Bekir Coşkun'dan Tarık Akan'a: Yen şu zıkkımı kalk can dostum...
Sözcü yazarı Bekir Coşkun, akciğer kanserine yakalanan Tarık Akan için bir yazı kaleme aldı
"Cumhuriyet yıkılırken; meydanlarda, içerideki Atatürkçülere destek için hapishane kapılarında, her tepkide, her direnişte o vardı" diyen Coşkun, Yen şu zıkkımı kalk can dostum. Seni görünce, o 'Yol' filminde koştuğun gibi, kahvehanenin önünden aşağı doğru, boynuna sarılmak için koşacağım. Söz, söz, söz..." ifadelerini kullandı. Coşkun, "Bana söylediğini onlara söyleyeceksin: 'Son Atatürkçü ölmeden bu iş bitmez…'" dedi.
Coşkun'un Sözcü'de "Tarık Akan ile bir köy kahvehanesinde…" başlığıyla yayımlanan (10 Eylül 2016) yazısı şöyle:
Gurur veren bir ömürde yaptıklarını arkadaşlarımız Soner Yalçın, Zeynep Oral çok güzel yazdılar, ben yapacaklarını yazmak istedim…
*
Beyaz perdedeki o asla unutamadığımız filmler, şu umutla mücadele eden, direnen, aydınlık günleri arayan insanların bilinçaltıdır:
“Nehir…”
“Kanal…”
“Maden…”
“Sürü…”
“Adak…”
“Yol…”
*
Servet edinmek yerine, kazandıklarını sivil toplum örgütlerine bağışlayan onurlu başıyla ne kadar zengin…
Bu ülkenin sanatçıları saray soytarısı kesilirken, biz onun ak anlında taşıdığı şereften bir parça kapmak için hep yanımıza istedik, o da hep hep koşarak geldi…
Son zamanlarda sarayda buluşuyordu bizlerle…
Adliye sarayında…
Cumhuriyet yıkılırken; meydanlarda, içerideki Atatürkçülere destek için hapishane kapılarında, her tepkide, her direnişte o vardı…
*
Benim yazmak istediğim yaptıkları değil…
Yapacakları…
*
Planladığımız gibi Tarık Akan, o köy kahvehanesinde buluşacağız…
Senin adına da; söz…
Yaşlı bir adamın titreyen eli yanaklarında dolanıp, gerçek olup olmadığını yoklarken, seni ne çok sevdiklerini, yaşlı adamın fersiz gözlerinin dolduğunu göreceksin…
Kadınlar artık daha yürekli, kahvehanenin camına kadar gelip içeri laf atacaklar, her sözleri bir çığlık, için yanarak ama gülümseyerek dinleyeceksin…
Yeni kuşak gençler sana benziyor…
Zeki, inatçı, isyankarlar…
Baktıkça “Maden” filmindeki “Nurettin”i göreceksin…
*
Bana söylediğini onlara söyleyeceksin:
“Son Atatürkçü ölmeden bu iş bitmez…”
*
Yen şu zıkkımı kalk can dostum…
Seni görünce, o “Yol” filminde
koştuğun gibi, kahvehanenin önünden aşağı doğru, boynuna sarılmak için
koşacağım…
Söz, söz, söz...
Coşkun'un Sözcü'de "Tarık Akan ile bir köy kahvehanesinde…" başlığıyla yayımlanan (10 Eylül 2016) yazısı şöyle:
Gurur veren bir ömürde yaptıklarını arkadaşlarımız Soner Yalçın, Zeynep Oral çok güzel yazdılar, ben yapacaklarını yazmak istedim…
*
Beyaz perdedeki o asla unutamadığımız filmler, şu umutla mücadele eden, direnen, aydınlık günleri arayan insanların bilinçaltıdır:
“Nehir…”
“Kanal…”
“Maden…”
“Sürü…”
“Adak…”
“Yol…”
*
Servet edinmek yerine, kazandıklarını sivil toplum örgütlerine bağışlayan onurlu başıyla ne kadar zengin…
Bu ülkenin sanatçıları saray soytarısı kesilirken, biz onun ak anlında taşıdığı şereften bir parça kapmak için hep yanımıza istedik, o da hep hep koşarak geldi…
Son zamanlarda sarayda buluşuyordu bizlerle…
Adliye sarayında…
Cumhuriyet yıkılırken; meydanlarda, içerideki Atatürkçülere destek için hapishane kapılarında, her tepkide, her direnişte o vardı…
*
Benim yazmak istediğim yaptıkları değil…
Yapacakları…
*
Planladığımız gibi Tarık Akan, o köy kahvehanesinde buluşacağız…
Senin adına da; söz…
Yaşlı bir adamın titreyen eli yanaklarında dolanıp, gerçek olup olmadığını yoklarken, seni ne çok sevdiklerini, yaşlı adamın fersiz gözlerinin dolduğunu göreceksin…
Kadınlar artık daha yürekli, kahvehanenin camına kadar gelip içeri laf atacaklar, her sözleri bir çığlık, için yanarak ama gülümseyerek dinleyeceksin…
Yeni kuşak gençler sana benziyor…
Zeki, inatçı, isyankarlar…
Baktıkça “Maden” filmindeki “Nurettin”i göreceksin…
*
Bana söylediğini onlara söyleyeceksin:
“Son Atatürkçü ölmeden bu iş bitmez…”
*
Yen şu zıkkımı kalk can dostum…
Seni görünce, o “Yol” filminde
koştuğun gibi, kahvehanenin önünden aşağı doğru, boynuna sarılmak için
koşacağım…
Söz, söz, söz...