Bekir Bozdağ'dan Alman bakana sert 'Deniz Yücel' mektubu: Teröristler için endişe etmek yerine!..

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Alman Bakan Maas'ın 19 Temmuz ve 2 Mart tarihinde yazdığı mektuplara tek bir mektupla cevap verdi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Federal Almanya Adalet Bakanı Heiko Maas’ın, "PKK propagandası yaptığı" iddasıyla tutuklanan Die Welt muhabiri Deniz Yücel'in serbest bırakılmasını isteyen mektubuna sert bir yanıt verdi. Bozdağ mektubunda, "Türkiye'ye yönelik haksız ve mesnetsiz iddialarla dolu, diplomatik nezaket kurallarına aykırı mektuplar kaleme almak ve terör örgütleri, teröristler ve darbeciler için endişe etmek yerine, kıymetli mesainizi, Türk toplumu dahil Almanya’da yaşayan yabancılara karşı hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan uygulamalara son vermeye ayırmış olmanızı temenni ederdim" dedi.

Hürriyet gazetesinden Oya Armutçu'nun haberine göre, Adalet Bakanlığı yetkililerinden edinilen bilgiye göre Bozdağ, Maas’ın 19 Temmuz ve 2 Mart tarihinde yazdığı mektuplara tek bir mektupla yanıt verdi.

"Türk yargısı talimat almaksızın karar vermektedir"

Bozdağ, mektubunda Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu, yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanıldığını ve hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceğini anımsattı. Bozdağ, "Türk Yargısı, anayasamızda belirtilen bu ilkeler doğrultusunda bağımsız ve tarafsız olarak, hiçbir makam ve merciden emir ve talimat almaksızın karar vermektedir” dedi. Bozdağ, mektubunda özetle şunları kaydetti:

"Terör örgütü propagandası yapmaktan tutuklandı"

"Hukuk devletinde kimseye ayrıcalık tanınamaz ve suç işleyen gazeteciler, hâkimler ve avukatlar dâhil hiç kimse yargıdan bağışık değildir. Bu kapsamda, son mektubunuzda belirttiğiniz Deniz Yücel, iddia ettiğiniz gibi gazetecilik faaliyetinden dolayı değil, terör örgütü propagandası yapmak ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek suçlarından dolayı tutuklanmıştır. Şiddet kışkırtıcılığı, terör propagandası ve nefret suçlarına tahammül gösterebilecek bir hukuk devleti modelinin dünyada var olabileceği inancında değilim. Adı geçen şahsın orantısız muameleye tabi tutulduğu iddialarınızın hangi somut bilgilere dayandığı ve bu bilgileri nereden edindiğiniz anlaşılamamıştır. Kaldı ki, yapılan işlemlerin tamamı hukuk devleti gereklerine uygundur."

"Benim böyle bir yetkim yok"

Mektubunda Deniz Yücel’in serbest bırakılmasını isteyen mevkidaşına sert tepki gösteren Bozdağ, "Yücel’in ancak serbest bırakılmak suretiyle adil yargılanabileceğine ilişkin düşüncenize gelince; Federal Almanya Adalet Bakanı olarak siz, belki kişilerin tutuklu ya da tutuksuz yargılanıp yargılanmayacağına ilişkin mahkemelere talimat veriyor olabilirsiniz; ancak, Türkiye'de benim Adalet Bakanı olarak böyle bir yetkim bulunmamaktadır. Türk mahkemeleri, tutukluluğun değerlendirilmesi de dâhil olmak üzere, yargılama sürecinde her türlü harici etkiye kapalı olarak en doğru kararı verecektir”dedi.

"Bizi derinden endişelendirmektedir"

Bozdağ, mektubunda "Bilmelisiniz ki; Federal Almanya’da yaşayan Türkler ve Türk kökenli Alman vatandaşlarının insan haklarına uygun olarak güvenli şekilde yaşamaları, temel hak ve özgürlüklerini sorunsuzca kullanabilmeleri bizim için önemlidir" dedi. Bozdağ, Türk vatandaşlarının da öldürüldüğü NSU cinayetlerini hatırlatarak "Bu kapsamda, gerek Türkiye ve dünyayı derinden sarsan NSU davasının yıllardır sonuçlandırılamaması, gerekse Avrupa’da son yıllarda hızla artan ırkçılık, ayrımcılık, islamofobi, yabancı düşmanlığı ve bunun sonucunda mültecilere ve müslümanlara karşı artan saldırılar bizi derinden endişelendirmektedir. 1993 yılında gerçekleşen Solingen hadisesinin üzerinden 20 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen, ülkenizdeki ırkçı saldırılarda bir azalma olmadığı, aksine artış olduğu görülmektedir. Resmî kayıtlara göre 2016 yılında mülteci kamplarına yönelik 988 saldırı yapılmış, camilere yönelik 91 saldırı gerçekleştirilmiştir. Bu durum, yabancı düşmanlığı ile mücadelede ülkenizde hukuki ve siyasi enstrümanların yeterince ve etkin bir şekilde kullanılmadığını göstermektedir" ifadelerini kullandı.

