Efendim: geçen gün hanımın siparişini almak için bir mağazaya girdim. Baktım bir erkek birde garip kaşları olan bir kız “Halloween” kutlamaları yani “Cadılar bayramı” için birtakım malzemeler alıyorlar. Dayanamadım, dedim “Gençler, siz hiç hayatınızda cadı gördünüz mü?” Bön bön yüzüme baktılar. Sonra cevaplarını bile beklemeden ayaküzeri emperyalizmden girdim kültürel yönlendirmeden çıktım. Sanırım vaazımdan pek bir şey anlamamışlardı. Yaşlandıkça giderek “Huysuz ihtiyar”a dönüşüyorum herhalde. Aslında gençlere kalben kızamamıştım ama çocuklara düpedüz fırça attım. Muhtemelen arkamdan “Deli galiba…” demişlerdir!..
Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi son zamanlarda bazı konulara adeta takmış durumdayım. Bunların başında da “modern olacağım” zannıyla her tür saçmalığa özenen zihniyet ve akımlar geliyor. Bir kısmı bizzat çocuklarımızı, (Hatta olay anaokullarına kadar girmiş durumda. Orada da “kostüm partisi” kılıfında kutlanıyor) gençlerimizi ve en sonrada kimi büyükleri etkileyen bu akımların bazıları “çok masum” görünseler bile gerçekte ülke kültürü ve gelecek nesiller için birer tehdittir. O bakımdan “Halloween” ya da “Cadılar Bayramı” olarak da bilinen olay benim için aynı kategoridedir. Bilemiyorum: bizim ne zaman böyle bir bayramımız oldu? Oldu da benim mi haberim olmadı. Milli ve dini bayramlar listemizde sayılıyor mu?..
Bir Bu “Saçmalık” Eksikti!..
Söylemekten dilimde tüy bitti. Emperyalizm ve küresel imparatorluk peşinde koşan, “Tek Dünya Devletçi”ler artık ülkelere sadece tanklarla, toplarla girmiyorlar. Onlar ellerindeki imkânlarla kültürel davranış kalıpları, yeni alışkanlıklar, özendirilmiş hevesler, insanlara şirin gösterilen akımlar, vb eliyle giriyorlar. (Bunların arasında örneğin yakın geçmişte Mannequin Challenge, Harlem Shake, Gangnam Style, k-Pop, Twerk, vb gibi abukluklar yayıldı. Ancak daha manidarları da var. Bunlar ise LGBT, cinsiyetsizleştirme, hayvanseverlik, gibi nüfus kontrol amaçlı akımlar olarak sürece yansıyorlar) Doğrudan zihnimizi ve kimliğimizi sessizce, uzun vadeye yayılmış bir şekilde ele geçirmeye çalışıyorlar. Sosyal medya da en önemli silahları. Amaçlarında hem ülkelerin kültürel ve sosyal yapısını alabildiğine bozmak hem aynı standartta bir kültürü yaymak var. Epey de mesafe katettiklerini söyleyebilirim.
Tabii denilebilir ki bu küreselleşme çağında sen neye karşı çıkıyorsun? Günümüzde artık her şey küresel bir mahiyet kazanmıştır. Her yer yabancı marka işgali altındadır. Giyim tarzımız, moda, yeme alışkanlıklarımız her şeyi onlar belirliyor. (Ananızdan pizza, tako, hamburgerle mi doğdunuz?) Saf bir “milli kültür”ü artık Afrika kabilelerinde bile bulamazsın. Ayrıca kapitalist tüketim ekonomisi bazı davranışları teşvik ederek kendine yeni pazarlar yaratmıyor mu? Bu gibi itirazlar, falan filan…
Ölçüsüz Modernizmin Kırılası Yansımaları!..
Bütün bunların elbette ki farkındayım. Zaten rahatsızlığımın bir kaynağı da bu. (“Hangi Batı” sorusunu soran rahmetli Attila İlhan’ın ruhu şad olsun!) Hatta insanların bazı bahanelerle eğlenmelerine de karşı değilim. Ancak karşımızda bambaşka bir olgu var. Ve beni en çok rahatsız eden batıdan gelen her şeyi, her akımı sorgusuz sualsiz, sünger gibi emen bir topluma dönüşmemiz. Bu kadar “kişiliksiz” mi bıraktılar bizi?
