Türkiye günlerdir Eski Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç’ın açıklamalarını konuşuyor.
O açıklamalar herkesin malumu, buraya bir kez daha yazıp uzatmaya hatta o açıklamaların bir kez daha yayılmasına vesile olmaya gerek yok.
Günlerdir pek çok gazeteci-siyasetçi ‘Cumhurbaşkanımız ne düşünüyor acaba?’ diyerek bir türlü pozisyon alamadı.
Çünkü medyada tamtam çalan bir grup ‘gazeteci’ durmadan yazıp çiziyordu:
- Arınç Cumhurbaşkanı’mızın izni olmadan oraya çıkmaz
- Erdoğan da aynı Arınç gibi düşünüyor
- Reform hareketinin mimarlarından biri Arınç
- Çekilin Avrasyacılar, çekilin troller Erdoğan-Babacan-Davutoğlu ittifakı geliyor
- Cumhur İttifakı’nın ruhuna El Fatiha!!!
Fakat n’oldu?
Dün Erdoğan çıktı tüm tartışmalara son noktayı koydu, hatta çok sert sözler sarf etti.
Erdoğan, "reform gündemimize yaptığımız vurgular bahane edilerek yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz" dedi.
Fitne ateşine odun taşıyan gazeteci kitlesi şimdilik sus pus. Muhtemelen bir sonraki hamleyi bekliyorlar.
Artık ne yaparlar bilemeyiz ama son birkaç gündür yaşananlar sadece siyasette değil medyada ortaya çıkan saflaşmanın da röntgenini çekmek için iyi fırsat.
Gelin bakalım o zaman Erdoğan’ın deyimiyle bu fitne ateşine kimler benzin taşımış:
Bunu anlamak için HABERTÜRK’e ayrı bir parantez açmak gerek.
Perşembe’nin gelişi aslında Çarşamba’dan belliydi. Son zamanlarda Davutoğlu ve Babacan’a yakın isimler gözünü Habertürk’ün Taksim’deki binasına dikmişti. Tıpki bir dönem FETÖ’cülerin diktiği gibi…
Bu kez büyük bir akın HENÜZ olmadı ama Ciner Yayın Holding yönetiminin ne olur ne olmaz diye pozisyon almaya başladığı artık aşikardı.
Transfer edilen en dikkat çekici isim şüphesiz Arınç’a yakınlığıyla bilinen eski AA Genel Müdürü Kemal Öztürk oldu. Öztürk o meşhur Arınç yayınında soru soran isimlerden biriydi.
O yayın hafızalara ‘Tayyip Bey adalet istiyor’ KJ’siyle kazındı. Sosyal medyada pek çok muhalif hesap ‘Erdoğan yargılanacak ondan adalet istiyor’ tantanası kopardı.
Uzun lafın kısası Habertürk TV ekranı bu fitne ateşinin yakıldığı yer oldu.
Daha evvel de Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu benzer bir yayınla gündeme gelmişti.
Orada da yine platform Habertürk TV’ydi, sunucuysa ortak bir isim, o cenaha yakınlığıyla bilinen Mehmet Akif Ersoy’du.
Daha var, durun…
Medyadaki belki en ilginç çark aslında bir enişte-gelin arasında kurulmuş vaziyette.
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan ve erkek kardeşiyle evli olan Kübra Par’dan bahsediyoruz. Daha önce de yazmıştık, biri Hürriyet’te tam gaz hükümete yanaşırken diğeri daha derin sularda yüzüyor.
Öyle ki geçtiğimiz günlerde Par, televizyon programında resmen bir Davutoğlu yıldızlar takımı kurup ekrana çıktı.
Prof. Dr. Serap Yazıcı, Prof. Dr. Zeynep Oktav, ve Prof. Dr. Halil Berktay aynı anda ekrandaydı.
Davutoğlu’na yakınlığıyla bilinen gazeteci Yıldıray Oğur bile duruma şaşırmış olacak ki ‘uzun zaman sonra ilk defa televizyonlarda konuk listelerinde olmayan farklı yüzler…’ diye tweet attı.
