''BİR SAVCI BİR GAZETECİYE 'TALİMATINIZLA' DER Mİ?'' ŞAMİL TAYYAR O ŞOK SORUYU OLAY BAŞSAVCIYA SORDU?
Aykut Cengiz Engin, Tuncay Özkan'dan "Talimat" aldı mı? O şok telefon kayıtları hakkında neler söyledi?
Olay Başsavcı Konuştu
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Balyoz soruşturması kapsamında 78i muvazzaf toplam 95 asker hakkında gözaltı emri veren iki savcıyı görevden aldığı için tartışmaların odağına yerleşti.
Savcılık görevinin son 20 yılını İstanbulda geçiren, Susurluk, Nesim Malki ve Türkbank gibi kritik soruşturma dosyalarında görev alan Engin, başsavcılık dönemine denk gelen Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarında yine kritik bir isim...
Ne İsaya ne Musaya yaranabildi. Ergenekon soruşturması kapsamında 3 ay süreyle telefonları dinlendi. Ergenekon sanıklarına verdikleri destekle dikkatleri çeken kimi HSYK üyelerinin talebi üzerine görev yeri değiştirilmek istendi.
Ergenekon sanığı Tuncay Özkanla yaptığı 11 yıl önceki telefon görüşmesindeki bazı ifadeleri ise bu tartışmalara farklı bir boyut kazandırdı. Kimi zaman benim de eleştirilerimden nasibini aldı.
78 muvazzaf sıkıntısı
O olay başsavcıyla dün telefonda uzun bir görüşmemiz oldu. Söze önce operasyonu durduran kararla başladık. Şöyle dedi: Yanlış yorumlar yapılıyor. Bu iki savcı arkadaşımızın (Bilal Bayraktar, Mehmet Berk) özel yetkileri alınmadı, zaten öyle bir yetkim yoktur. Soruşturmayı yürüten ekibin başındaki Turan Çolakkadı, çalışma ekibini değiştirme ihtiyacı hissetti, bana talebini gerekçeleriyle birlikte iletti, ben de gerekçelerini makul bulup onayladım. Yapılan işlem, sadece görev değişikliğidir.
Nedir bu gerekçeler?
Engin, Bu gerekçeleri kamuoyuna açıklamam yasalara aykırıdır dedi. Muvazzaf subayların gözaltına alınmak istenmesi nedeniyle operasyona müdahale edildiği iddiasını hatırlattığımda Başsavcı, şunları söyledi: Gözaltına alınması istenen subayların 78i muvazzaf... Bunların 25i amiral ve general rütbesinde... Kuzey Deniz Saha Komutanlığında var, Güney Deniz Saha Komutanlığında var, 6. Kolorduda var, Hakkaride terörle mücadele eden askeri birliğin başında olan var... 15-20 kişi de emekliye ayrılmış subay, toplam 95 kişi... Böyle bir yakalama ve gözaltı kararının yol açacağı sonuçların iyi değerlendirilmesi gerekir.
Şimdi ne olacak?
Başsavcı, bu soruya şu cevabı verdi: İki savcı arkadaşımızın yerine (Murat Yöner ve Mehmet Ergül) başka görevlendirmeler yapıldı. Onlar dosyayı inceleyecekler, ona göre yeni bir karar verecekler. Engin, Bu kadar kabarık bir dosyayı iki savcı nasıl inceleyip karar verecek? diye sorduğumda, Soruşturmayı yürüten savcılardan Süleyman Pehlivan da 15 gün önce atanmıştı, kısa sürede konuya vakıf oldu, yeni gelen arkadaşlarımız da işin ehli isimler, bir sorun olmaz diye konuştu.
Kritik soru
Sıra geldi en kritik soruya... Adalet Bakanlığından veya hükümetten operasyonun durdurulması yönünde herhangi bir talep geldi mi? Cevap: Öyle şey olur mu? Herhangi bir talep gelmedi. Ama önemli gelişmeler yaşandığında, usul ve şekil bakımından bilgi sorulduğunda, Adalet Bakanlığına bilgi verilir.
HSYK üyelerince görev yerinin değiştirilmesi girişimini ve Ergenekon soruşturması kapsamında telefonlarının dinlenmesini hatırlatarak, Sürecin her iki tarafında da istenmeyen isim oldunuz, bunu neye bağlıyorsunuz? diye sorduğumda, Başsavcı, Her iki tarafın da tepki göstermesi, aslında işimi iyi yaptığımı gösteriyor. 20 yıldır İstanbuldayım, çok kritik davalara baktım, her zaman hukuktan yana oldum, hiç kimsenin tesiri altında kalmadım, tarafsız kalmaya özen gösterdim, vicdanen müsterihim dedi.