Neredeyse hiçbir savunma refleksimiz kalmayacak bu gidişle. “Kültürel bağışıklık sistem”imizin çökmesidir bu. Bir kültürel yönlendirme ve saldırı altında olmamıza rağmen halen bir karşı proje, direniş geliştirmiş olamamamız enteresan. (Siyasi irade ve siyasilerin bu konuda bir perspektifi olduğunu zaten zannetmiyorum. Kültür Bakanlığı ne işe yarar bilmiyorum. Başında “Milli” kelimesi olan eğitim kurumu ne yaptı? Hele de başında gene “Milli” ibaresi olan istihbarat teşkilatımız bu durumu Türkiye’ye yönelik tehditler kapsamına aldı mı acaba?) Tam bir “Saldım çayıra mevlam kayıra” durumu bu. Bir “Akıl tutulması”dır ki sorma gitsin!..
Hedonist Beyaz Türk Laylaylomculuğu!..
Elbette ki bu gibi akım ve davranışlar özellikle belli sosyal kesimlerde kendilerine zemin bulabiliyor. Bunların başında ağırlıkla “Batıcı” (Batılı değil!) bir kafa yapısına sahip, tuzu kuru, hedonist “Beyaz Türk” cemaati geliyor. Ancak olay bunları da aşıyor görünüyor. Artık her tabakadan, yaştan, vb kesim bundan etkileniyor görünüyor. (Ayrıca bazı “idol kişilikler” üzerinden olay özendiriliyor. Son günlerde Hadise, Şeyma Subaşı, Fehriye Evcen, Merve Boluğur, Mauro Icardi - Wanda Nara’nın cadı kostümlü fotoğrafları etrafı süsledi örneğin.) Bu eğilimin artarak süreceğini tahmin ederiz. Çünkü tabiatı gereği kopyacı – taklitçi bir yaratık olan sürüsel insan şuursuz bir şekilde bunlara yönelmektedir. Hiçbir frenleyici akıl süzgeci kalmamıştır!
Peki söz konusu “özenti davranışlar”ın sürmesi, benzeri akımların pompalanması neye yol açar? Ulusal reflekslerin zayıflamasına, batı tapınıcılığına (AB’ciliğe), milli olan her şeyden nefrete, kimliksiz bir kozmopolitizme, vatan duygusunu kaybetmiş, kim olduğunu şaşırmış, embesil hale getirilmiş, şımarık, kendini bilmez kuşaklara yol açacaktır.Plan budur!
Batının Cürufu Akımlara Teslimiyet!..
Bu gibi akımlar ne yazık ki kendilerine daha çok “Pop – Atatürkçülük” üzerinden taban bulmaktadır. “Anti – Emperyalist” duyarlılıklarından arındırılmış, sinirleri alınmış, steril, uysal, içi boş, şov unsuruna dönüştürülmüş, zararsız bir Kemalizm türüdür bu. (Ülke işgale uğrasa, bunların bir kısmı işgalcileri alkışlayabilir bile!) Batıya olan hayranlıkları başattır. Sözüm ona laik duyarlılıklarına oranla ulusal hassasiyetleri daha zayıftır. Batıya ait bütün küflenmiş, çöp, cüruf kültürel ürünleri, kalıpları hatmederler. Bunların bir kısmı için ulusal hassasiyetler modası geçmiş, demode bir alışkanlıktır. Önemli olan Türkiye’nin modernist olmasıdır. Beyaz Türklerin ve “Pop – Atatürkçüler”in yeni dinleri bu gibi akımlardır. Şimdilik ayin provası yapıyorlar o kadar!
Ne diyeyim? “Cadılar Bayramı”nız kutlu olsun!!!...
04.11. 2023
NOT: Bu arada şarkıcı Mustafa Sandal "Bir Pagan geleneği nasıl bize bulaştı? Ne cadısı, ne kostümü, ne şekeri, ne alaka!.. Yaşanan kıyamet boyutundaki vahşeti pas geçip, pagan adetinize olan sadık duruşunuz enteresan. Kusura bakmayın ama "Cadılar Bayramı" tamamen bir saçmalık!" demiş. Esasta haklıdır. Ancak bu durum İsrail’in Filistin’deki vahşeti olmasa dahi karşı çıkılması gereken bir durumdur.