Bilal Erdoğan İtalyan basınına konuştu: Türkiye'de dikkatim dağılıyor
Corriere della Sera muhabiri Viviana Mazza, Bilal Erdoğan'la doktorasını sürdürdüğü Bologna'daki Johns Hopkins Üniversitesi'nde görüştü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan, İtalyan Corriere della Sera gazetesine bir mülakat vererek, IŞİD'le petrol ticareti yaptığı iddiaları, İtalya'ya "kaçtığı" söylentisi, Rusya ile Türkiye arasında yaşanan kriz ve Türkiye'de gazetecilerin tutuklanması gibi birçok konudaki soruları yanıtladı.
Corriere della Sera muhabiri Viviana Mazza, Bilal Erdoğan'la doktorasını sürdürdüğü Bologna'daki Johns Hopkins Üniversitesi'nde görüştü.
Gazetenin "Genç Erdoğan'ın savunması: Ofis inşa ediyorum, petrol satmıyorum" başlığıyla yayımladığı mülakatta Bilal Erdoğan şunları söyledi:
"Kremlin sözcüsü, 'Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu gemilerle Ceyhan limanından Japonya'ya kadar IŞİD petrolünü ihraç ediyor' dedi ve tüm dünyadan gazetelerde bu şekilde haber oldum. Ama benim ne deniz sevkiyatıyla ne de Ceyhan'la alakam var. Üstelik IŞİD benim ülkemin düşmanı. IŞİD bir utanç kaynağı çünkü dinimi kötü gösteriyor, onlar İslam'ı temsil etmiyorlar ve ben onları Müslüman olarak bile görmüyorum."
Vakfı aracılığıyla 2 bin kız çocuğunun eğitimine katkıda bulunduğunu da belirten Bilal Erdoğan "Buna rağmen beni IŞİD'le mi anmak istiyorsunuz?" dedi.
"Bmz Ltd (Bilal Erdoğan'ın şirketi) deniz sevkiyatı işinde değil mi?" sorusuna ise, ""BMZ bir inşaat şirketi. İstanbul'da ofis inşa ediyoruz. Rusya'da bir girişimci için gemiler, nehir tankerleri inşa etmek için bir sözleşme yaptık ama onları biz işletmiyoruz. Akdeniz'de, Suriye'de ya da Irak'ta iş yapmıyoruz" diye yanıt verdi.
"Acaba kardeşiniz Burak'ın şirketini mi kastediyorlar?" sorusu üzerine de, "Onun bir kargosu var, ama petrol için kullanılamaz" dedi.
'Koç ailesine sorun'
Bilal Erdoğan ayrıca, Rusya'nın gösterdiği haritalarda "Suriyeli Kürtlerin, IŞİD petrolünün Koç ailesine ait Tüpraş rafinerisine ulaştırılmasını sağladığı görüntüsünün oluştuğunu" belirterek "Koç ailesi ise yalnızca belgelenmiş kaynaklardan petrol satın aldıklarını söylüyor. Onlarınki hükümete ait bir rafineri değil, IŞİD'le çalışmadıklarını kanıtlamalarını onlardan isteyin" diye devam etti.
"Türkiye-Rusya arasındaki düşmanlığın tırmanacağını düşünüyor musunuz?" sorusunu da, "Diyalog kanallarını kapatırsanız hiçbir şey düzelmez. Rus jetiyle yaşananlar üzüntü verici ama gerçek sorunlara odaklanmalıyız, yani IŞİD ve Suriye'nin geleceğine" diye cevapladı.
"Ülkemin temsilcisi olarak değil, Uluslararası İlişkiler doktorası yapan biri olarak konuşuyorum" vurgusu yapan Bilal Erdoğan, şöyle devam etti:
"İki hafta öncesine kadar Rusya ile iyi müttefiklerdik. Madem Rusya IŞİD'e karşı bu kadar aktifti neden bizi daha önce suçlamadı? Şimdi birdenbire Türkiye'yi IŞİD taraftarı olmakla suçluyorlar. Biz bir Nato üyesiyiz. Türkiye IŞİD'e yardım ediyor olsaydı Nato bunu bilmez miydi? Sahada yaptıklarımızı her zaman ortaklarımız ve müttefiklerimizle koordinasyon içinde yapıyoruz. Fakat Rusya'nın ne yaptığını bilmiyoruz, her zaman IŞİD'i vurmak için hareket etmiyorlar."
Bilal Erdoğan, Suriye'deki savaşın nasıl biteceği sorusuna yanıt verirken, "Tüm sığınmacıları, yer değiştirenleri, yani bu 10 milyon kişiyi, geri göndermek mümkün olsa, hepsi geri dönüp oy verebilseler bir daha Esad'a oy vermezler. Siyasi bir çözüm olmalı, bir geçiş süreci ve yeni seçimler olmalı. 'Demokrasi, ancak kazanan taraf bizim hoşumuza gidiyorsa işe yarar' fikrini benimseyemeyiz" diye konuştu.
