BİR BAŞKA OLUR TİTANLARIN ÖFKESİ!

Medyaradar sinema-TV yazarı Murat Tolga Şen bu hafta da gösterime giren filmleri sizler için yorumluyor ve izlediğiniz için mutlu olacağınız filme bilet almanız için yardımcı oluyor.

30 Mart haftasında 5 yeni filmimiz var. Haftanın vizyonu daha çok eğlenmek isteyenler için… Büyük bütçeli mitolojik fantastik “Titanların Öfkesi” bu tür filmleri sevenleri iştahlandırırken, aile filmlerinden hoşlananlar için kuvvetli ve duyarlı bir seyirlik olan “Büyük Mucize” kendimizi korumanın yolunun doğayı korumak olduğunun altını çiziyor. Çok iddialı gelen ama bir düş kırıklığına dönüşmesi an meselesi olan “Kaos: Örümcek Ağı” bakalım Türk seyircisinin aksiyon beğenisine hitap edebilecek mi? “Şansa Bak” ise hayatın değerini ve asıl olmak istediğimiz kişi için vakit kaybetmememizi öğütlüyor. Haftanın en ‘ilginç’ filmi ise geçtiğimiz yıl The Immortals’ını izlediğimiz Tarshem Sing’in uyarladığı çocuk masalı “Pamuk Prensesin maceraları” Kendine has bir görsel vizyonu olan yönetmenin elinde bu masal neye dönüşmüş, merak etmemek imkansız!

Haftanın Filmi: Titanların Öfkesi / Wrath of the Titans / Fantastik

Yönetmen: Jonathan Liebesman

Oyuncular: Sam Worthington, Liam Neeson, Ralph Fiennes, Bill Nighy

Tanrılar ve Titanlar arasında üstünlük mücadelesi başlamıştır. Tanrılar, insanların sadakatsizliği yüzünden tutsak Titanlar ve vahşi liderleri Kronos üstündeki kontrollerini kaybetmektedirler. Kraliçe Andromeda, Argenor ve Hephaestus’un yardımlarıyla Perseus ve Zeus’u kurtarmak, Titanları devirmek ve insanlığı kurtarmak için yeraltı dünyasında arayışa başlar.



Dur durak bilmeyen bir tempo, gerçekten etkileyici görsel efektler, envayi çeşit canavarla kapışan antik tanrılar… Fantastik sinema sevenler daha ne ister! Titanların Öfkesi, 2 yıl önce izlediğimiz Titanların Savaşı’ndan çok daha keyifli bir seyirlik. Çok tanrılı dinler üzerinden bile kaba bir inanç propagandası yapıyor ama alt metne takılmayıp izlerseniz kendinizi olaya epeyce kaptırıyorsunuz. Film boyunca yaşanan tüm macera gerçekten sıkı bir finalle sonlanıyor. Görsel efektleri yapan MPC (Moving Picture Company) firmasının bu başarısının yanında görsel efekt harikamız Fetih filmi epey bir gariban kalıyor ama bütçeler denk değil, o yüzden kıyaslamak manidar olacaktır.

Sam Worthington bu türden filmlerin aranan adamı oldu çıktı. Şüphesiz aksiyon sinemasının yeni yıldızı o ama bu filmdeki kadar hırpalandığını da hiç görmedim! Tüm film boyunca yapılan bu eziyet yüzünden dublörüne acımaktan başka bir şey gelmedi elimden.

Muhteşem bir görsellik, sıkı bir aksiyon arıyorsanız Titanların Öfkesi tam da öyle bir film... Tabii tanrıların cirit attığı bir filmde bile "dua etmezsek tanrılar ölür" , "başkaları bize aptal dediğinde bile tanrılara dua etmeliyiz" gibisinden laflarla yapılan inanç propagandasını da Balderesi’nin 70 TL’lik poleni gibi bedavaya alıyorsunuz! Ciddiye almadan ama eğlencesine kapılarak izleyin derim.

4**** Fantastik severler için kaçırılmayacak bir fırsat. Sinemada izlemek aldığınız keyfi katlayacak.

