"BİN TANE EMRE AKÖZ BİR TANE OKTAY EKŞİ ETMEZ!.." ORAY EĞİN, ZAMAN GAZETESİ'NİN İHTİYARLARI YEME OPERASYONUNA NASIL TEPKİ GÖSTERDİ?

Zaman Gazetesi'nin "tasfiye listesi"nden sonra ortaya attığı "ihtiyarlar listesi"ne Ahmet Hakan'dan sonra yol arkadaşı Oray Eğin de "yaşasın dinozorlar" diyerek karşı çıktı.

Dinozorlara övgü


Benim bundan yıllar önce, daha 16 yaşındayken, gazeteci olma isteğimin altında 'dinozorlarla savaşma' arzusu yatıyordu. Gençtim işte... Tecrübenin, birikimin önemini henüz kavrayamamıştım, yaşla gelen kimi olgunluklara basında da ihtiyaç duyulduğunu henüz bilmiyordum...
Gerçi o yıllarda Türk basını da kapılarını gençlere açma konusunda epey tedirgindi... Sonradan 'gerontokrasi' yani gençlere karşı ayrımcılılık tabusu epey sarsıldı. Pek çok alanda gençlere daha fazla yer verilmeye, zaman zaman maddi şartların da zorlamasıyla 'gençleştirme' hareketlerine başlandı...
İyi mi oldu, bunu tartışmalıyız işte...
Ercan Arıklı'nın 'Şekerim para vermeyelim, rütbe verelim' diye bir motto'su vardı mesela... Birkaç yıllık muhabirlere uyduruk birtakım unvanlar verilip egoları okşanıyordu. Ortalık koordinatör, editör, şef, direktör gibi sıfatlardan geçilmiyordu bir ara Türk dergiciliğinde. Maaşlara zam, çalışanlara yatırım yapmaktan çok daha kolay bir çözümdü tabii...
Bir de medyada kuraldır: Rütbeler artarak gelir, unvan sahibi olan kolay kolay o unvandan vazgeçmez, o koltuk için her şeyi ama her şeyi yapmaya hazır olur...
Maalesef, bu sistem pek çok çarpık medya figürünü yarattı...
Neyse, uzun lafın kısası... 'Gençliğin' başlı başına bir işe yaramadığını, nüfus kağıdındaki yaşın özellikle de basında çok önemli olmadığını öğrenmem uzun sürmedi... Hele hele bir de onların içinde yer aldıkça...
Zamanla ben de okuduğu gazetelerden zevk almayan, medyanın içine düştüğü durumdan sıkılan, inandırıcılığında sorunlar olduğunu düşünen o büyük kitleye dahil oldum... Medya plazalarda çalışan insanların çok temel bazı şeylerden bihaber olmaları, tarihi kendileriyle başlatmaları, ders çalışmamaları, kendi konularına bile hakim olmamaları basındaki 'genç açılımı'ndan nefret ettirdi beni...
Ve mecburen bir zamanlar 'dinozorlar' diye kendimce savaş açtığım, kendimce nefret ettiğim, kendimce demode bulduğum isimlere döndüm...
'Gönüllü' değil, 'zorunlu' bir tercihti benimki... Pişman mıyım? Asla değilim.
'Genç yazar' diye bir şeyin palavra olduğunu anladım, 'genç yazı'nın önemli olduğunu...
Rahatsızlanana kadar İlhan Selçuk 'genç yazı'nın harika örneklerini sergiliyordu örnek vermek gerekirse, Çetin Altan ise maalesef son 10 yıldır hiçbir şey yazmıyor... İkisi de hemen hemen aynı yaşta halbuki...
Ya da hangimiz Hıncal Uluç kadar genciz?
Geçtiğimiz yıllarda çok sıkı bir Cumhuriyet okuru oldum... Diğer gazetelerde de düzenli olarak okuduğum yazarlar epey değişti, hiç tahmin etmeyeceğim insanları takip etmeye başladım...
Eskiden Oktay Ekşi'nin 40 yıldır aynı yerde durmasını aklım almazdı, şimdi -özellikle de kriz anlarında- sergilediği duruşla, yaptığı serinkanlı yorumlarla ne kadar önemli bir fonksiyonu olduğunu anlıyorum...
Bir de tabii Türkiye gibi, Türk basını da epey değişti... Çıta gittikçe aşağılara çekildi. Medyadaki son 'okul' 80'lerin Cumhuriyet'iydi, onun bitmesiyle nitelikli gazeteci daha az sayıda yetişmeye başladı...
Maalesef, yeni girenler de bu mesleği batırdıkça batırdı... Hele hele yandaş medyada büyük gazetelerde 'yan eleman' olarak çalışan, fotokopi falan çekenler, resimaltı bile yazdırılmayanlar 'büyük' yorumcu, yöneticiler olarak iş buldular kendilerine ve bir şekilde hayatımıza girdiler...
Türkiye gibi, Türk basını da öyle geriledi ki dinozorlara nur yağdı bana kalırsa... Pek çok ismin yıldızı yeniden parladı...
Altan Öymen'in anı kitabının bu kadar ses getirmesi tesadüf mü? Oktay Ekşi, Hürriyet'in İnternet sitesinde neden en çok tıklananlar arasında? Melih Aşık neden Milliyet'in en gözde yazarı?
Çünkü onlarda gazeteciliğin en temel kuralları hala işliyor... Yazık ki Türk basını tıpkı Türkiye gibi geriye giderken, dinozorlarla savaşıp devrimi yapmak isterken bırakın yeniliği en temel ilkeleri mumla arayacak hale geldik...
Hükümetler, medyaya yeni girenler, gazetecilikle ilgili ne varsa yerle bir ettiler ve sonunda akıl, mantık, vicdan, serinkanlılıklar beraber doğru haber, adil yorum ve dürüstlük sadece 'dinozorlara' özgü kaldı...
Tabii bu durum da birilerini rahatsız ediyor... Daha evvel 'tasfiye' çığlıkları atan Cemaat, şimdi de yazarların yaşlarına saldırmaya kalkmış...
Onlar da biliyorlar dinozorların yeniden yıldızının parladığını... Sağdan soldan vuracaklar... Tutturabilirlerse...
Çünkü onlar da istiyor ki Türk basını kaypak insanlardan oluşsun, kolay yönetilsin, gazetecilik değil parti komiserliği olsun, kuklalardan oluşsun, omurgalı gazetecilerin yerini Emre Aköz'ler, İsmet Berkan'lar, Akif Beki'ler, Salih Memecan'lar alsın...
Halbuki hepimiz çok iyi biliyoruz ki bin tane Emre Aköz bir tane Oktay Ekşi etmez...
Yaşasın dinozorlar!


Oray Eğin/AKŞAM