"BİR DOĞAN HIZLAN...BAŞBAKAN'IN EN TEMEL İHTİYACI BUDUR!" ORAY EĞİN HÜRRİYET YAZARINI BAŞBAKAN'A NEDEN ÖNERDİ?..

Zira Başbakan çok kavgacı... Hemen köprüleri yakma taraftarı... Çok kinci, birisini düşman belliyor ve intikamını almak için her yolu mübah sayıyor.

AKP'nin Doğan Hızlan'ı kim olacak?


Doğan Hızlan, basının duayenlerindendir. Ancak o sadece Hürriyet'in bir yazarı, danışmanı değil, bunların çok daha ötesinde bir figür. Her şeyden önce Hızlan'ın künyede adının yer almasının simgesel bir anlamı vardır Hürriyet için. 'Yayın danışmanı' gazetenin dış dünyayla bağlantısını kuran kişidir aslında: Hürriyet'in entelijansiyayla, iş dünyasıyla, sanat çevreleriyle arasındaki köprüdür Doğan Hızlan.
Çünkü Hızlan herkesin saygı duyduğu bir isimdir. Gerçek bir İstanbul beyefendisidir. Herkes onun önünde ceketini ilikler, bir dediğini iki etmez. Aynı zamanda da geri plandaki önemli bir beyindir. İnsanlara kötülük yapmayan, herkesle arasını iyi tutan ve kimi dönemlerde devreye girerek arabuluculuk yapan bir gizli kahramandır...
İşte Doğan Hızlan'ın önemi buradadır. Yatıştırıcı, dengeleyici birisidir; sakin üslubun, karşılıklı saygının garantisidir.
Gerçek bir 'akil adam' kısacası. Bu yüzden de yıllar içinde künyeler değişse de Doğan Hızlan hep yerinde kalır, hep kalacaktır. Gerek Türk Basını, gerekse de Hürriyet'in 'taşınmazları'ndandır.
Bu gibi akil adamların önemi her zaman olağanüstü kriz dönemlerinde anlaşılır. Yapılan hatalar, tarafların karşılıklı sertleşmesi bu akil adamların devreye girmesiyle normalleşir, öfke bastırılır ve bir ara yol bulunur.
Yaşadığımız Türkiye maalesef öfkenin doruğa çıktığı, kamplaşmaların yoğunlaştığı, bütün bunların sonucunda da aklıselimin geçerli olmadığı bir ülke artık. Herkes çok öfkeli, herkes çok gergin.
Şiddet ikliminin bir numaralı sorumlusunun Başbakan Erdoğan olduğu ortada. Erdoğan, idealinde yatan 'tek adam' yönetimini kendi partisinde, kendi çalışma kadrosunda da sürdürüyor. Yanına hiç kimse dayanmıyor; ne Ömer Çelik ne Cüneyd Zapsu kalabiliyor. Bakıyoruz, Erdoğan her işi tek başına yapıyor, her yere yetişiyor, herkesle tek başına mücadele ediyor...
Ama tabii bu tek başınalık pek çok kez hata yapılmasına sebep oluyor. Bütün dünyada, bütün sektörlerde, liderleri dengeleyecek bir mekanizma olmaması bunun en büyük sebebi. Zaman zaman Başbakan'ı frenleyecek, sert üslubunu yumuşatacak, ülkenin bu kadar gergin bir iklime sahip olmamasını sağlayacak biri...
Zira Başbakan çok kavgacı... Hemen köprüleri yakma taraftarı... Çok kinci, birisini düşman belliyor ve intikamını almak için her yolu mübah sayıyor.
Bu rövanşist hislerin kendisi açısından da iyi sonuçlar vermeyeceğini ona ikna edecek biri...
Eskiden de medyayla siyaset kavga ederdi, ama illa ki bir ara yol bulunurdu. Her zaman için siyasetçiler yanlarında 'İsmet Abi' ya da 'Hikmet Abi' gibi dengeleyici, sakin figürleri tutarlardı...
Şimdi köprüleri yeniden inşa edecek, ilişkileri yeniden normalleştirecek bir figüre her zamankinden daha çok ihtiyaç var.
Kısacası AKP'ye bir Doğan Hızlan lazım... Doğan Hızlan şıklığının, bu zarif tarzın AKP siyasetine de sirayet etmesi gerekiyor. Başbakan'ın normalleşmesi için 'akil adamların' devreye girmesi şart.
Refah Partisi'nde bile 'akil adamlar' vardı; zaten Necmettin Erbakan bile tecrübesinden dolayı daha dengeli, daha serinkanlı bir liderdi.
AKP bu akil adamları yitirdi...
Bülent Arınç devreye girmeli mesela... Belki Necmettin Erbakan bir telefon açmalı... Ya da Abdullah Gül...
Artık kim olur bilmiyorum, ama birinin artık papyonu takmasının zamanı geldi...
Düşmanlıkları, kamplaşmaları bir yana bırakacak, belki bir öğlen yemeğinde buzları eritecek bir arabulucu... Bir Doğan Hızlan... Başbakan'ın en temel ihtiyacı budur.


ORAY EĞİN / AKŞAM