Kimse talimat veremez
Tuncay Özkan meselesine gelince...
Engin, Evet o konuşma bana ait deyip ekledi: Hangi sebeple konuştuğumuzu hatırlamıyorum. İçeriğine baktığımızda 1999 veya önceki bir tarihte konuşmuş olmamız lazım. Anlaşılan o şahıs (Tuncay Özkan) banda almış, muhafaza etmiş, niye almış niye muhafaza etmiş bilmiyorum.
Dedim ki: Bir savcının bir gazeteciye talimatınızla demesi doğru mu? Başsavcı, şu cevabı verdi: Yürüttüğümüz soruşturmalarla ilgili yazı yazmış gazetecilerden hep bilgi aldık, elinde ilave bilgi var mı diye sorduk. O şahıs (Tuncay Özkan) da o dönemde araştırmacı gazeteciydi, Radikalde yazıyormuş. Talimatınızla ifadesi bir dil sürçmesidir, bir savcının gazeteciden talimat alması düşünülebilir mi? Zaten konuşmanın tümüne baktığınızda bizim talimatımızla yürütülen bir soruşturmadan bahsedildiği anlaşılıyor. 38 yıllık hukukçuyum, hiçbir kişi ve kurum bana talimat veremez.
Bu telefon kaydının Ergenekon iddianamesi eklerinde bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Başsavcı: O tapeyi (konuşma tutanağı) savcılar bana daha önce bildirdi. Çok önemli değil, istersen adli emanete koyalım dediler. Karşı çıktım, katiyen olmaz, yanlış anlamalar olabilir dedim, dosyaya eklenmesini bizzat ben istedim. Saklayacak neyim var ki. Ama 11-12 sene sonra bu konuşmanın ortaya konması manidar.
Başsavcının telefonda söyledikleri özetle böyle. Yerimiz kalmadı, yorumlarımızı daha sonra paylaşırız. Sadece bir cümleyle bu faslı kapatmak istiyorum. Perde gerisinde mangalda kül bırakmayanların iş zora girince hastane koridorlarında kaçacak delik aradıklarına tanık oldukça, başsavcının, 11 yıl önceki telefon konuşması için Evet bana aittir deme cesaretini göstermesi önemlidir.
Darısı Tuncayın başına...
Şamil Tayyar/Star
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Balyoz soruşturması kapsamında 78i muvazzaf toplam 95 asker hakkında gözaltı emri veren iki savcıyı görevden aldığı için tartışmaların odağına yerleşti.
Savcılık görevinin son 20 yılını İstanbulda geçiren, Susurluk, Nesim Malki ve Türkbank gibi kritik soruşturma dosyalarında görev alan Engin, başsavcılık dönemine denk gelen Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarında yine kritik bir isim...
Ne İsaya ne Musaya yaranabildi. Ergenekon soruşturması kapsamında 3 ay süreyle telefonları dinlendi. Ergenekon sanıklarına verdikleri destekle dikkatleri çeken kimi HSYK üyelerinin talebi üzerine görev yeri değiştirilmek istendi.
Ergenekon sanığı Tuncay Özkanla yaptığı 11 yıl önceki telefon görüşmesindeki bazı ifadeleri ise bu tartışmalara farklı bir boyut kazandırdı. Kimi zaman benim de eleştirilerimden nasibini aldı.
78 muvazzaf sıkıntısı
O olay başsavcıyla dün telefonda uzun bir görüşmemiz oldu. Söze önce operasyonu durduran kararla başladık. Şöyle dedi: Yanlış yorumlar yapılıyor. Bu iki savcı arkadaşımızın (Bilal Bayraktar, Mehmet Berk) özel yetkileri alınmadı, zaten öyle bir yetkim yoktur. Soruşturmayı yürüten ekibin başındaki Turan Çolakkadı, çalışma ekibini değiştirme ihtiyacı hissetti, bana talebini gerekçeleriyle birlikte iletti, ben de gerekçelerini makul bulup onayladım. Yapılan işlem, sadece görev değişikliğidir.
Nedir bu gerekçeler?
