BELGE SOLUN NAMUSUNU AZ KURTARMADI! ÖNDER İLE BELGE POLEMİĞİNE TARAF DA DALDI!
Murat Belge'nin sözlerine ağır bir yanıt veren Sırrı Süreyya Önder ile polemiği bu kez Taraf yayın koordinatörü Yıldıray Oğur üstlendi.
Eski gazetesi olan Radikal’den Ezgi Başaran’a konuşan Belge, "Zaten ben bu hükümetten pek bir şey beklemiyorum artık" demiş; Hopa’da Başbakan’ı protesto ederken ölen devrimci öğretmen Metin Lokumcu ile ilgili olarak da "Yalnız Hopa’daki gariban adamın bu kadar heyecanlanacağı bir durum yoktu. Biraz da yapay olarak pompalanan, ucu Ergenekon’a uzanan bir gerginlikti." yorumu yapmıştı.
Sırrı Süreyya Önder’e oy vermeme gerekçesini ise ’Yetmez ama Evetçiler, ölen adamların ölümünden sorumludur’ diyen arkadaşım Sırrı’ya oy vermedim’ diyerek açıklamıştı.
SIRRI SÜREYYA’DAN ZEHİR ZEMBEREK YANIT
Sırrı Süreyya Önder, bu röportajın ardından kaleme aldığı ve Radikal gazetesinde yayınlanan yazısında "Röportajı okuduğumda, arkadaş olduğumuz halde beni arayıp bir yol sormamış olmasını es geçerek ben kendisini aradım. Böyle bir cümleyi hiçbir yerde yazmadığımı, söylemediğimi ve ima etmediğimi belirterek, bunu nereden duyduğunu ya da nerede gördüğünü sordum. Belge bunu hatırlayamadı." yazmış ve Belge’ye çok iyi bildiği sol/sosyalist literatürden yola çıkarak ağır bir eleştiri yaptı.
Önder, her zamanki üslubuyla "Siz ’hangi dağın yelisiniz’ ki insanların onurları ve hayatları üzerinde bu kadar keyfi, bezgin, sarhoş kelamları ediyorsunuz?" dedikten sonra eklemişti:
"Murat Ağabey, Bir sabah uyanıp Ak Parti’den ümidi kesmişsiniz, kesmeyin! Onlar sizden çok ümitliler çünkü... Bir tek ’sivilcilik’ bahsiyle ’boykot’un politik olarak benzerliğinden hazzetmiyorlar o kadar. Vaktiyle ilk sizden işittiğimizi söylemeyiz, olur biter."
BELGE SUSTU TARAF KONUŞTU
Röportaj sonrası gelen eleştirileri değerlendirmek yerine köşesinde Kıbrıs ile ilgili yazmayı tercih eden Murat Belge’nin aksine bugün Taraf’ta, gazetenin yayın koordinatörü Yıldıray Oğur, Hoooop! Bi dakka! başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Uzun ve sert bir üslupla kaleme alınan yazıda Oğur, "Murat Belge’nin suçu, Kemalist ana-babaların haşarı artist veletlerinin, Cumhuriyet mitingleriyle olmayınca, AKP’yi, gerilla taktikleriyle, mızmızlanmalarla köşeye sıkıştırma solculuğuna prim vermemesi... " dedi.
Türkiye’de Solcuların, bir zamanlar Emin Çölaşan’ı da solcu zannettiklerini ama "süzme faşist olduğunu" anlamadıklarını yazan Oğur, şöyle devam etti:
BELGE SOLUN NAMUSUNU AZ KURTARMADI
"Murat Belge, ömrü hayatında yapıp ettikleriyle Kemalizm’in kapatma yaptığı solun namusunu az kurtarmadı, onu o Emin Çölaşanların eline düştüğü yüksek kaldırımlardan az çekip çıkarmadı.
