"BİR DEVLET YAMYAMINI İHBAR EDİYORUM!.." ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN AÇIKLADIĞI DEVLET YAMYAMI KİM?
Açıklayacağım çünkü bütün Türkiye bilsin istiyorum.
Bir devlet yamyamını ihbar ediyorum
BANA neresi olduğunu sormayın.
Ülkenin en büyük şehrinin en merkezi yerlerinden biri.
Siz deyin Nişantaşı, ben diyeyim Boğaz.
Veya Bağdat Caddesi.
İşte öyle yerlerden birinde bir kafe.
Kafe sahibi anlatıyor.
Adını vermiyor.
Çünkü korkuyor.
Kamu görevlilerinin üzerlerine gelmesinden korkuyor.
Onun ağzından aktarıyorum:
"Her ay 10 bin Euro´luk bir bütçe ayırmak zorundayım. Bu parayı kamu görevlilerine rüşvet olarak vermek zorundayım. Açtığım yeni kafede dışarı masa koymak için her ay bu parayı ödemek zorundayım."
Çevresine biraz şikâyette bulunsa, hükümet aleyhine birkaç kelime sarf etse, ertesi gün "ilgili makama" davet ediliyor.
"Bir daha yaparsan işletme ruhsatın iptal edilir."
Herhalde neresi olduğunu tahmin ettiniz.
Hemen dilinizin ucuna geldi değil mi?
Tam adresini bile verebilirsiniz.
* * *
Şimdi bir başka yere geçiyoruz.
Bir lise öğrencisinden dinliyoruz.
Lisede bir sınıf.
Fizik öğretmeni genç kadın öğrencilerine konuşuyor:
"Size burada ders anlatmamın ne manası var ki? Nasılsa üniversiteye hazırlanmak için para ödeyerek ders alacaksınız."
Herkesin bildiği bir sır.
İlköğretimde ve ortaöğretimde okuyan çocukların çoğu bir üst okula girebilmek için ek ders alıyor.
Ortada bir "devlet hizmeti" var.
Ama herkes "birilerine" bir şeyler ödemek zorunda.
Zaten sınıfa konuşan kadın öğretmen de, dersleri bitince özel ders veriyor.
Burası neresi?
Sizin mahallede değil mi...
Konuşan çocuk kim?
Adını vermiyor. Çünkü o da korkuyor.
* * *
Biraz ilerde bir devlet hastanesi.
Hastalar doktorlara zarf içinde para ödüyor.
Onun adresi de belli. Otobüsle üç durak ötedeki devlet hastanesi.
Kendim kadar eminim, sorsam söyleyeceksiniz ama biliyorum, korkuyorsunuz.
Yarın işinizden olursunuz.
Önünüze bir telefon dinlemesi koyarlar, bir bakarsınız adınız Ergenekon çetesi listesinde.
Ama ben korkmuyorum.
Yukarıda yazdığım üç örnekte şikâyetçi olan insanların kim olduğunu ve adreslerini, onları yakma pahasına açıklayacağım.
Açıklayacağım çünkü bütün Türkiye bilsin istiyorum.
Başlarına bir bela gelirse de buradan ilan edeceğim.
* * *
Anlattığım kafe, Atina´nın merkezi yerlerinden biri.
Sahibinin adı, Costas.
Kadın öğretmenin öğrencilerine "Nasılsa paralı ders alacaksınız" dediği okul da Atina´da bir lise.
Anlatan öğrencinin adı Katerina Karamatsiou.
Bahsettiğim devlet hastanesi de Atina´da.
Hepsi çok yakında, komşuda.
Tabii siz her Türk gibi negatif bir ruha sahip olduğunuz için anlattığım bütün bu kötülüklerin Türkiye´de olduğunu sandınız değil mi?
Ülkemize haksızlık etmeyin, bizde böyle şeyler yok.
* * *
Bu örnekleri Wall Street Journal´ın dünkü sayısında Yunanistan´daki ekonomik krizle ilgili bir makalede okudum.
Yeni Başbakan Papandreu, Yunanistan´daki yolsuzlukların ve rüşvetin artık yabancı yatırımcıyı bile caydıracak boyuta geldiğini söylüyor.
Şimdi Avrupa Birliği bu soruna el atmaya hazırlanıyormuş.
Çünkü Yunan vatandaşı artık şu soruyu sormaya başlamış:
"Bütün her şeyin bedelini devlet memurlarına rüşvetle ödeyeceksek bizden niye vergi alınıyor?"
"Kamusal yamyamlık" demek ki Avrupa´nın bu ucunda, ekonomik krizi bile körükleyecek düzeye gelmiş.
Etnik sorun, Kürt açılımı falan derken, bunları da görmek lazım.
Ertuğrul Özkök/HÜRRİYET