'BİR İŞİ YAPAMAYAN, ONU ÖĞRETİR DERLER!.. ' AKŞAM YAZARLARI BİRBİRİNE DÜŞTÜ!..
Atılgan Bayar, kendi gazetesinin yazarları Oray Eğin ve Serdar Turgut'u isim vermeden "kafayı yemek"le suçladı
Sanki bir gün herkes gazeteci olacak
Ya bazı meslektaşlarım tamamen kafayı yedi, ya da gazeteleri artık sadece gazeteciler okuyor da biz henüz idrak edemedik.
Aksi takdirde, gazete köşelerinden okura mütemadiyen bir eziyet yapılıp, her Allah'ın günü gazetecilik dersi verilmesini açıklayabilecek bir sebep bulamıyorum.
Haber ve analiz okumak için çevirdiğiniz her gazete sayfasında, 'gazetecilik şöyle yapılmalı, yeni gazetecilik üslubu böyle olmalı,' türü saçmalıklara maruz kalırken hissettiklerinizi anlayabiliyorum.
Örneğin şöyle güzel bir dizi izleyeyim, diye açtığım DiziMax'ta karşıma ibişin biri çıksa ve 'dizi böyle çekilir, şöyle çekilmez, yeni dizi çekim teknikleri pek bir şahanedir,' diye konuşsa ne hissedersem, aynen onu hissediyorsunuz. Biliyorum.
'Bir işi yapamayan, onu öğretir,' derler...
Gazetecilerin, yüz binler satan kitle gazetelerinde halka gazetecilik öğretmeye kalkmaları bu durumu da aştı.
İşin mektebine gidip, orada gazetecilik öğrenmek isteyenleri bunaltsalar neyse...
Ama artık kafayı hangi derecede yedilerse...
İşçiye, bakkala, memura, işadamına, dişçiye 'gazetecilik nasıl yapılır,' dersi vermekten hiç çekinmiyorlar...
Ama, alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste...
Bu arkadaşların okurlarıyla karşılaştıklarında (tabii birkaç tane kaldıysa...) yaşayacakları durumları dinlemeyi merakla bekliyorum...
Örneğin, zonklayan bir azı ile dişçiye gittiklerinde, dişçinin 'bakın beyefendi, diş şöyle oyulursa çok iyi olur, böyle oyulursa şahane olmaz,' türü konuşmalarını dinleyeceklerini ve ağrıyan dişleriyle eve yollanacaklarını tahmin ediyorum.
Belki o vakit, gazetecilik dersi vermeyi bırakır da gazetecilik yapıp, 'dişçi beni niçin tedavi etmedi,' yazısı yazabilirler.
Halkın, yani okurun sillesi pektir.
En nihayetinde, 'ulan madem bu kadar iyi biliyorsun bu işi, adam gibi gazetecilik yap da biz de faydalanalım. Ben bu gazeteyi haber ve yorum okumak için satın aldım; meslek kursu görmek için değil,' der çıkar işin içinden.
Türk Basını'nda yaşadığımız ve burada nihayetlenmesini dilediğim bu saçmalıklar için okurdan özür dileme vazifesini ben üstleniyorum.
Siz bakmayın onlara... Onlar 'yeni gazeteciler...'
Haber yoksa kendilerini haberin öznesi... Yorum yoksa, mesleği yorumun konusu yapmaya çalışıyorlar.
Çağımızın bozukluğu bu... Nasıl şehirliler; psikanaliz seansları, yoga dersleri, kişisel gelişim kurslarıyla her şeyi kendi içlerinde arıyorlarsa... Gazeteciler de yaşadıkları bunalımın ilacını kendi içlerinde arıyor.
Oysa, koskoca bir dünya ve kainata karşı senin küçücük içinde ne, ne kadar bulunabilir ki?
Dünyanın yaşadığı 'narsistik hezeyanlar'dan gazeteci de payını alıyor işte. Mesleğin doğasının aksine, içlerine kapanmaları bu yüzden.
Atılgan Bayar / Akşam
changeTarget(document.getElementById("news_content"))