Memleketin daha sonra solcu olacak tüm okumuşları Yassıada linçine alkış tutarken sesini çıkararak; 12 Mart’ta askercilik oynayanlarla birlikte işkenceden geçip, çıkınca işkence efsaneleriyle övünmektense iç muhasebesini yaparak; Mao’dan gerilla savaşı taktiklerini okuyanların devrim yoluna düştüğü günlerde Birikim’i çıkararak; 12 Eylül sessizliğini Aydınlar Bildirisi ve Yeni Gündem’le parçalayarak; sol, 12 Eylül olmasa şimdi "Türkiye Sovyetleriydik" avcı hikâyeleri anlatırken sivil toplumun gücünü keşfederek; "işkencesiz ifade alma tekniği var mı" diye tartışılan günlerde insan hakları mücadelesi başlatarak; faili meçhulün faillerinin belli olduğu günlerde Cumhuriyet’e Vedat Aydın cinayetini yazarak; Sivas Katliamı sırasında İstanbul’a semadan birlikte yaşama bildirileri attırarak; 90’lar boyunca askerî vesayeti birinci problem yapıp, "şeriatçılar geliyor" farsına karşı "sosyolojiyle kavga edilemez"e, demokratik meşruiyete herkesi uyandırarak; anti-emperyalizm körleşmesine karşı bizden iyi dünyalılarla irtibatı koparmayarak, başörtülü kızların yanında durarak... Hem de tüm bunları çay içmenin cemaatten atılma gerekçesi sayıldığı dindarlarla, sağcılarla konuşup, paylaşıp yaparak...
TAN GENÇLİĞİ’NİN YÜRÜYÜŞE GEÇMESİ BOŞUNA DEĞİL
Son röportajında yine müthiş bir isabetle "Tan Gençliği" diye tanımladığı o İlhan Selçuklu, Demirelli, gerektiğinde tek renkli gökkuşağı koalisyonun son sürümünün, şimdi toplaşıp onun yazıhanesini basmak için yürüyüşe geçmesi boşuna değil yani.
(...) Oray Eğin’in attığı pasları Birgün yazarları gole çevirecek, Yıldırım Türker Liberallere Çakma Şirketi’ne gizli ortağı Ertuğrul Özkök’ü alıp gelecek, Özgür Mumcu tweet’leyecek, Serdar Akinan RT’leyecek, Ayşenur Arslan’ı Ertuğrul Kürkçü’ye bağlayan halatlar iyice ortaya çıkacak.
SARHOŞ ADAM DİYEREK SAVAŞA MEŞRUİYET ÜRETİYORSUNUZ
(...) Tarih sizi Murat Belge’ye "sarhoş adam" diyerek bastırmaya çalıştığınız bu büyük sessizliğinizle, bu savaşa meşruiyet üretme makinesine döktüğünüz alın terinizle de yargılayacak...
Emin Çölaşan günahlarından böyle kurtulamadı. Şimdi siz de Murat Belge’ye küfrederek ortak olduğunuz bu günahların vebalinden kurtulamayacaksınız...
Ve emin olun kimse size "Peki, bunları yaparken sarhoş muydun" diye bile sormayacak...
Sırrı Süreyya Önder’e oy vermeme gerekçesini ise ’Yetmez ama Evetçiler, ölen adamların ölümünden sorumludur’ diyen arkadaşım Sırrı’ya oy vermedim’ diyerek açıklamıştı.
SIRRI SÜREYYA’DAN ZEHİR ZEMBEREK YANIT
Sırrı Süreyya Önder, bu röportajın ardından kaleme aldığı ve Radikal gazetesinde yayınlanan yazısında "Röportajı okuduğumda, arkadaş olduğumuz halde beni arayıp bir yol sormamış olmasını es geçerek ben kendisini aradım. Böyle bir cümleyi hiçbir yerde yazmadığımı, söylemediğimi ve ima etmediğimi belirterek, bunu nereden duyduğunu ya da nerede gördüğünü sordum. Belge bunu hatırlayamadı." yazmış ve Belge’ye çok iyi bildiği sol/sosyalist literatürden yola çıkarak ağır bir eleştiri yaptı.
Önder, her zamanki üslubuyla "Siz ’hangi dağın yelisiniz’ ki insanların onurları ve hayatları üzerinde bu kadar keyfi, bezgin, sarhoş kelamları ediyorsunuz?" dedikten sonra eklemişti:
"Murat Ağabey, Bir sabah uyanıp Ak Parti’den ümidi kesmişsiniz, kesmeyin! Onlar sizden çok ümitliler çünkü... Bir tek ’sivilcilik’ bahsiyle ’boykot’un politik olarak benzerliğinden hazzetmiyorlar o kadar. Vaktiyle ilk sizden işittiğimizi söylemeyiz, olur biter."
