"BİR KAHRAMAN ARANIYORSA O BENİM!.." ÇİÇEĞİ BURNUNDA MEDYA PATRONU FETTAH TAMİNCE'DEN İDDİALI AÇIKLAMALAR!..
Türkiye'de ve yurtdışında art arda açtığı Rixos otelleriyle dikkatleri çeken işadamı Fettah Tamince bin otel açma hedefini, "Hayalperest değilim. Kendime bir vizyon koydum" diye açıklıyor
Kaldırdık --> Kaldırdık -->
Bir kahraman aranıyor. Kimsenin bir kahraman aramasına gerek yok. Bir kahraman varsa o konuda hiç tevazu göstermeyeceğim. O kahraman benim.
'Biz kendi yağımızla kavruluyoruz. O kadar büyük değiliz. Öyle de görünmek istemiyoruz.
Fettah Tamince'yi kamuoyu, Başbakan Erdoğan ve ailesine olan yakınlığı, onu misafir etmesi ve Rixos otelleriyle tanıdı. 37 yaşında ve böylesi genç bir yaşta yakaladığı başarılı iş hayatı bugüne kadar herkesi çok meraklandırdı. Kazakistan'da geçtiğimiz ay açtığı stadyumun üzerinden çok geçmedi ki bu kez de Dalmaçya kıyılarında Rixos otelinin bayrağını dalgalandırdı. Üstelik yaptığı bu önemli yatırımın açılışı için de Türkiye'den ve yurtışından bir uçak dolusu misafir davet etti.
Sizin yorumunuzu merak ediyorum? Bakın ben inandığım, doğru olduğunu düşündüğüm konuları dile getirmekten hiçbir zaman çekinmedim. Kim ne der diye bakmadım. Öyle bir endişem olmadı. Denge adamı olayım, şuraya buraya yakın olayım diye bir durum yok. Türkiye'de doğrular var. Baktığınızda iş hayatın gerçekleri, siyasi hayatın gerçekleri var. Burası gazetecilerin, burası siyasilerin, burası işadamlarının sahası diye bir şey de yok. Ben en vatanseverim diyen kadar bu vatanı severim. Dolayısıyla ülke ekonomisine katkı, sosyal yapıya katkı noktasında yapılması gereken bir şey olursa elimden geleni yaparım. Her şeyi para olan, her yol mubah ne olursa olsun para kazanmalıyım diyen biri değilim. Bunu yaşantımda sürekli olarak yaşıyorum.
DÜŞMAN DEĞİLİZ
İşadamları böyle hep birbirine düşman, kuyusunu kazan insanlar değil. Türkiye'de bir işadamının dünyanın bir başka ülkesinde açılış yapması, işadamlarını ilgilendiren sevindiren bir adım. Bizler birbirimizi tamamlayan unsurlarız. Alternatif değiliz. Yurtdışında iş yapıyoruz. Daha düne kadar, aslında bugün de bir yere gidip teklif verdiğimizde, eğer Alman, İtalyan ya da Fransız da teklif vermişse, bizim dosya geride kalırdı. Niye? Çünkü onların ülke imajı, markaları bizden önde. Yurtdışında ve Türkiye'de Türk markalarının çoğalması ülkenin yararına.
Sadece sahipleri değil, işletme Türk markası olunca iş daha farklı bir yere gidiyor. Ben Hamdi Akın bir yerde iş alınca, öğrenir öğrenmez telefon açıp tebrik ediyorum. Hamdi Akın'ı çok fazla seviyorum'dan da öte bir Türk markasının geldiği noktaya olan sevincim bu. Beko'nun, Arçelik'in, Vestel'in yurtdışındaki pazar paylarına bakınca çok önemli noktada olduğunu görüyorum. Bu beni gururlandırıyor.
AÇIK KAPILARIMIZ VAR
Van Çaldıranlıyım, yani hiç de doğru bir yerde doğmamışım
Doğru yer, doğru zaman gerçekten olsaydı, Van Çaldıran doğumluyum. Ve çok doğru bir yerde doğmamışım. Hayatta challange'ı (meydan okumayı) seven biriyim. Bugüne kadar yaptıklarıma bakın. Kriz döneminde bile, yatırım yapmayı bırakın, açılışı bile oturup konuşurlar.