Gazetenin, Türgev davasıyla ilgili olarak "Siz 2013'te rüşvet vermekle suçlandınız ama savcı görevden alındı ve polis sizi tutuklamayı reddetti" sorusuna da Bilal Erdoğan şöyle yanıt verdi:
"Sonuçta suçlamalara yeni savcının karşısında yanıt verdim. Türkiye'deki 'Temiz Eller' olayında hiç kimse hapse girmedi. Bu, Gülen grubunun bir komplosuydu, bir darbe girişimiydi. Bizi suçlayanlar hakkında yasal işlem başlattık, 1500 sayfalık bir dava. İlk duruşma Ocak'ta görülecek."
Muhabirin, Fethullah Gülen ile Recep Tayyip Erdoğan'ın geçmişte "dost müttefikler" olduğunu hatırlatarak, "Gülen, babanızın oy kazanmasına yardımcı oldu ve karşılığında da yargı ve polis sistemine kendi adamlarını yerleştirdi" demesi üzerinde de Bilal Erdoğan şunları söyledi:
"Aynen. 90'lı yıllarda, babam Refah Partisi'ndeydi ve İstanbul Belediye Başkanı'ydı. Elbette biz İslami bir siyasi hareketten geliyoruz ve bu kişileri, onların yöntemlerini tanıyorduk, bizden farklı yaklaşımları vardı. Refah Partisi, daha muhafazakar; kökleriyle, tarihiyle, kültürü ve gelenekleriyle barışık bir Türkiye istediğini açıkça söylüyordu. Onlar ise farklı bir görüntü vermek istiyorlardı, İslamcı olarak temsil edilmek istemiyorlardı, biz onların şeffaf olmadığını düşünüyorduk. Daha sonra büyük beceriyle polis ve yargı sistemine sızdılar. İtalya'daki P2 (devlet kademelerine de sızan Propaganda Due locası) gibi ama yüz kat fazlası."
Zenginliğinizin kaynağı nedir?
Bilal Erdoğan, ailesinin İsviçre'de banka hesapları olduğu iddiasını da yalanlayarak "İsviçre'de hiçbir hesabımız yok" dedi. "Zenginliğinizin kaynağı nedir?" sorusuna ise "Amcam ve eniştemle ortak olduğum Bmz şirketinin dışında İstanbul'da 5 restoranım var" diye cevap verdi.
Corriere della Sera'nın, "Berlusconi 2003'te düğününüze katıldı, düğündeki tek devlet lideri o muydu? Berlusconi'nin, babanızı demokrasi konusunda geri adım atmakla eleştirdiğini biliyor musunuz?" sorusuna da Bilal Erdoğan'ın yanıtı şöyle oldu:
"Tek devlet lideri o değildi, Arnavutluk Başbakanı da vardı, kız kardeşimin düğününe de Ürdün Kralı katıldı. Berlusconi'nin bunları söylediğine inanamıyorum, kendisi babamı tanır. Eğer doğruysa çok yazık, ve Türk politikasını iyi bir okuma şekli değil."
Gazetecilerin tutuklanması
"Cumhuriyet'ten gazetecilerin yazdıkları şeyler için tutuklanmasını doğru buluyor musunuz?" sorusuna da, "Türk hükümetinin IŞİD'e silah gönderdiğini yazdılar. Hangi ülkede böyle bir şey tolere edilir? Gazeteciler konusunda, onları tutuklamadan yargılamanın daha iyi olup olmadığını tartışabiliriz ama bunlar teknik boyutlar, mahkemenin kararı" diye yanıt verdi.
Gazetenin, "Sizin İtalya'ya kaçtığınızı söyleyenler var. Ülkeniz saldırı altındayken burada olmak size garip gelmiyor mu?" sorusu üzerine ise Bilal Erdoğan şöyle konuştu:
"Ruslarla yaşanan bu olayları planlamadım. Ülkemde kalmak istiyorum ama o kadar çok insani yardım işim var ki Türkiye'de olursam dikkatimi dağıtan çok fazla şey oluyor. İki çocukla buraya gelmek kolay değil, ülkeye ve okullarına alışmaları gerekiyor. Ama ancak burada konsantre olabiliyorum, her ne kadar bütün bu suçlamalar bunu zorlaştırsa da... Bu sabah bir avukatla görüştüm çünkü gazetede, Floransa'da birinin beni kara para aklamakla suçladığını okudum."
