BERBEROĞLU İLE BULUT'A ERGENEKON ŞOKU! TANIK OLMALARINI KİM NEDEN İSTEDİ?
Ergenekon davası sanığı Yalçın Küçük'ten olay sözler. Enis Berberoğlu ile Yiğit Bulut'un neden mahkemeye çağırılmasını istedi?
Ergenekon davası sanığı Yalçın Küçük’ün duruşmadaki sözleri ortalığı karıştıracak.
Küçük, Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Yiğit Bulut ile Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu’nun mahkemeye çağırılmasını istedi.
Ankara’da Park Fora Lokantası’ndaki özel bölümde DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Yardımcısı Prof. Dr. Timur Gürgan, ATO Başkanı Sinan Aygün, gazeteciler Enis Berberoğlu ile Yiğit Bulut’la bir araya geldiklerini belirten sanık profesör Küçük görüşmenin Ergenekon iddianamelerinde de geçtiğini söyledi. Küçük, “Maksat görüşme ve fikir alışverişi idi. Mehmet Ağar bu yemekten sonra, ‘Musul’u almalıyız’ açıklamasını yapmıştı" dedi.
Bu konuşmalarının ortam dinlemesi ile kayda alınıp alınmadığının tespit edilmesini isteyen Küçük, tam bir kayıt varsa deşifrasyonunu, eğer yoksa, adı geçen kişilerin tanık olarak mahkemeye çağrılmalarını istedi. Küçük bu görüşmelerin anahtar kelimesi olarak da ‘Tayyip Erdoğan’, ‘Abdullah Gül’, ‘Sara’, ‘askerlik’, ‘yedek subay’, ‘üniversite diploması’, ‘Cumhurbaşkanlığı seçimi’ ve ‘Musul’ kelimelerini verdi. Küçük “Davanın seyri açısından bu konuların açığa çıkması önemlidir bu kişiler mahkemeye çağrılarak tanıklara sorulmalıdır" dedi.
İŞTE YALÇIN KÜÇÜK’ÜN O SÖZLERİNİN TAM METNİ...
İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
(CMK md. 250 ile Görevli)
10.06.2011
AÇIKLAMALAR :
Efendim,
Görülmekte olan Dava İddianamesi ve ek klasörlerinde var ve şu zamanlarda hükümet mahfilinde kesif halde münakaşa edilmektedir. “Silivri – Kandil” ve/veya “Silivri – Pkk” hattı ısrarla ileri sürülmekte ve bir varyant olarak “Öcalan – Küçük” kontakları üzerinde durulmaktadır.
Ekte sunduğum 21 Mayıs 2011 tarihli, İstanbul’da münteşir Zaman Ceridesi kupürü buna işaret etmektedir. Kupürde, bir gün evvel, 20 Mayıs 2011 celsesinde, huzurunuzda yaptığım “Mithat Paşa Muhakemesi” başlıklı sunuşuma temas edilmektedir ve benimle A. Öcalan arasında, Bekaa’da yapılan görüşme de resmedilmektedir. Arkamda görünen zat Haluk Yurtsever’dir.
Bu arada teessür ve hürmet ile not etmek durumundayım ki, bizler Beşiktaş’tan hangi davaların açılacağını, hangi paşaların ve bu arada Yalçın Küçük’ün tekraren ne zaman hapsedileceğini vesaire önceden ve gazete ile televizyonlardan takip ediyoruz. O kadar öyle ki, son defa, usulün dışına çıkılarak, İstanbul Emniyeti, Beşiktaş Savcılığı ve Mahkemesi’nde ifade vermeyi, soru cevaplandırmayı red ile sadece “beni tutuklayacaksınız” demekle iktifa etmiştim. İlaveten Değerli Savcı Zekeriya Öz’e, “beni tutuklamak için geç kaldınız” demiştim, buradaki zaman gecikmesi Fethullah Gülen’e bağlı olduğuna inanılan televizyon ve gazete yayınlarından anlaşılan, benim tutuklama tarih ve saatime göre görebildiğimiz gecikmedir. Savcı Beyefendi, “hayır, geç kalmadık” buyurdular. Bu samimi muhavereden eksikli kalmamak üzere, usulüme uygun olarak, yıllardır isim, tarih ve yerleri sözle ifade etmemek prensibim var, kart yerine bir kağıda yazarak, Savcı Öz’e, bana bunları yapmakla, yakında görevinden alınacağını duyurmuştum. Kağıttan kart üzerine “Tayyip Erdoğan” ismini de yazmıştım; değerli hukukçu arkadaşım Yiğit Akalın orada idi ve hali hazırda buradadır.
