"BEN BU GAZLA HAŞMET ABİ İLE BİLE HER AN BARIŞABİLİRİM..." KOLU KIRILAN AHMET HAKAN'I GAZA GETİREN NE OLDU?
Kaydım...Ve düştüm...Gözlerimden bir milyon yıldız fırladı...Aman Allah´ım! "zavallı sol elim" bir tarafta, ondan daha da "zavallı" durumdaki "sol kolum" başka bir tarafta!
Teşekkürname
KAYDIM... Ve düştüm...
Gözlerimden bir milyon yıldız fırladı...
KAYDIM... Ve düştüm...
Gözlerimden bir milyon yıldız fırladı...
Yerde upuzun yatarken soluma baktım... Bir de ne göreyim? Adına "humerus" dedikleri sol kolumdaki kemik dışarı fırlamamış mı?
Aman Allah´ım! "zavallı sol elim" bir tarafta, ondan daha da "zavallı" durumdaki "sol kolum" başka bir tarafta!
Sandım ki bir Tarantino filminin, görmemek için kafamızı çevirdiğimiz o kanlı sahnelerinden birini izliyorum...
Ürperdim tabii... On saniye acısızlık ve tuhaf bir hissizlik hali...
Sonra acı gerçekle baş başa kalış: Dehşet içindeydim ve acılar içinde kıvranıyordum...
Neyse ki...
Düşmanlarımı daha fazla sevindirmekten alıkoyacak ilk müdahale geldi: Sedye, sağlık elemanları, Çeşme Sheraton Oteli´nin görevlileri, dostlar, ambulans falan... Çeşme´deki"Özel Sissus Hastanesi"ne getirildim.
Uzun zamandır hasret çektiğim bir şefkatle bana yaklaşan Op. Dr. Serdar Pedükcoşkun´un güven veren yaklaşımı ve anestezi uzmanı Dr. Serpil Özsezgin Öcek´in acıları dindiren mahareti her şeyi halletti...
Kendilerine minnettarım...
Üç saat süren zorlu bir ameliyatın ardından, o sevimli küçük hastane odasına "İzmir neşesi" doldu.
Bunun için de Başhekim Erkan Sevinç´ten Başhemşire Fatma Hanım´a kadar tüm hastane personeline teşekkürü borç bilirim...
Olayın cefasını benden bile fazla çeken Sanem Altan ve İbrahim Seten çiftine, her an yardıma hazır olan Acıbadem Hastaneleri´nin sahibi Mehmet Ali Aydınlar ve Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener´e ve hastanede beni yalnız bırakmayan Mustafa Denizli´ye de teşekkür ederim...
Tabii ki en büyük teşekkür, Çeşme´ye kadar gelip beni toparlayan ve İstanbul´a getiren kadim dostum Nuray Mert´edir.
* * *
"Allah´tan belanı buldun" diyenlere de teşekkür ederim, "Nazara geldin" diyenlere de...
"Bundan sonra hocamıza, şeyhimize, abimize, Tayyip´imize, müteahhitlik düzenimize, kurduğumuz çarka laf edersen başına daha büyük belalar gelecektir" diyenlere de teşekkür ederim, "Bir an önce iyileşip yeniden kafa bulmaya başla" diyenlere de...
Durumumu öğrenir öğrenmez beni arayan Deniz Baykal´a da, AK Parti´nin ikinci adamı Abdülkadir Aksu´ya da, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek´e de, Devlet Bakanı Faruk Çelik´e de, MHP´li Oktay Vural´a da, CHP´li Kemal Kılıçdaroğlu´na da, Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş´a da, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu´na da, Türk Musevi Cemaati Onursal Başkanı Bension Pinto´ya da teşekkür ederim...
* * *
Hürriyet´te çalışıyor olmaktan çok mutluyum...
Aydın Doğan ilgisini eksik etmedi... Vuslat Hanım mesajlarıyla moral verdi... Ertuğrul Özkök olayın her aşamasında hep devrede oldu...
Gazetenin mutfağındaki arkadaşlarım, yazar arkadaşlarım, muhabir arkadaşlarım... Hatta telefon santralindeki çalışma arkadaşlarım... Hepsi ama hepsi hep en yakınımda oldular...
Ve kendi kendime "Bundan sonra asla bencil olmamalısın Ahmet Hakan" telkinini yapmama yol açtılar.
Hepsinden Allah razı olsun...
* * *
Her şerden bir hayır doğarmış ya...
