BEKİR COŞKUN, GAZETE HABERTÜRK'E GEÇERKEN İMZALAMASI GEREKEN SÖZLEŞMEYİ NEDEN OKUMADI?
Fatih Altaylı, Bekir Coşkun'un Gazete Habertürk'e geliş öyküsünü yazdı. Nerede ne konuştular ne zaman anlaştılar? Köşesinin adı ne olacak?
S'onuncu köy
Türk basınında bundan öte köy kalmadı.
BİR süredir medya mahfillerinde dolaşan ve meraklı okurların da katıldığı yaygın bir dedikoduyu doğrulama zamanı geldi.
Evet, Bekir Coşkun bundan böyle gazetenizde, HABERTÜRK´te yazacak. Bildiğiniz, alıştığınız yerinde, üçüncü sayfanın sağ tarafında.
Umur Talu´nun HABERTÜRK´e gelişini duyururken, "Yakında doğru düzgün gazetecilerden biri daha bize katılacak" demiştik ya, işte o isim bizimle artık.
Bekir Coşkun, Türkiye´nin en sevilen, en çok okunan, en dürüst gazetecilerinden biri olarak HABERTÜRK´e güç katacak, keyif katacak.
Gelin size Bekir Coşkun´un HABERTÜRK´e gelişinin öyküsünü anlatayım. Tam 13 ay önceydi.
2008 Ağustos´unun en sıcak günlerinden biri. Bekir Coşkun´la Cunda´da, yazlığında buluştuk. Andree´nin yaptığı enfes poğaçalar eşliğinde, denize karşı oturduk ve Bekir Abi´ye uzun uzun nasıl bir gazete yapacağımızı anlattım.
"Adı ne olacak?" diye sordu.
"HABERTÜRK" dedim ve "Bize katılman lazım" diye bitirdim.
Gazetesinde keyfi yerinde değildi, gizlemiyordu. Birkaç hafta sonra bu sefer Ankara´da buluştuk. Anlaştık.
Şubat ayı sonunda bize katılacak, HABERTÜRK onunla birlikte çıkacaktı. Fakat tam o günlerde yazdığı gazetenin içinde bulunduğu gruba yüklü bir vergi kaçağı cezası geldi.
Bekir Abi aradı, "Fatih, zor günler geçiriyorlar. Şimdi ayrılırsam hoş olmaz. Biraz erteleyelim.Durumu toparlasınlar o zaman gelirim" dedi.
Tam Bekir Coşkun´a yaraşır bir tavırdı.
"Haklısın abi, ama şunu bil ki, onlara daha çok ceza gelir" dedim.Güldü. Kapattık.
HABERTÜRK, Bekir Coşkun´suz çıktı. Ama yerini boş bıraktık. 3. sayfamız onu bekliyordu. Zaman zaman konuşuyorduk. Onuncu Köy halkı mutlu değildi.
Yaz başındaki sohbetimizde, bu sohbaharda birlikte olma kararı aldık. Ve yine bir ağustos günü, bu kez Doğan
Satmış´la birlikte Cunda´ya gittik. Ertuğrul Özkök Mekke´deydi, biz Cunda´da.Yine Andree´nin poğaçalarını yedik, sonra birlikte Bay Nihat´ta balık. Sözleşmeyi uzattım. Eline almadı bile. "Sence uygun mu?" diye sordu.
"Tüm muhabir ve yazarlarla yaptığımız tek tip sözleşme" dedim. Okumadan imzaladı.
Paranın P´sini ağzına almadı.
Çünkü para için yer değiştirmiyordu. Paranın satın alamayacağı bir şey için, mutlu olmak için HABERTÜRK´e geliyordu. "Ne zaman başlarsın yazmaya" diye sordum.
"Eylül sonu" dedi. 25 Eylül´de Bekir Coşkun´un ilk yazısını HABERTÜRK´ün 3. sayfasında bulacaksınız.
Bekir Abi´nin köşesinin adı Onuncu Köy´dür bilirsiniz.
