyatro kadar kıymetli bulmuyorlar. Avrupa Yakası'nda oynamanızda ne etkili oldu?


Gülse Hanım'ın tarzını çok beğendim. Yazdığı senaryolar bana hoş geldi. Bir de tabii davranış meselesi. Üstün bir ilgi, üstün bir sevgi, saygı görüyorum. O yüzden benim için orası çok makbul tabii. Tiyatro kadar seviyorum yani.


Tiyatroların kalkınabilmesi için devletin yardımından bahsediyorlar. Devlet nasıl bir yardımda bulunmalı tiyatrolara?


Devlet, yetişebildiğince yardım yapıyor. Ama bu yeterli mi, değil mi? Bu, ayrı bir tartışma konusu. Daha geniş imkânlar sağlanırsa çok daha iyi şeyler yapılır kanaatindeyim.


Nedir bu imkânlar?


Tamamen parasal. Çünkü tiyatronun giderleri o kadar fazla ki bu, yalnız seyirciyi doldurmakla karşılanacak gibi değil. Devlet, reklam masraflarımızı karşılıyor, ki o da büyük bir fayda. Dekorumuzu, kostümümüzü karşılıyor.


Tiyatronun masrafları nelerdir peki?


En basitinden söyleyeyim: Buradaki telefon ve elektrik masrafı bir ikametgâhın 10 misli, 20 mislidir. Personel, sanatçı, teknik elemanlar; bunların vergileri, stopajları, sosyal sigorta masrafları, kirası bunlar üst üste geldiği zaman büyük meblağ.


Devlet, bu masrafların karşılanabilmesi için ekstra bir şey üretemez mi?


Devletin en büyük faydası -ki çok zor bir şey- sanatçılara kendilerini gösterebilecek alan bulabilmesi için bol bol tiyatro yaptırması olur. O zaman iş biraz daha kolaylaşır.


Komedi Filmleri Festivali'nden onur ödülü aldınız. Komedi filmlerinin Türk seyircisi gözündeki yeri sizce ne? Çünkü en filmsiz dönemlerde bile komedi filmleri hep seyirciyle buluştu.


Benim bu soruya geniş kapsamlı cevap vermem mümkün değil. Çünkü herkes bilir, sinemayla yakınlığım çok olmamıştır, birbirimizi sevmedik. Böyle bir onur ödülüne layık görüldüğüme de çok şaşırdım. Eksik olmasınlar, ödülün kötüsü olmaz. Hep ihtiyaç duyduğumuz şey. Ödüller insana güç verir, hız verir, yaşam zevkini artırır. Çeşitli sorunların mevcut olduğu bir ortamda herkes eğlenmek için sıkıntılarını giderecek çareler araştırıyor, bu meyanda komedilere olan bir düşkünlük söz konusu.


Son zamanlarda sinema ya da tiyatroya emek veren 'yılların sanatçıları'na ödül verme yarışı var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?


Sanatçıyı onore etme açısından çok güzel bir şey. Bir de, sanatçının 'ben çaptan düştüm hali'nden sıyrılması için bir vesile. Ödül vermek için sanatçıların yaşlanmalarını bekliyorlarsa bu, büyük bir yanlış!