Benim kırık koldan da şu çıktı: Meğer, "Medyada herkes birbirinin gözünü oymaya hazır" değil imiş...
Hıncal Uluç en büyük morali, en anlamlı taktiği verdi... Sevgili arkadaşlarım Oray Eğin,Tuğçe Tatari ve Soner Yalçın, beni bir an olsun yalnız bırakmadılar...
Mansur, yani karşı komşum, evinin penceresine "Geçmiş olsun komşu" pankartı astı...
Mirgün Cabas ile Ruşen Çakır, "Yazı İşleri" programından sesimi duyurmama aracılık ettiler... Uğur Dündar, Star Haber´de merak edenlere son durumumla ilgili bilgi vermemi sağladı...
Teşekkür ediyorum...
Zaman´ın yayın yönetmeni dostum Ekrem Dumanlı da aradı, Cumhuriyet´in yayınyönetmeni İbrahim Yıldız da...
Ergun Babahan, Mustafa Ünal, Şansal Büyüka, Yazgülü Aldoğan, Fikret Bila, Hakan Albayrak, Mehmet Ali Birand, Taha Akyol, Mehmet Altan, Ali Saydam, Güneri Cıvaoğlu, Yalçın Bayer, Nagehan Alçı, Yalçın Doğan, Levent Gültekin, Nazlı Ilıcak, Mehmet Şevket Eygi, Levent Ertem, Hadi Özışık, Balçiçek Pamir, Tuğba Ezeroğlu,Cengiz Er, Rahşan Gülşan, Muharrem Sarıkaya, Hikmet Çetinkaya, Nuh Gönültaş,Mehveş Evin, Memet Güler, Nazmi Çelenk, düğününe gidemediğim Ömer Özgüner,Yiğit Karaahmet ve Sayım Çınar...
Hiçbir ayrım yapmaksızın hepsine gönül dolusu teşekkür...
Hálá "narkoz" etkisindeyim... Böyle bir liste yapmam bile büyük başarı... Bu nedenle atladıklarımdan, unuttuklarımdan bağışlanma diliyorum...
* * *
Ve gelelim okurlara...
Öyle bir "geçmiş olsun" yağmuruna tutuldum ki bu kadar olur...
Hevesim arttı, moralim düzeldi... Boşa çabalamadığımı fark ettim...
"Bencilce bir istek olacak ama lütfen hemen yazmaya başlayın" diyenler de vardı,"Seni hiç sevmem ama yine de yazılarını özleyeceğim" diyenler de...
"Kurşun döktür" diyenler de vardı, "Kurban kes" diyenler de...
Üzerinize afiyet biraz duygusallaştım bile...
Ben bu gazla Haşmet Abi ile bile her an barışabilirim...
Aman Allah´ım! "zavallı sol elim" bir tarafta, ondan daha da "zavallı" durumdaki "sol kolum" başka bir tarafta!
Sandım ki bir Tarantino filminin, görmemek için kafamızı çevirdiğimiz o kanlı sahnelerinden birini izliyorum...
Ürperdim tabii... On saniye acısızlık ve tuhaf bir hissizlik hali...
Sonra acı gerçekle baş başa kalış: Dehşet içindeydim ve acılar içinde kıvranıyordum...
Neyse ki...
Düşmanlarımı daha fazla sevindirmekten alıkoyacak ilk müdahale geldi: Sedye, sağlık elemanları, Çeşme Sheraton Oteli´nin görevlileri, dostlar, ambulans falan... Çeşme´deki"Özel Sissus Hastanesi"ne getirildim.
Uzun zamandır hasret çektiğim bir şefkatle bana yaklaşan Op. Dr. Serdar Pedükcoşkun´un güven veren yaklaşımı ve anestezi uzmanı Dr. Serpil Özsezgin Öcek´in acıları dindiren mahareti her şeyi halletti...
Kendilerine minnettarım...
Üç saat süren zorlu bir ameliyatın ardından, o sevimli küçük hastane odasına "İzmir neşesi" doldu.
Bunun için de Başhekim Erkan Sevinç´ten Başhemşire Fatma Hanım´a kadar tüm hastane personeline teşekkürü borç bilirim...
Olayın cefasını benden bile fazla çeken Sanem Altan ve İbrahim Seten çiftine, her an yardıma hazır olan Acıbadem Hastaneleri´nin sahibi Mehmet Ali Aydınlar ve Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener´e ve hastanede beni yalnız bırakmayan Mustafa Denizli´ye de teşekkür ederim...