Kaos: Örümcek Ağı / Aksiyon

Yönetmen: Cem Gül

Oyuncular: Cemal Hünal, Gökhan Mumcu, Rojda Demirer

Türkiye’yi hem yurt içi hem yurt dışından gelebilecek tehditlere karşı koruma amaçlı kurulan gizli bir yapı olan Ulusal Güvenlik Teşkilatı’nın (UGT) bu sefer ki görevi oldukça tehlikeli ve risklidir. Zira ülke ciddi bir tehditle karşı karşıyadır ve ekibin sadece 48 saati vardır. Mücadele ettikleri düşman ise oldukça güçlü ve teşkilatın adım attığı her yerde konuşlanmış durumdadır. Ülke güvenliği için UGT ajanları ile işbirliğinde olan SAT Komandosu Yzb. Mete Öztürk yaklaşan tehlikeyi engellemekle görevlidir.



Kaos: Örümcek ağı, yapım olanakları açısından iddialı bir film... Gittik gördük, son model Mustang arabalar parçalanıyor, Hummer’lar ile Jeep’lere dalınıyor, patlamaların, çatlamaların ardı arkası kesilmiyor. John Woo değil ama onun takipçisi olan Ringo Lam izlese çok sever bu gümbürtüyü ama yapımcılar filme iki şey eklemeyi unutmuşlar. İnandırıcı bir hikaye ve bunu aktarabilecek oyunculuklar. Oyuncuların hangisi daha kötü oynuyor onu bile kestirmek güç! Yıllardır dizilerde pişen Rojda Demirer’in kariyer intiharı olabilir bu film… Ayrıca Issız adam’la esaslı bir çıkış yapıp, Romantik Komedi gibi filmlerle devam ettiren Cemal Hünal’ı da kötü aksiyon oyuncuları arasına katıp bir daha oradan çıkmamasına sebep verebilir. Kaos, iyi düşünülmüş ama fena halde ıskalanmış bir proje… Duygusal olarak bir B filmi ama kendini çok fazla ciddiye alarak komedi malzemesi üretir hale gelmiş. Ben izledim, sevmedim. Kimseye de tavsiye edemiyorum açıkçası… DVD’si çıktığı vakit “kötü film” koleksiyoncuları için bir değer haline gelebilir.

1* Yapanlar dışında kimsenin bu filmi ciddiye alacağını sanmam. Bu film için bilet almak zor karar!

Büyük Mucize / Big Miracle / Drama

Yönetmen: Ken Kwapis

Oyuncular: Drew Barrymore, John Krasinski, Kristen Bell, Dermont Mulroney

Türü tehlikede olan bir gri balina ailesinin Kuzey Kutup Dairesi’nde hızla oluşan buzullardan kurtarılması gerekmektedir. Küçük bir kasabanın yerel televizyon haber kanalı muhabiri Adam Carlson ile onun eski sevgilisi, bir Greenpeace gönüllüsü olan Rachel Kramer, kendilerine engel olmak isteyen süper güçlere karşı bir araya gelerek mücadeleye başlarlar.



Büyük Mucize, 1988 yılında yaşanan gerçek bir kurtarma hikayesini peliküle aktarıyor. Bunu yaparken de konuya elinden geldiğince tarafsız yaklaşmaya çalışarak ABD’de kimsenin kendi çıkarına olmayan bir işe sırf üç gri balinayı kurtarmak için girişmeyeceğinin altını çiziyor. Filmin önermesi şu: Doğanın iyiliğine olan şeyler, aynı zamanda bizim de işimize geliyorsa idealist olmaktan şahanesi yoktur. Biri yavru, üç gri balinanın kurtarıcılarının sebepleri tamamen farklı… ABD hükümeti bunun başkanlık seçimlerine yarayacağını düşünüyor. Ruslar ise ABD’yi madara etmenin peşinde… Petrol şirketi kendisinin doğa katili ününü temize çıkarmak için uğraşırken haberciler de duyarlı bir habere atlayıp terfi kapmanın peşindeler. Hatta bu balinaları avlayıp yiyen Eskimolar bile av lisansları iptal edilecek diye korkup kurtarma faaliyetine katılıyorlar. Filmin üç gri balinasına karşılık üç masum karakteri var. TV muhabiri Adam, Greenpeace üyesi Rachel ve genç Eskimo Nathan…

Büyük Mucize, hayatınızı değiştirecek bir film değil ama izlemek, özellikle çocuklarınıza izletmek gerekli. Onlara bu dünyayı değiştireceksek, böyle bir gücümüz varsa bunu doğayı kollamak ve gerekirse kurtarmak için kullanmamız gerektiğini öğretecektir. Tam bir aile filmi…

3.5*** Tüm aile birarada izlenecek keyifli ve duyarlı bir yapım.