Par, Osman Kavala’nın eşi Ayşe Buğra’yla, Babacan’la, röportaj yaparken Ahmet Hakan köşesinden bu isimlere saydırıyordu.
Her akşam aynı evde kariyer stratejilerini belirleyen bu medya ailesinin döndürdüğü çark gerçekten takdire şayan.
Kıvırma ustası Hakan’ın bugünkü yazısını özellikle okumanızı rica ediyorum.
"Arınç'ın söylediklerinin altına imzamı atarım" diyerek reform çıkışına destek verdikten sonra, dün Erdoğan’ı duyunca ne yapsam ne etsem diye düşünmüş ve şu satırlarla okuyucunun karşısına geçmiş:
Arınç hukuki alanda yapılması gereken reformlara dikkat çekmişti.
Ben de zaten o sözlerini desteklemiştim.
*
Ama Arınç bu!
Durması gereken yerde durmadı ki!
*
Tuttu Selahattin Demirtaş’ın kitabını övdü... Kürt sorununun bütün izlerini o kitapta gördüğünü söyledi... Övgüler yağdırdı... Aşırı yorumlar yaptı... Cumhurbaşkanı’nın arkasında olduğu izlenimi vermeye çalıştı...
Neyse ki her yazar Ahmet Hakan gibi değil.
Mesela Habertürk yazarı Sevilay Yılman bu konuda istikrarlı.
Yılman, dün - Erdoğan’ın açıklamalarından önce- Habertürk’te resmen etekleri zil çalan bir köşe kaleme almıştı- Cumhur İttifakı’nı oturduğu yerden bitirmişti.
Söz konusu açıklamalarından dolayı Sayın Arınç’ı kutluyorum.
Sadece partisinin özgül bir ağırlığı olmadığını aynı zamanda vicdanı da olduğunu tüm Türkiye’ye gösterdi.
Üstelik sadece Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş ile ilgili yaptığı açıklamaları değil…
Programın bütününde yaptığı açıklamaların tamamı çok cesurcaydı.
Özellikle de yargı camiasına verdiği mesajlar…
“Ben, Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı adaletten yanayız. Biz adil yargılama istiyoruz. Ancak hakimler yanlış yapıyor. Uyarıyorum, yakın gelecekte onlar zarar görür!” sözlerinin çok anlamlı ve de kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Yani Yılman hakim savcıların tehdit edildiği sözlere destek vermiş ve hatta daha da ileri gitmiş, Avrasyacıların, ulusalcıların, trollerin sonunu ilan etmişti:
‘Bu açıklamalar aynı zamanda AK Parti’ye yamanan her türlü Avrasyacı, trolcü, sonradan çakma ulusalcı, yalaka takımının da siyasi olarak ipinin çekildiği anlamını taşıyor.’
Şu an büyük ihtimalle Ahmet Hakan’ın yazısını okuyup kıvırma taktikleri konusunda feyz almaya çalışıyordur.
Ama A Haber’de yıllarca ekrana çıkan, Sabah gazetesinde yazı yazan Yılman’ın son dönemlerdeki dönüşümü yeni değil.
Twitter hesabında her şey açık ve seçik zaten.
Mustafa Selanik isimli hesap, Çağlar Cilara, Kemal Özkiraz ve buna benzer kişilerle etkileşimi bir kliğe işaret ediyor.
Anayasa Mahkemesi üyesinin ‘ışıklar yanıyor’ tweetine verdiği destekle tepki çeken Yılman, belli ki eski günlerini unutmuş yeni ufuklara çoktan yelken açmış.
Habertürk de belli ki, yazarı Yılman’ın Davutoğlu’na yakın sosyal medya yapılanmasının bir parçası haline gelmesinden rahatsız değil.
Sezgin Baran Korkmaz ve buna benzer işadamlarıyla yakınlığı olmasından da…
Ve başka şeylerden de…
RADAR OPERATÖRÜ