''BEN HER DEVRİN ADAMIYIM KARDEŞİM" DEME CESARETİNİ DE Mİ GÖSTEREMEZSİN?
Mehmet Barlas'a okkalı bir yanıt gönderen Ahmet Hakan'a hangi köşe yazarının yazdıkları "Şükür Yarabbi" dedirtti?
Ben bir çakma Nişantaşılıyım
BİR yönetmenin filmini beğenmiyorum, yönetmen hemen atılıyor: “Seni gidi çakma Nişantaşılı seni...”
Bir şarkıcının son albümüne laf ediyorum, şarkıcı hemen tepki koyuyor: “Seni sonradan görme seni...”
Bir İslamcı yazarın bir tezini eleştiriyorum, İslamcı yazar hemen patlıyor: “Seni gidi dönek seni...”
Bir laikçiye “Gittiğin yol, yol değildir” falan diyorum, laikçi hemen sallıyor: “Zaten senin ne olduğun belli değil...”
Bir profesöre gözünün üstünde kaşın var diyorum, profesör hemen defteri açıyor: “Ama sen de beyaz Türk olmaya çalışıyorsun...”
* * *
Bu kervana en son Mehmet Barlas da katıldı.
“12 Eylül zulmü”ne dair edebiyatın alıp başını gittiği, “Kenan Evren yargılansın” çığlıklarının atıldığı, “haksız yere idam edilenler” dosyalarının açıldığı şu günlerde...
Özgürlük şampiyonluğunu kimselere bırakmayan Mehmet Barlas’a sordum:
“12 Eylül’de Kenan Evren, askeri zodyakla sizin eve misafirliğe gelmiyor muydu?”
Cevap şöyle geldi:
“Sentetik Türk...”
“Çakma Nişantaşılı...”
“O televizyondan bu televizyona geçmek senin için en büyük aşama...”
* * *
İşte buradan bir kez daha ilan ediyorum:
Evet, ben bir çakma Nişantaşılıyım.
Evet, ben bir sentetik Türk’üm.
Evet, iş değiştirmek hayatımdaki en büyük aşamadır.
Evet, ben bir döneğim.
Evet, ben bir sonradan görmeyim.
Söylenenler baştan sona doğrudur ve hatta az biledir.
Tamam mı Mehmet Barlas?
Anlaştık mı?
* * *
O zaman şimdi gel buraya...
Ve cevap ver:
12 Eylül’ün zulüm günlerinde sen Kenan Evren’i evinde ağırladın mı, ağırlamadın mı? Kenan Evren’e methiyeler düzdün mü, düzmedin mi? Askere selam durdun mu, durmadın mı?
Bu soruya doğru dürüst bir cevap vermek bu kadar mı zor?
Neden çıkıp da...
“Çok pişmanım çok” demiyorsun.
Pişman değilsen neden “Kenan Paşa altın kalpli bir adamdı” demeyi tercih etmiyorsun?
Hadi diyelim ki ikisini de diyemiyorsun, “Ben her devrin adamıyım kardeşim” deme cesaretini de mi gösteremezsin?
Çok şükür
STAR Gazetesi yazarı Mustafa Akyol, ortaya attığım “Muhafazakâr Sünni İttifak” tezine itiraz eden bir yazı yazmış.
İçinde bir tane bile “çakma”, “Nişantaşı”, “dönek” gibi sözcüklerin geçmediği, baştan sona tezi tartışan bir yazı.
Yani söyleyeni değil, söyleneni ele alan bir yaklaşım.
“Şükür yarabbi” diyor ve Mustafa Akyol’a teşekkürü bir borç biliyorum.
BİR yönetmenin filmini beğenmiyorum, yönetmen hemen atılıyor: “Seni gidi çakma Nişantaşılı seni...”
Bir şarkıcının son albümüne laf ediyorum, şarkıcı hemen tepki koyuyor: “Seni sonradan görme seni...”
Bir İslamcı yazarın bir tezini eleştiriyorum, İslamcı yazar hemen patlıyor: “Seni gidi dönek seni...”
Bir laikçiye “Gittiğin yol, yol değildir” falan diyorum, laikçi hemen sallıyor: “Zaten senin ne olduğun belli değil...”
Bir profesöre gözünün üstünde kaşın var diyorum, profesör hemen defteri açıyor: “Ama sen de beyaz Türk olmaya çalışıyorsun...”
* * *
Bu kervana en son Mehmet Barlas da katıldı.
“12 Eylül zulmü”ne dair edebiyatın alıp başını gittiği, “Kenan Evren yargılansın” çığlıklarının atıldığı, “haksız yere idam edilenler” dosyalarının açıldığı şu günlerde...
Özgürlük şampiyonluğunu kimselere bırakmayan Mehmet Barlas’a sordum:
“12 Eylül’de Kenan Evren, askeri zodyakla sizin eve misafirliğe gelmiyor muydu?”
Cevap şöyle geldi:
“Sentetik Türk...”
“Çakma Nişantaşılı...”
“O televizyondan bu televizyona geçmek senin için en büyük aşama...”
* * *
İşte buradan bir kez daha ilan ediyorum:
Evet, ben bir çakma Nişantaşılıyım.
Evet, ben bir sentetik Türk’üm.
Evet, iş değiştirmek hayatımdaki en büyük aşamadır.
Evet, ben bir döneğim.
Evet, ben bir sonradan görmeyim.
Söylenenler baştan sona doğrudur ve hatta az biledir.
Tamam mı Mehmet Barlas?
Anlaştık mı?
* * *
O zaman şimdi gel buraya...
Ve cevap ver:
12 Eylül’ün zulüm günlerinde sen Kenan Evren’i evinde ağırladın mı, ağırlamadın mı? Kenan Evren’e methiyeler düzdün mü, düzmedin mi? Askere selam durdun mu, durmadın mı?
Bu soruya doğru dürüst bir cevap vermek bu kadar mı zor?
Neden çıkıp da...
“Çok pişmanım çok” demiyorsun.
Pişman değilsen neden “Kenan Paşa altın kalpli bir adamdı” demeyi tercih etmiyorsun?
Hadi diyelim ki ikisini de diyemiyorsun, “Ben her devrin adamıyım kardeşim” deme cesaretini de mi gösteremezsin?
Çok şükür
STAR Gazetesi yazarı Mustafa Akyol, ortaya attığım “Muhafazakâr Sünni İttifak” tezine itiraz eden bir yazı yazmış.
İçinde bir tane bile “çakma”, “Nişantaşı”, “dönek” gibi sözcüklerin geçmediği, baştan sona tezi tartışan bir yazı.
Yani söyleyeni değil, söyleneni ele alan bir yaklaşım.
“Şükür yarabbi” diyor ve Mustafa Akyol’a teşekkürü bir borç biliyorum.