Birinci Tur seçim bittiğinden beri aklım ve bilgim yettiğince durumu mümkün olduğunca “objektif” analiz etmeye çalışıyorum. Önemli ölçüde de doğru saptamalar yaptığımı zannediyorum. Ancak hepimizin eksik bıraktığı yanlar olabilir. Sonuçta olaylar bir sel gibi üzerimize geliyor. Zihin bloke olabiliyor. Zaten her şeye biranda değinmekte mümkün değil. Bu yüzden benimde ilk anda vurgulayamadığım, seçim sonuçlarını etkileyebilecek yeni bir “paradigma” oluşmuşa benziyor. Şimdi o noktaya değinmek istiyorum…
“Sandığa Gitmeyenler” sonucu belirleyebilir mi?
Nitekim Medyaradar yazarı Varol Ersoy dünkü yazısında isabetli bir şekilde bu yönde hatırlatmada bulunmuş. Gerçekten de bu konuda –farklı rakamlar ve oranlar verilse de- çok geniş, milyonlarla ifade edilen bir kitle (Seçime katılım yüksek olmasına rağmen) sandık başına gitmemiş ve oylarını kullanmamış görünüyor. Söz konusu kitleyi böyle davranmaya iten saikler halen meçhuldür!
64 milyon 190 bin 651 seçmen içinde, yaklaşık yüzde 89 sandığa gidildiğine göre bu gitmeme oranı yaklaşık yüzde 11 oranına tekabül ediyor demektir. Bu ise yaklaşık 6.5-7 milyon arası veya biraz yukarısı bir rakama ulaşıyor. Ki büyük bir rakamdır. Dengeleri altüst edebilir!
Bu her iki aday içinde ama özellikle Recep Tayyip Erdoğan için “riskli” bir durumdur. Çünkü aradaki oy farkı 2.5 milyon kadardır ve bu “sandığa gitmeyen kitle” onun birkaç mislidir. Kılıçdaroğlu açısından ise -arada 4.5 puan fark olduğu halde- şu an neredeyse tek umut gibi görünmektedir. Kısaca “oy kullanmayanlar” sandık matematiğini kökten etkileyebilir.
Oy Kullanmayanların Profili Önemli!
Dolayısıyla bugünkü tabloda şu veya bu nedenle “Sandığa gitmeyenler” , “Oy kullanmayanlar” ayrı bir önem kazanıyor. İkinci turda sonucun farklı çıkabilmesini sağlayabilirler. Fakat kesin değil çünkü sandığa gitmeme nedenleri belirsiz. Bu insanların siyasi eğilimleri de muğlak. Belli bir homojenlikleri de yok. (Yaş, cinsiyet, eğitim, gelir seviyesi, vb) “Köşeli” bir profil çıkarma imkânı henüz geçersiz. .
Haklarında bir araştırmada söz konusu değil. Bırakın araştırmayı basit veriler bile yok. Olmaması da normal çünkü seçim henüz çok yeni. İnsan tahmin yapmakta bile zorlanıyor. Ancak bazı varsayımlar üretebiliyorsunuz. Örneğin bu kitlenin sandığa gitme ya da gidememe nedenleri ne olabilir? (Gerçi her zaman seçimlerde geniş bir katılmama durumu geçmişte zaten yaşanmıştır. Bu anlamda şaşırtıcı değildir.) Bakalım…
· İleri yaşta olanların bir kısmı yeni vefat etmiş olabilir. Henüz kayıtlara girmemiştir.
· Çok ileri derecede hastalık veya engel yaşıyor olabilirler.
· Bazıları hapse girmiş olabilir.
· Bir kısmı askere gitmiş olabilir.
· Kadın seçmenlerin bir kısmı hamile olabilir veya evde çocuk bakmak zorunda kalabilir.
· Kimileri siyasete her zaman soğuk, “apolitik tavır” sahibi olabilirler.
· Kararsız kalıp sonunda oy kullanmaya gitmemeyi tercih etmiş olabilirler.
· Marjinal-Radikal siyasi görüş sahibi olabilirler.
· Siyasetten ve siyasetçilerden umudunu kesmişlerdir. Onların “günahlarını” paylaşmak istememiş olabilirler.
· İstedikleri olmadığı için partilere küsmüş olabilirler.
· Bunların bir kısmı partileri veya sistemi bilinçli “protesto” etmişlerdir.
· Kayıtları bulundukları yerden uzakta, yer, mesafe, ulaşım sorunları yaşamış olabilirler.