Şansa Bak / 50/50 / Komedi

Yönetmen: Jonathan Levine

Oyuncular: Joseph Gordon-Levitt, Seth Rogen, Anna Kendrick, Bryce Dallas Howard

Sevgilisi ve mükemmel işiyle, 27 yaşındaki Adam’ın hayatında her şey yolunda gibidir. Ancak dinmek bilmeyen sırt ağrıları başlayınca, bir tür kanser hastalığına yakalandığını öğrenir. Gelişen bir tümör hayatını bir anda değiştirir. Arkadaşlarla kahve içmenin yerini kemoterapi kliniklerini ziyaret, sergi açılışlarının yerini psikolojik terapi seansları alır.



Kanser olmak grip olmak kadar sık rastlanan bir hal alınca Hollywood insanları sakinleştirebilmek için filmler çekmeye başladı. Kanserliler ve kanser olacaklar için terapi görevini üstlenen bu filmlerden birini daha geçenlerde izledik: Bir tutam Cennet / A Litte Bit of Heaven… Orada da kanser olan ama buna rağmen hayata ve aşka tutunan bir kadın kahraman vardı. Açıkçası böyle filmler karşımıza çıktığında ben endişeleniyorum. Sanki bu meret azalmak şöyle dursun bir salgına dönüşerek hepimize musallat olacak gibi (ağzımdan yel alsın!)

Neyse bu korkulardan arınarak filmi izlediğimizde ise karşımıza, iyi yazılmış, iyi oynanmış, komik olduğu kadar da yoğun bir duygusallık barındıran gerçekten keyifli bir film çıkıyor. Mutlaka izlemenizi öneririm.

4**** Her yönüyle güçlü bir film. Haftanın mutlaka izlenmesi gerekenlerinden…

Pamuk Prenses’in Maceraları: Ayna Ayna Söyle Bana / Mirror Mirror / Fantastik, Masal

Yönetmen: Tarsem Singh

Oyuncular: Julia Roberts, Lily Collins, Armie Hammer, Sean Bean, Nathan Lane

Film kötü niyetli bir cadının, güzeller güzeli Pamuk Prensesi sürgüne gönderip, krallığın başına geçmesi bol mizahi bir dille aktarılıyor. Pamuk Prenses, ormanda tanıştığı Yedi Cücelerin yardımıyla tacını geri almayı başarabilecek mi? Peki Kötü Kraliçe Prens Andrew’u kendisine aşık edip, evlenmeyi başarabilecek mi?



Tarshem Sing’e bayılırım. The Cell’den beri işlerinin takipçisiyim ki çektiği, ülkemizde gösterilmeyen, The Fall beni en çok etkileyen filmlerden biridir. Tarshem Sing kendine ait bir vizyonu olan ve çok farklı dünyalar kurabilen bir sinemacı… O yüzden olsa gerek, Pamuk Prenses’den yana epey umutluydum ama heves kursakta kaldı. Ezbere bildiğimiz bir çocuk masalını devşirmek ve içine bolca Amerikan toplum eleştirisi getirmenin hiçbir orijinal tarafı yok. Ne Tarshem’den beklediğimiz karanlık ne de bambaşka bir fantastik açılım! Cücelerin sırıklara binerek devleşmesi, Cadı Kraliçenin aynayla buluşmak geçtiği geçit gibi birkaç numara dışında tabi… Finaldeki Kurt Ejder karışımı yaratık bile 80’lerin unutulmaz fantastiği “Hiç bitmeyen Hikaye”den ödünç alınmış gibi duruyor. Pamuk Prenses’in sinir bozucu iyiliği ve şımarıklığı da aynen korunmuş ama bu bir marifet değil. Filmin tek keyif veren anı final şarkısı oldu. Oyuncuları Hint dansları yaparken izlemek keyifli ama olmamış Tarshem, otur, sıfır!

2** Tarshem’in elinden bu kadarının gelmesi üzücü… İzlemeseniz de olur ama siz bilirsiniz.


twitter.com/murattolga