"Teröristlerin hamisi olmayın"

Bozdağ mektubunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 31 Temmuz 2016 tarihinde Köln’de düzenlenen Demokrasi Mitingi'ne video konferansla bağlanmasının yasaklanmasına karşın, terörist Cemil Bayık ve Murat Karayılan’ın konuşmasına izin verildiğini ileri sürerek, "Hiçbir hukuk devleti, terör örgütlerinin ve teröristlerin hamisi ve sığınağı olamaz, olmamalıdır” dedi. Bozdağ, "Diğer yandan FETÖ, PKK ve DHKP-C gibi terör örgütlerine mensup olan ve adlî makamlarımızca kırmızı bültenle aranan veya iadesi talep edilen suçluların Federal Almanya’da kurulmuş dernekler aracılığıyla serbestçe propaganda, para ve eleman temini faaliyeti yapmalarına göz yumulması, hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu gibi terörizmle mücadelede uluslararası işbirliği perspektifine de gölge düşürmektedir" dedi.

"Görüşmeyi gerçekleştirmemiz beklenmemeli"

Bozdağ, 2 Mart 2017 tarihinde Karlsruhe-Gaggenau kentinde yapılacak toplantınını iptal edildiğini hatırlatarak, “Belirtmek isterim ki bu karar, demokrasi, hukuk devleti ve insan haklarıyla açıkça çelişmektedir. Maalesef, şahsınız ya da hükümetinizce toplantının iptaline ilişkin alınan karar hiç bir şekilde kınanmamış ve eleştirilmemiştir. Dolayısıyla, toplantının son anda kasıtlı olarak iptal edilmesi karşısında, önceden kararlaştırmış olduğumuz görüşmeyi gerçekleştirmemiz de beklenemezdi” dedi.

"Darbecileri himaye etmeniz..."

Maas’ın 19 Temmuz tarihli mektubunda darbe girişiminin ardından çok sayıda gözaltı ve tutuklama yapılmasından endişe ettiğine yönelik ifadelerine cevap veren Bozdağ, "15 Temmuz 2016 gecesi Fetullah Gülen’in emir ve talimatlarıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki FETÖ Terör Örgütü mensubu askerler, sivil uzantılarıyla birlikte darbe teşebbüsünde bulunulduğunu" söyledi. Bozdağ, 15 Temmuz darbe girişiminin demokrasi ve milli iradeye yönelik olduğunu belirterek, "Ülkemize sürekli demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları hatırlatması yapanların, bütün bu değerleri yok etmeye yönelik olan darbe girişiminin vahametini ve yarattığı tehlikeyi anlamak istememeleri ve bu kanlı darbe teşebbüsünü gerçekleştiren FETÖ Terör Örgütüne karşı ülkemizce yürütülen meşru mücadeleyi desteklemekten ziyade haksızca eleştirmeleri, darbecileri himaye etmeleri ve darbeciler lehine Türkiye üzerinde baskı kurmaya çalışmaları milletimiz nezdinde derin bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Bilinmelidir ki, Türkiye ve Türk milleti, zor günlerde kendisine destek verenleri de kendisini yalnız bırakanları da unutmayacaktır” dedi.

"Kıymetli vaktinizi..."

Bozdağ, mektubunun sonunda ise “Türkiye’ye yönelik haksız ve mesnetsiz iddialarla dolu, diplomatik nezaket kurallarına aykırı mektuplar kaleme almak ve terör örgütleri, teröristler ve darbeciler için endişe etmek yerine, kıymetli mesainizi, Türk toplumu dahil Almanya’da yaşayan yabancılara karşı hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan uygulamalara son vermeye ayırmış olmanızı temenni ederdim. Türkiye ve Federal Almanya arasındaki köklü tarihi ilişkilerin terör örgütleri, darbeciler ve Türkiye karşıtları eliyle zedelenmesine izin vermemeliyiz ve bunlara karşı birlikte mücadele etmeliyiz” dedi.