· Bazıları atıl kalmış “Sahte seçmen” kaydı olabilir.
· O gün keyfi öyle istemiştir. Kalkıp oy kullanmaya üşenmiştir. (Mesela!)
· Aklımıza gelmeyen, herhangi bir nedenle…
Birde “Geçersiz Oylar” meselesi var!
Bütün bunlara ilaveten birde “geçersiz oylar” sorunu vardır. Hatalı oy kullanımından kaynaklanan, üzerinde YSK mührü olmayan, kullanılan seçim çevresine ait olmayan, pusulanın tahrif olması, oy pusulasını yanlış işaretlenmesi, mührün taşması, pusulanın yanlış katlanması sonucu iz bırakan, lekeleyen, veya bilinçli olarak bozan, vb gibi çeşitli nedenlerle oyları geçersiz sayılan bir de kitle mevcut. Bunların muhtemelen görece daha az eğitimli bir profile sahip olmaları gerektiğini varsayıyorum. Genele oranı 1.89 olarak saptanmış. Toplamda 1 milyon kadar bir oy ediyor.
Evdeki hesap çarşıya uymayabilir!..
İşte bu “belirsiz kitle”nin mobilize olması yahut geçersiz oy kullananların bu sefer daha dikkatli davranması halinde sonuçları etkileme, hatta değiştirme ihtimali vardır. Bunun hangi yönde veya kimden yana olacağı ise şu an için yeter netlikte değildir. Oy kullanmayanlar ve yanlış kullananlarla birlikte bu sayı 7.5-8 milyon sınırına dayanmaktadır. Buna az da olsa 50 bin kadar yeni seçmeni de ekleyebiliriz. ( Sanırım partilerde -süre kısa olsa da- aynı yönde harekete geçecekler ve sandığa gitmeyenleri tespit edip, birebir ikna ekipleri ve ziyaretleri yapabilirler) Bu rakam ciddi bir rakamdır.
Ancak dikkatinizi çekerim bu kitlenin çeşitli nedenlerle yeniden hareketlenip sandığa gitme garantisi yoktur. Gitme kararı alsalar bile hepsinin gideceğinin garantisi yoktur. En az yarısının gene fire vereceğini tahmin ediyorum. Geriye kalan rakamın veya biraz fazlasının dağılımda düşünüldüğünde birinci turdaki farkı kapatacağı tartışmalıdır. Bütün matematik hesaplar, varsayımlar altüst olabilir. Benim kafam o kadar ince matematiğe çalışmaz. Tek bildiğim ortada durumu etkileyebilecek bir belirsiz ve yüksek “oy potansiyeli” olduğudur.
Oylar “çantada keklik” değil!
Dediğim gibi bu kitlenin “siyasi tercih” davranışı belirsizdir ve elde fazla ipucu yoktur. Doğruluğundan şu an için asla emin olamayacağım bazı varsayımlar türetebilirim. Örneğin bu kitlede bilinçli, radikal, protest oy sahipleri muhtemelen sola yani Kılıçdaroğlu’na oylarını verebilirler. Gene aynı şekilde görece eğitimli, maddi geliri yüksek, daha kentli kesimler gene muhtemelen sola ve Kılıçdaroğlu’na yüzlerine dönebilirler.
Tersi durumdakiler sağa ve AK Partiye yönelebilirler. Ayrıca son zamanlarda muhtelif nedenlerle AK Parti’ye küskün ama geleneksel-sağ profile daha çok oturan bir kitle oluşmuştu. Bu kesimdekiler yüzlerini tekrar AK parti’ye dönebilirler. Ancak bunlar şablon yaklaşımlardır. Kesinliği yoktur. Bu yüzden de spekülatiftir. Kabul ederim…
Sonuç…
İlk tur seçimlerin önemli ölçüde ikinci turu belirleyeceğini ve Erdoğan’ın kulvara açık avantajla giriş yaptığını düşünsem bile bu durum ciddiyetle dikkate alınması gereken bir faktördür ve bütün hesapları altüst edebilir. Aklımızın bir köşesinde durmasında yarar var. İlk turun verdiği güvenle rehavete kapılan da veya morali bozulan da yanılır. Bunun gerekçesi de ortada salınan 8 milyona yaklaşan oydur. Partilerin dikkatine!..
17. 05. 2023.
NOT: Sinan Oğan faktörü ayrı bir kategoridir ve dünkü yazımda değindiğim için o konuya hiç girmiyorum.