BELGE SUSTU TARAF KONUŞTU
Röportaj sonrası gelen eleştirileri değerlendirmek yerine köşesinde Kıbrıs ile ilgili yazmayı tercih eden Murat Belge’nin aksine bugün Taraf’ta, gazetenin yayın koordinatörü Yıldıray Oğur, Hoooop! Bi dakka! başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Uzun ve sert bir üslupla kaleme alınan yazıda Oğur, "Murat Belge’nin suçu, Kemalist ana-babaların haşarı artist veletlerinin, Cumhuriyet mitingleriyle olmayınca, AKP’yi, gerilla taktikleriyle, mızmızlanmalarla köşeye sıkıştırma solculuğuna prim vermemesi... " dedi.
Türkiye’de Solcuların, bir zamanlar Emin Çölaşan’ı da solcu zannettiklerini ama "süzme faşist olduğunu" anlamadıklarını yazan Oğur, şöyle devam etti:
BELGE SOLUN NAMUSUNU AZ KURTARMADI
"Murat Belge, ömrü hayatında yapıp ettikleriyle Kemalizm’in kapatma yaptığı solun namusunu az kurtarmadı, onu o Emin Çölaşanların eline düştüğü yüksek kaldırımlardan az çekip çıkarmadı.
Memleketin daha sonra solcu olacak tüm okumuşları Yassıada linçine alkış tutarken sesini çıkararak; 12 Mart’ta askercilik oynayanlarla birlikte işkenceden geçip, çıkınca işkence efsaneleriyle övünmektense iç muhasebesini yaparak; Mao’dan gerilla savaşı taktiklerini okuyanların devrim yoluna düştüğü günlerde Birikim’i çıkararak; 12 Eylül sessizliğini Aydınlar Bildirisi ve Yeni Gündem’le parçalayarak; sol, 12 Eylül olmasa şimdi "Türkiye Sovyetleriydik" avcı hikâyeleri anlatırken sivil toplumun gücünü keşfederek; "işkencesiz ifade alma tekniği var mı" diye tartışılan günlerde insan hakları mücadelesi başlatarak; faili meçhulün faillerinin belli olduğu günlerde Cumhuriyet’e Vedat Aydın cinayetini yazarak; Sivas Katliamı sırasında İstanbul’a semadan birlikte yaşama bildirileri attırarak; 90’lar boyunca askerî vesayeti birinci problem yapıp, "şeriatçılar geliyor" farsına karşı "sosyolojiyle kavga edilemez"e, demokratik meşruiyete herkesi uyandırarak; anti-emperyalizm körleşmesine karşı bizden iyi dünyalılarla irtibatı koparmayarak, başörtülü kızların yanında durarak... Hem de tüm bunları çay içmenin cemaatten atılma gerekçesi sayıldığı dindarlarla, sağcılarla konuşup, paylaşıp yaparak...
TAN GENÇLİĞİ’NİN YÜRÜYÜŞE GEÇMESİ BOŞUNA DEĞİL
Son röportajında yine müthiş bir isabetle "Tan Gençliği" diye tanımladığı o İlhan Selçuklu, Demirelli, gerektiğinde tek renkli gökkuşağı koalisyonun son sürümünün, şimdi toplaşıp onun yazıhanesini basmak için yürüyüşe geçmesi boşuna değil yani.
(...) Oray Eğin’in attığı pasları Birgün yazarları gole çevirecek, Yıldırım Türker Liberallere Çakma Şirketi’ne gizli ortağı Ertuğrul Özkök’ü alıp gelecek, Özgür Mumcu tweet’leyecek, Serdar Akinan RT’leyecek, Ayşenur Arslan’ı Ertuğrul Kürkçü’ye bağlayan halatlar iyice ortaya çıkacak.
SARHOŞ ADAM DİYEREK SAVAŞA MEŞRUİYET ÜRETİYORSUNUZ
(...) Tarih sizi Murat Belge’ye "sarhoş adam" diyerek bastırmaya çalıştığınız bu büyük sessizliğinizle, bu savaşa meşruiyet üretme makinesine döktüğünüz alın terinizle de yargılayacak...
Emin Çölaşan günahlarından böyle kurtulamadı. Şimdi siz de Murat Belge’ye küfrederek ortak olduğunuz bu günahların vebalinden kurtulamayacaksınız...
Ve emin olun kimse size "Peki, bunları yaparken sarhoş muydun" diye bile sormayacak...