Engin, Bu gerekçeleri kamuoyuna açıklamam yasalara aykırıdır dedi. Muvazzaf subayların gözaltına alınmak istenmesi nedeniyle operasyona müdahale edildiği iddiasını hatırlattığımda Başsavcı, şunları söyledi: Gözaltına alınması istenen subayların 78i muvazzaf... Bunların 25i amiral ve general rütbesinde... Kuzey Deniz Saha Komutanlığında var, Güney Deniz Saha Komutanlığında var, 6. Kolorduda var, Hakkaride terörle mücadele eden askeri birliğin başında olan var... 15-20 kişi de emekliye ayrılmış subay, toplam 95 kişi... Böyle bir yakalama ve gözaltı kararının yol açacağı sonuçların iyi değerlendirilmesi gerekir.
Şimdi ne olacak?
Başsavcı, bu soruya şu cevabı verdi: İki savcı arkadaşımızın yerine (Murat Yöner ve Mehmet Ergül) başka görevlendirmeler yapıldı. Onlar dosyayı inceleyecekler, ona göre yeni bir karar verecekler. Engin, Bu kadar kabarık bir dosyayı iki savcı nasıl inceleyip karar verecek? diye sorduğumda, Soruşturmayı yürüten savcılardan Süleyman Pehlivan da 15 gün önce atanmıştı, kısa sürede konuya vakıf oldu, yeni gelen arkadaşlarımız da işin ehli isimler, bir sorun olmaz diye konuştu.
Kritik soru
Sıra geldi en kritik soruya... Adalet Bakanlığından veya hükümetten operasyonun durdurulması yönünde herhangi bir talep geldi mi? Cevap: Öyle şey olur mu? Herhangi bir talep gelmedi. Ama önemli gelişmeler yaşandığında, usul ve şekil bakımından bilgi sorulduğunda, Adalet Bakanlığına bilgi verilir.
HSYK üyelerince görev yerinin değiştirilmesi girişimini ve Ergenekon soruşturması kapsamında telefonlarının dinlenmesini hatırlatarak, Sürecin her iki tarafında da istenmeyen isim oldunuz, bunu neye bağlıyorsunuz? diye sorduğumda, Başsavcı, Her iki tarafın da tepki göstermesi, aslında işimi iyi yaptığımı gösteriyor. 20 yıldır İstanbuldayım, çok kritik davalara baktım, her zaman hukuktan yana oldum, hiç kimsenin tesiri altında kalmadım, tarafsız kalmaya özen gösterdim, vicdanen müsterihim dedi.
Kimse talimat veremez
Tuncay Özkan meselesine gelince...
Engin, Evet o konuşma bana ait deyip ekledi: Hangi sebeple konuştuğumuzu hatırlamıyorum. İçeriğine baktığımızda 1999 veya önceki bir tarihte konuşmuş olmamız lazım. Anlaşılan o şahıs (Tuncay Özkan) banda almış, muhafaza etmiş, niye almış niye muhafaza etmiş bilmiyorum.
Dedim ki: Bir savcının bir gazeteciye talimatınızla demesi doğru mu? Başsavcı, şu cevabı verdi: Yürüttüğümüz soruşturmalarla ilgili yazı yazmış gazetecilerden hep bilgi aldık, elinde ilave bilgi var mı diye sorduk. O şahıs (Tuncay Özkan) da o dönemde araştırmacı gazeteciydi, Radikalde yazıyormuş. Talimatınızla ifadesi bir dil sürçmesidir, bir savcının gazeteciden talimat alması düşünülebilir mi? Zaten konuşmanın tümüne baktığınızda bizim talimatımızla yürütülen bir soruşturmadan bahsedildiği anlaşılıyor. 38 yıllık hukukçuyum, hiçbir kişi ve kurum bana talimat veremez.
Bu telefon kaydının Ergenekon iddianamesi eklerinde bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Başsavcı: O tapeyi (konuşma tutanağı) savcılar bana daha önce bildirdi. Çok önemli değil, istersen adli emanete koyalım dediler. Karşı çıktım, katiyen olmaz, yanlış anlamalar olabilir dedim, dosyaya eklenmesini bizzat ben istedim. Saklayacak neyim var ki. Ama 11-12 sene sonra bu konuşmanın ortaya konması manidar.
Başsavcının telefonda söyledikleri özetle böyle. Yerimiz kalmadı, yorumlarımızı daha sonra paylaşırız. Sadece bir cümleyle bu faslı kapatmak istiyorum. Perde gerisinde mangalda kül bırakmayanların iş zora girince hastane koridorlarında kaçacak delik aradıklarına tanık oldukça, başsavcının, 11 yıl önceki telefon konuşması için Evet bana aittir deme cesaretini göstermesi önemlidir.
Darısı Tuncayın başına...
Şamil Tayyar/Star