Fethullah Gülen’e bağlı olduğu kabul gören bir televizyondaki iki dizide başrolün bana verildiğinin malumları olduğunu tahmin ediyorum; ben hiç izlemedim, ancak izleyicileri olduğunu duyuyoruz. Burada bendeniz her işi yapıyormuşum, gazetelerdeki haberlerden biliyorum, Taksim’e bombayı ben emretmişim, son olarak Devlet Bahçeli Hazretleri’ni hedef alan kasetleri imal ettirmişim; doğrusu bunlar Mahkemenizi ve davamızı ilgilendirmemektedir. Yalnız alakalı meseleye gelmeden önce temas zarureti duymuş haldeyim.
Efendim,
Gülen’i yansıttığı sanılan bu gazete ve televizyon yayınlarına göre, maalmemnuniye, Pkk ikiye bölünmüştür ve artık Öcalan “iyi” Pkk’dır, sürekli Hükümet ve Erdoğan yanındadır. Şimdi Kandil “kötü” Pkk’dır, tabii, Silivri’den yönetiliyorlar, bu yönetme işini tutuklularınız yapıyorlar ve bu kadar değil, üstelik “iyi” Pkk olan Öcalan’ı da öldürmek istiyorlar. Dizilerde, Öcalan’ı öldürme teşebbüsünden geri kalmayan Silivri’li de tespit edilmiş olup, oynatılmaktadır.
Hukukçularımız, Hasan Fehmi Demir ile Yiğit Akalın, sözü edilen televizyon hakkında dava açtılar.
Maruzatım, bir kaza ihtimaline istinat etmektedir.
Öcalan’ın bir suikast sonucu ortadan kalkması, beni pek önemli ve değerli bir tanıktan mahrum bırakacaktır, bu ihtimal karşısında Mahkemeniz’e başvuruyorum.
Bir, Mahkemeniz tarafından münasip görülen bir hakim vesilesi ile Abdullah Öcalan – Yalçın Küçük arasındaki görüşmenin ilk cümlesinin ve devamının tespitini talep ediyorum. Bir ipucu olarak, “Büyük Türkiye” ve “Doğu Birliği” ve “Musul’un Zaptı” kelimelerini not ediyorum, sorulması esastır.
İki, kupürde arkamda görülen Haluk Yurtsever ol tarihte bendenizin yakın arkadaşı idi, şimdi İstanbul’da mukim olup, bir ara, sol bir partimizden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na namzet oldular.
Haluk Yurtsever’in de şahit olarak tefrik ile çağrılmasının karara bağlanmasını talep ediyorum. Yukarıda söylediğim aynı anahtar kelimeler esastır.
Üç, Dava klasörlerinde olduğunu biliyoruz, Ankara’da Park Fora Lokantası’nda, hususi yemek dairesinde, o zaman Dyp Genel Başkanı Mehmet Ağar, şimdi Hürriyet Gazetesi başı Enis Berberoğlu, şimdi HaberTürk Televizyonu başı Yiğit Bulut, pek yakında cehepe Ankara Milletvekili olacak Sinan Aygün, Dyp Genel Başkan Yardımcısı Profesör Timur Gürgan ve tabii ben Yalçın Küçük bir araya gelmişler. Yemekte buluştular ancak maksat görüşme ve fikir alışverişi idi; dosya münderecatından anlaşılmaktadır.
Tam bir kayıt ise deşifrasyonunu ve eğer değilse, adı geçen zevatın şahit kabulleri ile davet edilmesini, bu hususun adı geçenlere şimdiden duyurulmasını talep ediyorum. Burada Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Sara, Askerlik, Yedek Subay, Üniversite Diploması, Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Musul “key words” olmakla Dava seyri için mühimdirler. Belleğim beni yanıltmıyorsa, Mehmet Ağar bu yemekten sonra, “Musul’u almalıyız” açıklamasını yapmışlardı; dedikleri kesindir, tarihini buluruz.
