BİR DÖNEM İCLAL AYDIN'A 'GEÇİRMEK' MODAYDI...ARTIK ÜZERİMDE DİKENLİ TEN VAR!..İCLAL AYDIN'DAN İLGİNÇ AÇIKLAMALAR!..

Son evliliğinin ardından daha durgun ama daha yırtıcı biri olduğunu söyleyen İclal Aydın "Artık bana yaklaşmak o kadar kolay değil. Üzerimde dikenli bir ten var. Bana zarar verebilmek daha zor" diyor.

Tüm bağımsız kadınların bir çift güzel lafa, bir güzel gülüşe, omzunu okşayan bir ele anlık bir zaafı olduğunu söyleyen Aydın, "Yaptığım son evlilik (Tuna Kiremitçi) dışında aslında hiçbir şeyi yaşamımdan çıkarmak istemem" diyor

Son evliliğinin ardından sürekli gülümseyen ama her an kırılacakmış izlenimi veren İclal Aydın gitmiş, yerine daha durgun, ama daha yırtıcı biri gelmiş. "Artık bana yaklaşmak o kadar kolay değil. Üzerimde artık dikenli bir ten var" diyen Aydın 'talihsiz seçimi' için de şunları söylüyor: "Sanırım güçlü olmak zorunluluğu dışarıya karşı demir bir kafes örmeme sebep oldu.

Kariyer, ün, imaj deyin sonunda bunlardan oluşan 'güç' ezici görünüyor olmalı karşıdan. Bu yüzden bütün bağımsız kadınların bir çift güzel lafa, bir güzel gülüşe, omzunu okşayan bir ele anlık bir zaafı vardır. Hayat bize demir kadın olmak dışında bir seçenek tanımıyor nihayetinde."

Artık üzerimde dikenli ten var

Son evliliğinin ardından daha durgun ama daha yırtıcı biri olduğunu söyleyen İclal Aydın "Artık bana yaklaşmak o kadar kolay değil. Üzerimde dikenli bir ten var. Bana zarar verebilmek daha zor" diyor


Bebek Otel'de buluşmak üzere randevulaşıyoruz. Aklımda, ekrandan tanıdığım kadarıyla, anaç, hafif kilolu, sürekli gülümseyen ama her an kırılacakmış izlenimi veren bir kadın portresi var. "Öyle sorular sormalıyım ki onu üzmemeliyim" diye geçiriyorum içimden.


Kapıdan içeriye bir kadın giriyor. Uzun saçlarını savurarak etrafa bakıyor, daracık bir elbise üzerinde, şahane hatlar. Ben İclal Aydın'ı bekliyorum ya, çeviriyorum kafamı başka yöne. O alımlı kadın ise bana doğru koşuyor, "Aaa, hamile olduğunuzu bilmiyordum" diye sevinç çığlıkları atmaya başlıyor.
Karşımdaki İclal Aydın, benimse ağzım açık, şoke oluyorum. Ağzımdan çıkan ilk söz; "Siz ne kadar güzelleşmişsiniz böyle" oluyor. Ne kadar kabayım. O ise ne kadar kendisiyle barışık. Kahkahalarıyla yanıt veriyor, "Ekranda öyle görünüyorum" diyor... Hakikaten göründüğü gibi değil. Bir kere güzel. Hiç de "çıtkırıldım" değil, bilakis "yeri geldi mi masaya yumruğunu hızla vuracak" cinsten. En azından "son enkazın" bize kazandırdığı İclal Aydın budur...

Son evliliğinizin ardından çok şey yazıldı çizildi. Peki ya öncesi? Nasıl bir çocukluk geçirdiniz ?


Şahane... Çok kahkahalı değil ama dolu dolu bir çocukluk. Annem ve babam memurdu. Nevşehir'de doğmuşum, sekiz aylıkken Ankara'ya taşınmışız.

Çocuk İclal, bugünkünden farklı mıydı?


Çok değil; sevilen, hareketli, neşeli, yetenekli, çok okuyan, sosyal bir çocuk. Annem çok otoriterdi, bütün yaşamım kendimi anneme beğendirmekle geçti.

Fena bir şey mi bu?


Hiçbir şeyi beğenmeyen bir anneydi benimki. Çocukluğum ve gençliğim bu yüzden çok mutsuz geçti. Hukuk okumamı istedi, ben konservatuar sınavlarını bile gizliden kazandım. Çok büyük kavgalar yaşandı. Ama çok küçük yaşta kendi evim oldu, kendi paramı kazandım. Anneme başkaldırmam nedeniyle kendi bağımsızlığımı kazandım.

Neden oyuncu olmak istediniz?


Çünkü oyunculuk bana, hem spiker, hem gazeteci, hem gelin, hem anne rollerinin hepsini birden oynamama imkan veriyordu.

İyi de bunların hepsini, sahnede değil, gerçek yaşamda yaşadınız!


Evet ya!

Konservatuarı niye bitirm