Bu iş dünyada nereye gider? Hayata öyle bakıyorum. Bakkal dükkanı. En büyük bakkal dükkanı kim diye bakarsanız Wal Mart'tır. Değil mi? O zaman bakkal için bile gidecek çok yol var. Vizyon bu demek. İş hacminizi, büyüklüğünüzü sonra konuşursunuz. Biz şimdi kendimize bir vizyon koyuyoruz. Kardeşim nasıl yapacaksın, parayı nereden bulacaksın, hangi Rus parayı verecek diye 50 tane şey yazıldı. Hayalperest değilim, bir vizyon koyuyorum. Yapmazsam beni kimse hapse koymaz. Ben çalışma arkadaşlarımı, iş ortaklarımı, yatırımcıları, bölge insanlarını, halkı teşvik etmek için diyorum. Bunu yapan dünyada var? 5 bin oteli olan var mı var. Yılda 100 tane otel açan var mı var.
Ne şanslı adam diyorlar ya...
Tevfik Arif Bey Ahıska Türkü. Doğma büyüme Kazakistanlı. ABD'de yaşıyor. Ortaklarımdan bir tanesi. Bakın daha önce ben bir Ukraynalı işadamıyla tanıştım diye anlatmıştım. Gazetelere şöyle yansımıştı. "Tesadüfen bir Ukraynalı ile tanıştı, hayatı değişti. Ne şanslı adam! Hatta okulda oğluna baban çok şanslı bir adam, ona şöyle para verildi falan denmeye başlamış" Bunların hepsi komedi. Güven karşılıklı olur. Biriyle iş akdi yapıyorsun. İş yaparken her zaman aynı miktarda para koyacaksın diye bir şey yok. İş yaparken benim de fazla sermaye koyduğum işler var. Az hisse aldığım işler var. Veya daha az sermaye koyup, daha fazla hisse aldığım işler var. Projeyi gerçekleştirme kabiliyeti çok önemli. Sizin özellikleriniz en önemlisi.
Eşimin davete katılmaması kendi tercihi!
- Siz muhafazakarsınız değil mi?
Evet, muhafazakarım.
- Eşiniz neden bu davete katılmadı?
Kendi tercihi eşimin. Kendine göre bir hayatı var eşimin. Ben isterim ki eşim her açılışta, kokteylde yanımda olsun. O da diyor ki benim üç tane çocuğum var. Mütevazı bir hayatım var. Ben böyle kalmak istiyorum, bana dokunma. Ben demokrat bir insanım. Saygı duyuyorum onun fikrine. İşin açıkçası, eşimi bilinçli olarak çıkarıp, çıkartmayayım gibi bir derdim yok. Ailem kışları Dubai'de, yazları İstanbul ve Antalya'da yaşıyor.
Tabii ki yapıyorum. Mesela Eren Holding ile Bodrum'da ortak tesisimiz var. Otel yatırımları hem çok uzun, hem de riskli yatırımlar. Yüz milyonlarca dolar ya da milyar dolarlık otel yatırımlarını tek başıma yapma gibi bir şansım yok. Benim amacım, Rixos bayrağının dalgalandırmak ve bu markaya olan güvene sermaye çekmek. Birçok ülkede sadece işletme sözleşmesi yapıyorum mesela. Yatırımı tamamen başka bir yatırımcı yapıyor. Asıl konu da bu zaten. Mesele binadan çok insan kaynağına, yönetsel becerilere sahip olup onu uluslararası anlamda ciddi rekabetçi bir marka haline gelmek.
Benim kimi projede ortağım banka, kimi projede finansım banka. Mesele hep yıllarca şundan çektik. Kim para veriyor? Bir kahraman aranıyor. Kimsenin bir kahraman aramasına gerek yok. Bir kahraman varsa o konuda hiç tevazu göstermeyeceğim. O kahraman benim. Ben bu konuda kendimi yetiştiriyorum. Takımım iyi. Soruyorsunuz ya, nasıl bu kadar kalabalık bir topluluğu açılışa getirdiniz diye. Sebebi şu. Ben bu insanlarla bir diyalog kurdum. Kendimi çok iyi ifade etmişim, bu insanlar beni tanımış. Potansiyel iş görüşmelerim olmuş. Birbirimize açık kapılarımız var. Dolayısıyla onlar da beni davet ettiklerinde ben de seve seve gidiyorum. Şunu da yapmadık yani. İnsanları kapı kapı dolaşıp, şu gelecek aman sen de gel demedik. Tam tersine. Bunu da açıklamadık. Kimse kimin geleceğini bilmedi. Ailevi bir ortamda gerçekleşti. Düğün gibi bir şey oldu. Formal bir buluşmadan öteydi.
Şelale Kadak/SABAH