Tabii ki en büyük teşekkür, Çeşme´ye kadar gelip beni toparlayan ve İstanbul´a getiren kadim dostum Nuray Mert´edir.
* * *
"Allah´tan belanı buldun" diyenlere de teşekkür ederim, "Nazara geldin" diyenlere de...
"Bundan sonra hocamıza, şeyhimize, abimize, Tayyip´imize, müteahhitlik düzenimize, kurduğumuz çarka laf edersen başına daha büyük belalar gelecektir" diyenlere de teşekkür ederim, "Bir an önce iyileşip yeniden kafa bulmaya başla" diyenlere de...
Durumumu öğrenir öğrenmez beni arayan Deniz Baykal´a da, AK Parti´nin ikinci adamı Abdülkadir Aksu´ya da, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek´e de, Devlet Bakanı Faruk Çelik´e de, MHP´li Oktay Vural´a da, CHP´li Kemal Kılıçdaroğlu´na da, Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş´a da, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu´na da, Türk Musevi Cemaati Onursal Başkanı Bension Pinto´ya da teşekkür ederim...
* * *
Hürriyet´te çalışıyor olmaktan çok mutluyum...
Aydın Doğan ilgisini eksik etmedi... Vuslat Hanım mesajlarıyla moral verdi... Ertuğrul Özkök olayın her aşamasında hep devrede oldu...
Gazetenin mutfağındaki arkadaşlarım, yazar arkadaşlarım, muhabir arkadaşlarım... Hatta telefon santralindeki çalışma arkadaşlarım... Hepsi ama hepsi hep en yakınımda oldular...
Ve kendi kendime "Bundan sonra asla bencil olmamalısın Ahmet Hakan" telkinini yapmama yol açtılar.
Hepsinden Allah razı olsun...
* * *
Her şerden bir hayır doğarmış ya...
Benim kırık koldan da şu çıktı: Meğer, "Medyada herkes birbirinin gözünü oymaya hazır" değil imiş...
Hıncal Uluç en büyük morali, en anlamlı taktiği verdi... Sevgili arkadaşlarım Oray Eğin,Tuğçe Tatari ve Soner Yalçın, beni bir an olsun yalnız bırakmadılar...
Mansur, yani karşı komşum, evinin penceresine "Geçmiş olsun komşu" pankartı astı...
Mirgün Cabas ile Ruşen Çakır, "Yazı İşleri" programından sesimi duyurmama aracılık ettiler... Uğur Dündar, Star Haber´de merak edenlere son durumumla ilgili bilgi vermemi sağladı...
Teşekkür ediyorum...
Zaman´ın yayın yönetmeni dostum Ekrem Dumanlı da aradı, Cumhuriyet´in yayınyönetmeni İbrahim Yıldız da...
Ergun Babahan, Mustafa Ünal, Şansal Büyüka, Yazgülü Aldoğan, Fikret Bila, Hakan Albayrak, Mehmet Ali Birand, Taha Akyol, Mehmet Altan, Ali Saydam, Güneri Cıvaoğlu, Yalçın Bayer, Nagehan Alçı, Yalçın Doğan, Levent Gültekin, Nazlı Ilıcak, Mehmet Şevket Eygi, Levent Ertem, Hadi Özışık, Balçiçek Pamir, Tuğba Ezeroğlu,Cengiz Er, Rahşan Gülşan, Muharrem Sarıkaya, Hikmet Çetinkaya, Nuh Gönültaş,Mehveş Evin, Memet Güler, Nazmi Çelenk, düğününe gidemediğim Ömer Özgüner,Yiğit Karaahmet ve Sayım Çınar...
Hiçbir ayrım yapmaksızın hepsine gönül dolusu teşekkür...
Hálá "narkoz" etkisindeyim... Böyle bir liste yapmam bile büyük başarı... Bu nedenle atladıklarımdan, unuttuklarımdan bağışlanma diliyorum...
* * *
Ve gelelim okurlara...
Öyle bir "geçmiş olsun" yağmuruna tutuldum ki bu kadar olur...
Hevesim arttı, moralim düzeldi... Boşa çabalamadığımı fark ettim...
"Bencilce bir istek olacak ama lütfen hemen yazmaya başlayın" diyenler de vardı,"Seni hiç sevmem ama yine de yazılarını özleyeceğim" diyenler de...
"Kurşun döktür" diyenler de vardı, "Kurban kes" diyenler de...
Üzerinize afiyet biraz duygusallaştım bile...
Ben bu gazla Haşmet Abi ile bile her an barışabilirim...
Ahmet HAKAN/HÜRRİYET