Beşir Atalay'dan sansür savunması; Bir insan hakları uygulaması!
Başbakan Yardımcısı katıldığı TV programında yeni internet düzenlemeleri hakkında açıklamalarda bulundu.
Kanal 7'de yayınlanan "İskele Sancak" programında gündeme daiar soruları yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, yeni demokratikleşme paketinin amacının bireyi daha korunaklı hale getirmek olduğunu ifade etti.
Şüphelilerin teknik takibi, mal varlıklarına el konulması gibi kararlarda kuvvetli şüphe yerine kuvvetli delil aranacağını vurgulayan Atalay, paketle tutukluluk süresininde 5 yıla indirildiğine işaret etti.
Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir kısım özel yetki hukuken onlara veriliyordu ama verilenden çok kendilerinin edindiği özel yetkiler vardı. Özel yetkili mahkeme havası hem savcıları hem hakimleri çok daha farklı davranışa da sevk edebiliyordu. Bu süreçte biraz da buralarda özel kadrolaşmaların falan olduğunu hepimiz yaşadık, gördük. Dolayısıyla orada da bir normalleşme oluyor"
Atalay meclisten geçen ve tartışmalara neden olan internete düzenlemesi hakkında şunları söyledi.
"Düzenlemeyle yapılan şu; özel hayatın gizliliğinin temini ve kişilik haklarının korunması. Katiyen özgürlüklerle ilgili bir şey, bir sansür yok. İnternet vericisinin bütün yayınına sansür, yasak falan yok. Sadece o sayfa, kişiyle ilgili, kişinin itiraz ettiği, şikayet ettiği, kendisiyle ilgili arzu etmediği o husus... Burada şöyle bir şey, sanki internete sansür geliyor... Kişiler keşke bunu bir okusalar... Anayasa'nın 20. Maddesi'nde, Türk Ceza Kanunu'nun 134. Maddesi'nde yer alan kişinin özel hayatının korunması, bireyi koruyan... Ben, bunu tam bir insan hakları uygulaması ve tedbiri olarak görüyorum."
"Benim aile ortamımdaki bir dinleme, flaş diske kaydediliyor ve o konuşmanın muhatabı birine gönderiliyor" diyen Atalay, yasa dışı bu dinlemenin telefonla yapıldığını açıkladı.
"MHP'de seçim öncesinde bazı vekillere dair maalesef olumsuz olaylar, diğer taraftan Sayın Deniz Baykal ile ilgili olaylar oldu. Hükümetinizin bu olayların failini ortaya çıkartması noktasında bir faaliyeti var mı?" sorusu üzerine Atalay, bu konuda çok çaba sarf ettiklerini söyledi.
Deniz Baykal'a ilişkin görüntülerin internet sitesinden çıkarılmasının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın müdahalesiyle sağlandığını belirten Atalay, "Ondan sonra bu konuyla ilgili zaten savcılık dava açtı. O zaman İçişleri Bakanıydım. Emniyet olarak olarak hangi hizmeti vereceksek verelim ama Sayın Baykal, doğrusu, gidip mahkemede bilgilendirme yapmayı istemedi" dedi.
Atalay, "Şikayetçi olmadı diyebilir miyiz?" sorusuna, "Birazcık öyle de denilebilir. O şekilde kaldı. Belki o dosya halen yürüyordur" karşılığını verdi ve bunun failinin bulunmasını çok arzu ettiklerini söyledi.
Beşir Atalay, gazetecilerin PKK lideri Abdullah Öcalan'la görüşmek üzere İmralı adasına gideceği şeklindeki söylentiler için de şu şekilde konuştu:
"Adaya gitme, gazeteciler falan konusu seçim öncesi gündemimizde olmayacak ama adaya gitme devam ediyor. Bugün bile adaya gidildi mesela. Biliyorsunuz, adaya bir MİT müsteşarı ve arkadaşları, bir de BDP'liler gidiyor. Mekanizmanın yürüyüşü şöyle: Müsteşarlığımız adayla irtibatlı. Siyaset kesimi ise BDP... BDP burada siyaset kurumu olarak ciddi bir rol üstlendi. Kendileri de doğrusu daha işlevsel bir parti haline geldiler. Biz onlarla görüşüyoruz. Onlar adaya gidiyorlar, Kuzey Irak'a gidiyorlar, diğer irtibatları, diyalogları onlar sürdürüyor. Süreç böyle devam ediyor"
Şüphelilerin teknik takibi, mal varlıklarına el konulması gibi kararlarda kuvvetli şüphe yerine kuvvetli delil aranacağını vurgulayan Atalay, paketle tutukluluk süresininde 5 yıla indirildiğine işaret etti.
Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir kısım özel yetki hukuken onlara veriliyordu ama verilenden çok kendilerinin edindiği özel yetkiler vardı. Özel yetkili mahkeme havası hem savcıları hem hakimleri çok daha farklı davranışa da sevk edebiliyordu. Bu süreçte biraz da buralarda özel kadrolaşmaların falan olduğunu hepimiz yaşadık, gördük. Dolayısıyla orada da bir normalleşme oluyor"
Atalay meclisten geçen ve tartışmalara neden olan internete düzenlemesi hakkında şunları söyledi.
"Düzenlemeyle yapılan şu; özel hayatın gizliliğinin temini ve kişilik haklarının korunması. Katiyen özgürlüklerle ilgili bir şey, bir sansür yok. İnternet vericisinin bütün yayınına sansür, yasak falan yok. Sadece o sayfa, kişiyle ilgili, kişinin itiraz ettiği, şikayet ettiği, kendisiyle ilgili arzu etmediği o husus... Burada şöyle bir şey, sanki internete sansür geliyor... Kişiler keşke bunu bir okusalar... Anayasa'nın 20. Maddesi'nde, Türk Ceza Kanunu'nun 134. Maddesi'nde yer alan kişinin özel hayatının korunması, bireyi koruyan... Ben, bunu tam bir insan hakları uygulaması ve tedbiri olarak görüyorum."
"Benim aile ortamımdaki bir dinleme, flaş diske kaydediliyor ve o konuşmanın muhatabı birine gönderiliyor" diyen Atalay, yasa dışı bu dinlemenin telefonla yapıldığını açıkladı.
"MHP'de seçim öncesinde bazı vekillere dair maalesef olumsuz olaylar, diğer taraftan Sayın Deniz Baykal ile ilgili olaylar oldu. Hükümetinizin bu olayların failini ortaya çıkartması noktasında bir faaliyeti var mı?" sorusu üzerine Atalay, bu konuda çok çaba sarf ettiklerini söyledi.
Deniz Baykal'a ilişkin görüntülerin internet sitesinden çıkarılmasının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın müdahalesiyle sağlandığını belirten Atalay, "Ondan sonra bu konuyla ilgili zaten savcılık dava açtı. O zaman İçişleri Bakanıydım. Emniyet olarak olarak hangi hizmeti vereceksek verelim ama Sayın Baykal, doğrusu, gidip mahkemede bilgilendirme yapmayı istemedi" dedi.
Atalay, "Şikayetçi olmadı diyebilir miyiz?" sorusuna, "Birazcık öyle de denilebilir. O şekilde kaldı. Belki o dosya halen yürüyordur" karşılığını verdi ve bunun failinin bulunmasını çok arzu ettiklerini söyledi.
Beşir Atalay, gazetecilerin PKK lideri Abdullah Öcalan'la görüşmek üzere İmralı adasına gideceği şeklindeki söylentiler için de şu şekilde konuştu:
"Adaya gitme, gazeteciler falan konusu seçim öncesi gündemimizde olmayacak ama adaya gitme devam ediyor. Bugün bile adaya gidildi mesela. Biliyorsunuz, adaya bir MİT müsteşarı ve arkadaşları, bir de BDP'liler gidiyor. Mekanizmanın yürüyüşü şöyle: Müsteşarlığımız adayla irtibatlı. Siyaset kesimi ise BDP... BDP burada siyaset kurumu olarak ciddi bir rol üstlendi. Kendileri de doğrusu daha işlevsel bir parti haline geldiler. Biz onlarla görüşüyoruz. Onlar adaya gidiyorlar, Kuzey Irak'a gidiyorlar, diğer irtibatları, diyalogları onlar sürdürüyor. Süreç böyle devam ediyor"