Dokuz Köy´den kovulduğu için. Bu kez benim için o köşe "Sonuncu Köy". Türk basınında bundan öte köy kalmadı.
Sonuna kadar Bekir Coşkun´la beraberiz
Fatih Altaylı/Habertürk
Türk basınında bundan öte köy kalmadı.
BİR süredir medya mahfillerinde dolaşan ve meraklı okurların da katıldığı yaygın bir dedikoduyu doğrulama zamanı geldi.
Evet, Bekir Coşkun bundan böyle gazetenizde, HABERTÜRK´te yazacak. Bildiğiniz, alıştığınız yerinde, üçüncü sayfanın sağ tarafında.
Umur Talu´nun HABERTÜRK´e gelişini duyururken, "Yakında doğru düzgün gazetecilerden biri daha bize katılacak" demiştik ya, işte o isim bizimle artık.
Bekir Coşkun, Türkiye´nin en sevilen, en çok okunan, en dürüst gazetecilerinden biri olarak HABERTÜRK´e güç katacak, keyif katacak.
Gelin size Bekir Coşkun´un HABERTÜRK´e gelişinin öyküsünü anlatayım. Tam 13 ay önceydi.
2008 Ağustos´unun en sıcak günlerinden biri. Bekir Coşkun´la Cunda´da, yazlığında buluştuk. Andree´nin yaptığı enfes poğaçalar eşliğinde, denize karşı oturduk ve Bekir Abi´ye uzun uzun nasıl bir gazete yapacağımızı anlattım.
"Adı ne olacak?" diye sordu.
"HABERTÜRK" dedim ve "Bize katılman lazım" diye bitirdim.
Gazetesinde keyfi yerinde değildi, gizlemiyordu. Birkaç hafta sonra bu sefer Ankara´da buluştuk. Anlaştık.
Şubat ayı sonunda bize katılacak, HABERTÜRK onunla birlikte çıkacaktı. Fakat tam o günlerde yazdığı gazetenin içinde bulunduğu gruba yüklü bir vergi kaçağı cezası geldi.
Bekir Abi aradı, "Fatih, zor günler geçiriyorlar. Şimdi ayrılırsam hoş olmaz. Biraz erteleyelim.Durumu toparlasınlar o zaman gelirim" dedi.
Tam Bekir Coşkun´a yaraşır bir tavırdı.
"Haklısın abi, ama şunu bil ki, onlara daha çok ceza gelir" dedim.Güldü. Kapattık.
HABERTÜRK, Bekir Coşkun´suz çıktı. Ama yerini boş bıraktık. 3. sayfamız onu bekliyordu. Zaman zaman konuşuyorduk. Onuncu Köy halkı mutlu değildi.
Yaz başındaki sohbetimizde, bu sohbaharda birlikte olma kararı aldık. Ve yine bir ağustos günü, bu kez Doğan
Satmış´la birlikte Cunda´ya gittik. Ertuğrul Özkök Mekke´deydi, biz Cunda´da.Yine Andree´nin poğaçalarını yedik, sonra birlikte Bay Nihat´ta balık. Sözleşmeyi uzattım. Eline almadı bile. "Sence uygun mu?" diye sordu.
"Tüm muhabir ve yazarlarla yaptığımız tek tip sözleşme" dedim. Okumadan imzaladı.
Paranın P´sini ağzına almadı.
Çünkü para için yer değiştirmiyordu. Paranın satın alamayacağı bir şey için, mutlu olmak için HABERTÜRK´e geliyordu. "Ne zaman başlarsın yazmaya" diye sordum.
"Eylül sonu" dedi. 25 Eylül´de Bekir Coşkun´un ilk yazısını HABERTÜRK´ün 3. sayfasında bulacaksınız.
Bekir Abi´nin köşesinin adı Onuncu Köy´dür bilirsiniz.
Dokuz Köy´den kovulduğu için. Bu kez benim için o köşe "Sonuncu Köy". Türk basınında bundan öte köy kalmadı.
Sonuna kadar Bekir Coşkun´la beraberiz
Fatih Altaylı/Habertürk