Hürmetlerimi arz ediyorum, Efendim.
Yalçın Küçük
Başka Bir Davadan Tutuklu – Yazar
Silivri İki No’lu Cezaevinde Mukim
MEDYARADAR/ÖZEL
Küçük, Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Yiğit Bulut ile Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu’nun mahkemeye çağırılmasını istedi.
Ankara’da Park Fora Lokantası’ndaki özel bölümde DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Yardımcısı Prof. Dr. Timur Gürgan, ATO Başkanı Sinan Aygün, gazeteciler Enis Berberoğlu ile Yiğit Bulut’la bir araya geldiklerini belirten sanık profesör Küçük görüşmenin Ergenekon iddianamelerinde de geçtiğini söyledi. Küçük, “Maksat görüşme ve fikir alışverişi idi. Mehmet Ağar bu yemekten sonra, ‘Musul’u almalıyız’ açıklamasını yapmıştı" dedi.
Bu konuşmalarının ortam dinlemesi ile kayda alınıp alınmadığının tespit edilmesini isteyen Küçük, tam bir kayıt varsa deşifrasyonunu, eğer yoksa, adı geçen kişilerin tanık olarak mahkemeye çağrılmalarını istedi. Küçük bu görüşmelerin anahtar kelimesi olarak da ‘Tayyip Erdoğan’, ‘Abdullah Gül’, ‘Sara’, ‘askerlik’, ‘yedek subay’, ‘üniversite diploması’, ‘Cumhurbaşkanlığı seçimi’ ve ‘Musul’ kelimelerini verdi. Küçük “Davanın seyri açısından bu konuların açığa çıkması önemlidir bu kişiler mahkemeye çağrılarak tanıklara sorulmalıdır" dedi.
İŞTE YALÇIN KÜÇÜK’ÜN O SÖZLERİNİN TAM METNİ...
İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
(CMK md. 250 ile Görevli)
10.06.2011
AÇIKLAMALAR :
Efendim,
Görülmekte olan Dava İddianamesi ve ek klasörlerinde var ve şu zamanlarda hükümet mahfilinde kesif halde münakaşa edilmektedir. “Silivri – Kandil” ve/veya “Silivri – Pkk” hattı ısrarla ileri sürülmekte ve bir varyant olarak “Öcalan – Küçük” kontakları üzerinde durulmaktadır.
Ekte sunduğum 21 Mayıs 2011 tarihli, İstanbul’da münteşir Zaman Ceridesi kupürü buna işaret etmektedir. Kupürde, bir gün evvel, 20 Mayıs 2011 celsesinde, huzurunuzda yaptığım “Mithat Paşa Muhakemesi” başlıklı sunuşuma temas edilmektedir ve benimle A. Öcalan arasında, Bekaa’da yapılan görüşme de resmedilmektedir. Arkamda görünen zat Haluk Yurtsever’dir.
Bu arada teessür ve hürmet ile not etmek durumundayım ki, bizler Beşiktaş’tan hangi davaların açılacağını, hangi paşaların ve bu arada Yalçın Küçük’ün tekraren ne zaman hapsedileceğini vesaire önceden ve gazete ile televizyonlardan takip ediyoruz. O kadar öyle ki, son defa, usulün dışına çıkılarak, İstanbul Emniyeti, Beşiktaş Savcılığı ve Mahkemesi’nde ifade vermeyi, soru cevaplandırmayı red ile sadece “beni tutuklayacaksınız” demekle iktifa etmiştim. İlaveten Değerli Savcı Zekeriya Öz’e, “beni tutuklamak için geç kaldınız” demiştim, buradaki zaman gecikmesi Fethullah Gülen’e bağlı olduğuna inanılan televizyon ve gazete yayınlarından anlaşılan, benim tutuklama tarih ve saatime göre görebildiğimiz gecikmedir. Savcı Beyefendi, “hayır, geç kalmadık” buyurdular. Bu samimi muhavereden eksikli kalmamak üzere, usulüme uygun olarak, yıllardır isim, tarih ve yerleri sözle ifade etmemek prensibim var, kart yerine bir kağıda yazarak, Savcı Öz’e, bana bunları yapmakla, yakında görevinden alınacağını duyurmuştum. Kağıttan kart üzerine “Tayyip Erdoğan” ismini de yazmıştım; değerli hukukçu arkadaşım Yiğit Akalın orada idi ve hali hazırda buradadır.