Bilal Erdoğan, "Hem İtalyan hem de Türk korumalarınız mı var?" sorusunu da, "Her ikisi de var çünkü İtalyanlardan talepte bulunduğumuzda, bize belli seviyede bir koruma sağladılar. Ancak bu noktada cumhurbaşkanlığı güvenlik servisi seviyeyi dengelemek istedi. Korumalar olmadan hiçbir yere gidemiyorum. 2007'de eğitimim için İtalya'ya ilk kez gelmeye başladığımdan beri bu ilk kez başıma geliyor."
BBC Türkçe
Corriere della Sera muhabiri Viviana Mazza, Bilal Erdoğan'la doktorasını sürdürdüğü Bologna'daki Johns Hopkins Üniversitesi'nde görüştü.
Gazetenin "Genç Erdoğan'ın savunması: Ofis inşa ediyorum, petrol satmıyorum" başlığıyla yayımladığı mülakatta Bilal Erdoğan şunları söyledi:
"Kremlin sözcüsü, 'Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu gemilerle Ceyhan limanından Japonya'ya kadar IŞİD petrolünü ihraç ediyor' dedi ve tüm dünyadan gazetelerde bu şekilde haber oldum. Ama benim ne deniz sevkiyatıyla ne de Ceyhan'la alakam var. Üstelik IŞİD benim ülkemin düşmanı. IŞİD bir utanç kaynağı çünkü dinimi kötü gösteriyor, onlar İslam'ı temsil etmiyorlar ve ben onları Müslüman olarak bile görmüyorum."
Vakfı aracılığıyla 2 bin kız çocuğunun eğitimine katkıda bulunduğunu da belirten Bilal Erdoğan "Buna rağmen beni IŞİD'le mi anmak istiyorsunuz?" dedi.
"Bmz Ltd (Bilal Erdoğan'ın şirketi) deniz sevkiyatı işinde değil mi?" sorusuna ise, ""BMZ bir inşaat şirketi. İstanbul'da ofis inşa ediyoruz. Rusya'da bir girişimci için gemiler, nehir tankerleri inşa etmek için bir sözleşme yaptık ama onları biz işletmiyoruz. Akdeniz'de, Suriye'de ya da Irak'ta iş yapmıyoruz" diye yanıt verdi.
"Acaba kardeşiniz Burak'ın şirketini mi kastediyorlar?" sorusu üzerine de, "Onun bir kargosu var, ama petrol için kullanılamaz" dedi.
'Koç ailesine sorun'
Bilal Erdoğan ayrıca, Rusya'nın gösterdiği haritalarda "Suriyeli Kürtlerin, IŞİD petrolünün Koç ailesine ait Tüpraş rafinerisine ulaştırılmasını sağladığı görüntüsünün oluştuğunu" belirterek "Koç ailesi ise yalnızca belgelenmiş kaynaklardan petrol satın aldıklarını söylüyor. Onlarınki hükümete ait bir rafineri değil, IŞİD'le çalışmadıklarını kanıtlamalarını onlardan isteyin" diye devam etti.
"Türkiye-Rusya arasındaki düşmanlığın tırmanacağını düşünüyor musunuz?" sorusunu da, "Diyalog kanallarını kapatırsanız hiçbir şey düzelmez. Rus jetiyle yaşananlar üzüntü verici ama gerçek sorunlara odaklanmalıyız, yani IŞİD ve Suriye'nin geleceğine" diye cevapladı.
"Ülkemin temsilcisi olarak değil, Uluslararası İlişkiler doktorası yapan biri olarak konuşuyorum" vurgusu yapan Bilal Erdoğan, şöyle devam etti:
"İki hafta öncesine kadar Rusya ile iyi müttefiklerdik. Madem Rusya IŞİD'e karşı bu kadar aktifti neden bizi daha önce suçlamadı? Şimdi birdenbire Türkiye'yi IŞİD taraftarı olmakla suçluyorlar. Biz bir Nato üyesiyiz. Türkiye IŞİD'e yardım ediyor olsaydı Nato bunu bilmez miydi? Sahada yaptıklarımızı her zaman ortaklarımız ve müttefiklerimizle koordinasyon içinde yapıyoruz. Fakat Rusya'nın ne yaptığını bilmiyoruz, her zaman IŞİD'i vurmak için hareket etmiyorlar."
Bilal Erdoğan, Suriye'deki savaşın nasıl biteceği sorusuna yanıt verirken, "Tüm sığınmacıları, yer değiştirenleri, yani bu 10 milyon kişiyi, geri göndermek mümkün olsa, hepsi geri dönüp oy verebilseler bir daha Esad'a oy vermezler. Siyasi bir çözüm olmalı, bir geçiş süreci ve yeni seçimler olmalı. 'Demokrasi, ancak kazanan taraf bizim hoşumuza gidiyorsa işe yarar' fikrini benimseyemeyiz" diye konuştu.
