'BEN OLSAM HADDİNİ BİLDİRİR TAZMİNATSIZ KAPI ÖNÜNE KOYARDIM!..' EMRE AKÖZ-HINCAL ULUÇ KAVGASI YİNE ALEVLENECEK!..

'Bunun yüzü kızarmıyor. Hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor.'

Zevk meselesi


Bazı insanlar, kendilerini itip kakanlardan, aşağılayanlardan, ince ince alay edenlerden pek hoşlanır. Hem onlardan yakınır, hem de çevrelerinde dolanırlar.
Mesela böyle kocalar vardır: Karısı, " Sen ne anlarsın ", " Aptal şey ", " Öyle mi diyorsun ", " Sus bakayım ", " Şapşal ", " Kapa çeneni " dedikçe, ona daha da bağlanır.
Sanırım, Freud'un incelediği türden bir mazohizmin tezahürü olsa gerek bu ruh hali.
İnsan ruhunun aldığı şekiller ne kadar çeşitli, ne kadar karmaşık değil mi?


Dün sizinki yine sayfanın tepesinden sırıtıyordu. Onun yerinde başkası olsa, sırıtmakla kalmaz, " Demediğimi bırakmadım, yapmadığımı koymadım; yine de el üstün tutuyorlar " diyerek kahkahalarla güler.
Ne mi yaptı?
Tam 30 (otuz) hafta boyunca, Sabah'ın bir numaralı rakibi Hürriyet gazetesinin salı günleri verdiği Spor ilavesinde, " söyleşi " kisvesi altında hiç sektirmeden yorum yaptı.
Yani maaşını buradan aldı ama gitti Hürriyet'in daha çok satması için destek verdi.
Bu davranışı tazminatsız olarak kapının önüne konulmasını gerektiriyordu.


Peki, şimdi kalkmış ne diyor biliyor musunuz: " Doğan Grubu, Sabah'ı bitirmek, yok etmek istiyor. "
Evet, aynen böyle diyor.
Ne kadar doğru bir laf değil mi?
Madem Aydın Doğan'ın gerçek niyetini biliyorsun, ne diye ona katkıda bulunuyorsun? Hem de bunu çalıştığın gazetenin bir numaralı rakibiyle yapıyorsun.
Demek ki sen, 30 hafta boyunca çalıştığın yeri batırmak, yok etmek istedin. Bunun için uğraştın.
Başkası yapsa, " Atın bunu " der. " Hain " ilan eder. (Ben buna boşuna " AD Borazanı " demedim.)


Başka şeyler de var.
Mesela " yarım sayfa " yazı döşeniyor: Neymiş; gazetecilik bitmiş. Nasıl bitmiş, efendim?
Sizinkinin iddiasına göre, spor medyası G.Saray'ın teknik direktörü Skibbe'nin eşinin Türk olduğunu, ancak ağustos sonlarında öğrenmiş.
Bizim Spor Müdürü Serdar Ali Çelikler, ertesi gün kupürüyle cevabı yapıştırıyor suratına: "Taa 15 Haziran günü yazdık bunu. Kocaman haber yaptık."
Suçlamışsın, yerden yere vurmuşsun, küçümsemişsin. Düpedüz uydurduğun, kendi gazeteni dahi okumadığın, kanıtıyla ortaya çıkınca insan biraz utanır değil mi?
" Pardon, o haberi atlamışım " filan der. Hiç olmazsa bu konuda iki satır yazar.
Ama yok. Bunun yüzü kızarmıyor. Hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor.


Genel ahlakı, meslek etiği bu düzeydeki bir insana neler yapılabili