Fethullah Gülen’e bağlı olduğu kabul gören bir televizyondaki iki dizide başrolün bana verildiğinin malumları olduğunu tahmin ediyorum; ben hiç izlemedim, ancak izleyicileri olduğunu duyuyoruz. Burada bendeniz her işi yapıyormuşum, gazetelerdeki haberlerden biliyorum, Taksim’e bombayı ben emretmişim, son olarak Devlet Bahçeli Hazretleri’ni hedef alan kasetleri imal ettirmişim; doğrusu bunlar Mahkemenizi ve davamızı ilgilendirmemektedir. Yalnız alakalı meseleye gelmeden önce temas zarureti duymuş haldeyim.
Efendim,
Gülen’i yansıttığı sanılan bu gazete ve televizyon yayınlarına göre, maalmemnuniye, Pkk ikiye bölünmüştür ve artık Öcalan “iyi” Pkk’dır, sürekli Hükümet ve Erdoğan yanındadır. Şimdi Kandil “kötü” Pkk’dır, tabii, Silivri’den yönetiliyorlar, bu yönetme işini tutuklularınız yapıyorlar ve bu kadar değil, üstelik “iyi” Pkk olan Öcalan’ı da öldürmek istiyorlar. Dizilerde, Öcalan’ı öldürme teşebbüsünden geri kalmayan Silivri’li de tespit edilmiş olup, oynatılmaktadır.
Hukukçularımız, Hasan Fehmi Demir ile Yiğit Akalın, sözü edilen televizyon hakkında dava açtılar.
Maruzatım, bir kaza ihtimaline istinat etmektedir.
Öcalan’ın bir suikast sonucu ortadan kalkması, beni pek önemli ve değerli bir tanıktan mahrum bırakacaktır, bu ihtimal karşısında Mahkemeniz’e başvuruyorum.
Bir, Mahkemeniz tarafından münasip görülen bir hakim vesilesi ile Abdullah Öcalan – Yalçın Küçük arasındaki görüşmenin ilk cümlesinin ve devamının tespitini talep ediyorum. Bir ipucu olarak, “Büyük Türkiye” ve “Doğu Birliği” ve “Musul’un Zaptı” kelimelerini not ediyorum, sorulması esastır.
İki, kupürde arkamda görülen Haluk Yurtsever ol tarihte bendenizin yakın arkadaşı idi, şimdi İstanbul’da mukim olup, bir ara, sol bir partimizden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na namzet oldular.
Haluk Yurtsever’in de şahit olarak tefrik ile çağrılmasının karara bağlanmasını talep ediyorum. Yukarıda söylediğim aynı anahtar kelimeler esastır.
Üç, Dava klasörlerinde olduğunu biliyoruz, Ankara’da Park Fora Lokantası’nda, hususi yemek dairesinde, o zaman Dyp Genel Başkanı Mehmet Ağar, şimdi Hürriyet Gazetesi başı Enis Berberoğlu, şimdi HaberTürk Televizyonu başı Yiğit Bulut, pek yakında cehepe Ankara Milletvekili olacak Sinan Aygün, Dyp Genel Başkan Yardımcısı Profesör Timur Gürgan ve tabii ben Yalçın Küçük bir araya gelmişler. Yemekte buluştular ancak maksat görüşme ve fikir alışverişi idi; dosya münderecatından anlaşılmaktadır.
Tam bir kayıt ise deşifrasyonunu ve eğer değilse, adı geçen zevatın şahit kabulleri ile davet edilmesini, bu hususun adı geçenlere şimdiden duyurulmasını talep ediyorum. Burada Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Sara, Askerlik, Yedek Subay, Üniversite Diploması, Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Musul “key words” olmakla Dava seyri için mühimdirler. Belleğim beni yanıltmıyorsa, Mehmet Ağar bu yemekten sonra, “Musul’u almalıyız” açıklamasını yapmışlardı; dedikleri kesindir, tarihini buluruz.
Hürmetlerimi arz ediyorum, Efendim.
Yalçın Küçük
Başka Bir Davadan Tutuklu – Yazar
Silivri İki No’lu Cezaevinde Mukim
MEDYARADAR/ÖZEL