Gazetenin, Türgev davasıyla ilgili olarak "Siz 2013'te rüşvet vermekle suçlandınız ama savcı görevden alındı ve polis sizi tutuklamayı reddetti" sorusuna da Bilal Erdoğan şöyle yanıt verdi:
"Sonuçta suçlamalara yeni savcının karşısında yanıt verdim. Türkiye'deki 'Temiz Eller' olayında hiç kimse hapse girmedi. Bu, Gülen grubunun bir komplosuydu, bir darbe girişimiydi. Bizi suçlayanlar hakkında yasal işlem başlattık, 1500 sayfalık bir dava. İlk duruşma Ocak'ta görülecek."
Muhabirin, Fethullah Gülen ile Recep Tayyip Erdoğan'ın geçmişte "dost müttefikler" olduğunu hatırlatarak, "Gülen, babanızın oy kazanmasına yardımcı oldu ve karşılığında da yargı ve polis sistemine kendi adamlarını yerleştirdi" demesi üzerinde de Bilal Erdoğan şunları söyledi:
"Aynen. 90'lı yıllarda, babam Refah Partisi'ndeydi ve İstanbul Belediye Başkanı'ydı. Elbette biz İslami bir siyasi hareketten geliyoruz ve bu kişileri, onların yöntemlerini tanıyorduk, bizden farklı yaklaşımları vardı. Refah Partisi, daha muhafazakar; kökleriyle, tarihiyle, kültürü ve gelenekleriyle barışık bir Türkiye istediğini açıkça söylüyordu. Onlar ise farklı bir görüntü vermek istiyorlardı, İslamcı olarak temsil edilmek istemiyorlardı, biz onların şeffaf olmadığını düşünüyorduk. Daha sonra büyük beceriyle polis ve yargı sistemine sızdılar. İtalya'daki P2 (devlet kademelerine de sızan Propaganda Due locası) gibi ama yüz kat fazlası."
Zenginliğinizin kaynağı nedir?
Bilal Erdoğan, ailesinin İsviçre'de banka hesapları olduğu iddiasını da yalanlayarak "İsviçre'de hiçbir hesabımız yok" dedi. "Zenginliğinizin kaynağı nedir?" sorusuna ise "Amcam ve eniştemle ortak olduğum Bmz şirketinin dışında İstanbul'da 5 restoranım var" diye cevap verdi.
Corriere della Sera'nın, "Berlusconi 2003'te düğününüze katıldı, düğündeki tek devlet lideri o muydu? Berlusconi'nin, babanızı demokrasi konusunda geri adım atmakla eleştirdiğini biliyor musunuz?" sorusuna da Bilal Erdoğan'ın yanıtı şöyle oldu:
"Tek devlet lideri o değildi, Arnavutluk Başbakanı da vardı, kız kardeşimin düğününe de Ürdün Kralı katıldı. Berlusconi'nin bunları söylediğine inanamıyorum, kendisi babamı tanır. Eğer doğruysa çok yazık, ve Türk politikasını iyi bir okuma şekli değil."
Gazetecilerin tutuklanması
"Cumhuriyet'ten gazetecilerin yazdıkları şeyler için tutuklanmasını doğru buluyor musunuz?" sorusuna da, "Türk hükümetinin IŞİD'e silah gönderdiğini yazdılar. Hangi ülkede böyle bir şey tolere edilir? Gazeteciler konusunda, onları tutuklamadan yargılamanın daha iyi olup olmadığını tartışabiliriz ama bunlar teknik boyutlar, mahkemenin kararı" diye yanıt verdi.
Gazetenin, "Sizin İtalya'ya kaçtığınızı söyleyenler var. Ülkeniz saldırı altındayken burada olmak size garip gelmiyor mu?" sorusu üzerine ise Bilal Erdoğan şöyle konuştu:
"Ruslarla yaşanan bu olayları planlamadım. Ülkemde kalmak istiyorum ama o kadar çok insani yardım işim var ki Türkiye'de olursam dikkatimi dağıtan çok fazla şey oluyor. İki çocukla buraya gelmek kolay değil, ülkeye ve okullarına alışmaları gerekiyor. Ama ancak burada konsantre olabiliyorum, her ne kadar bütün bu suçlamalar bunu zorlaştırsa da... Bu sabah bir avukatla görüştüm çünkü gazetede, Floransa'da birinin beni kara para aklamakla suçladığını okudum."
Bilal Erdoğan, "Hem İtalyan hem de Türk korumalarınız mı var?" sorusunu da, "Her ikisi de var çünkü İtalyanlardan talepte bulunduğumuzda, bize belli seviyede bir koruma sağladılar. Ancak bu noktada cumhurbaşkanlığı güvenlik servisi seviyeyi dengelemek istedi. Korumalar olmadan hiçbir yere gidemiyorum. 2007'de eğitimim için İtalya'ya ilk kez gelmeye başladığımdan beri bu ilk kez başıma geliyor."
BBC Türkçe