BDP KONGRESİNDE GAZETECİLER YUHALANDI!

BDP'nin ikinci Olağan Kongresi, 'özerklik' talepleriyle Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu'nda başladı.

BDP Eşbaşkanı Filiz Koçali, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın "PKK ile aranıza mesafe koyun, yoksa bedel ödetiriz" sözlerine yanıt verirken, "Türkiye’nin temel meselesi PKK ile olan mesafeyi artırmak mıdır tersine azaltmak mıdır? Bu mesafe ne kadar açılırsa o kadar kan dökülür, yaşam gider. Bu mesafe ne kadar kapanırsa yaşam kazanır" dedi.

Koçali, BDP’nin Türkiye’de halklar arasındaki mesafeyi kapanmaz biçimde tutan bir parti olduğunu ifade ederek "BDP Türkiye’nin sigortasıdır. Başbakan mesafeden söz ederek bu sigortayı attırmak istiyor. Biz mesafeyi daha fazla açılmasını önlüyoruz, adım adım kapanması için uğraşıyoruz" diye konuştu.

KONUŞMASINI ÖNCE KÜRTÇE OLARAK YAPTI
BDP 2. olagan kongresinin divan başkanlığına Osman Özçelik, divan üyeliklerine ise Nursel Aydoğan, Abid İke, Mehmet Ali Aydın ve Zeynep Öveç seçildi. Divan Başkanı Osman Özçelik konuşmasını önce Kürtçe, sonra Türkçe yaptı. Özçelik, BDP’nin 2. olağan kongresinin, partinin bütün Türkiye sathında saygıdeğer bir parti haline gelmesi ve daha geniş halk kitlelerinden destek alması açısından önemli bir kongre olmasını umduğunu belirtti. "Demokratik özerklik" vurgusu yapan Özçelik, kongrenin Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlamasını diledi

"DEMOKRATİK ÖZERKLİK İÇİN MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ"
Özçelik, İkinci Meşrutiyet’ten sonra İttihat ve Terakki’nin Diyarbakır’da yaptığı toplantıda Kürtlerin asıl talebinin özgür yaşam olduğu, anadilde eğitim, gazete, kitap istediklerinin ifade edildiğini ve bunun gerçekleştirileceğinin söylediğini, bu sözlerin Ziya Gökalp’e ait bir gazetede Kürtçe ve Türkçe yayınlandığını kaydetti. Özçelik, 10 yıl boyunca Kürt dili, grameri ve sözlüğü üzerinde çalışan Gökalp’in daha sonra "İttihat Terakkicilerin ırkçı, asimilasyoncu, faşist yaklaşımlarının bir simgesi" haline geldiğini dile getirerek "Yüz yıl sonra da Tayyip Erdoğan Kürtlere ’benden anadilde eğitim, demokratik özerklik istemeyin’ diyor. Aradan yüz yıl geçti, Kürtler yüzbinlerce şehit verdi. Kürtler, özgürce yaşamak için demokratik, yasal mücadele yaptılar. İşte biz bu mücadeleden gelen bir partiyiz. Türkiye’de demokratik özerklik projemizin yaşama geçirilmesi için bu mücadelemizi ara vermeksizin hiçbir baskıya boyun eğmeden onurluca, kararlıca mücadelemizi sürdüreceğiz. İşte kongremizin bunun kararlılığını göstereceğine inanıyorum" diye konuştu.

Tribünlerdeki partililer zaman zaman "Biji serok Apo", (Yaşasın önder Apo) "PKK halktır, halk burada", "Öcalan" sloganları attılar.

SAYGI DURUŞUNDA AYAĞA KALKMAYAN GAZETECİLERE TEPKİ
Kongre gündeminin okunmasının ardından "Özgürlük, barış ve devrim mücadelesinde şehit düşenler" anısına saygı duruşunda bulunuldu. Bu sırada ayağa kalkmayan bazı gazetecilere bazı partililer "Yuh, basına yuh" diyerek tepki gösterdi.

"TÜRKİYE VE İRAN KÜRTLERİ İMHA KONSEPTİNDE UZLAŞTILAR"
Daha sonra BDP Eşbaşkanı Hamit Geylani, kongrenin açılış konuşmasını yaptı. Geylani, önce Kürtçe, sonra Türkçe yaptığı konuşmasında PKK’ya yönelik son operasyonlara değinerek "Son operasyonlarla yeniden Kürt coğrafyasının bombalanması, Kürt ve Türk gençlerinin vurulması, savaşın dayanılmaz ağırlığındaki ölümcül vurgundur. O vurgunda, kutsal Ramazan ayında bile İslamiyet adına günah dolu siyaset yapan Türkiye ve İran rejimleri Kürtleri imha konseptinde benzeşerek uzlaştılar. Erdoğan ve Ahmedinejat Kürtleri Sri Lanka modeliyle bitirecekelerini söylüyorlardı. Ancak bitiremediler, bitirmeye güçleri yetmeyecektir. Son 1 ayın son 3 günü yaşananlar o kirli senaryoların habercisidir. Ve ramazan bitmeden senaryo sahnelendi, işte gördüğünüz, yaşadığınız gibi olanlar oldu. Fakat bir gerçek var, Erdoğan da bilsin, Ahmedinejat da bilsin, tüm Ortadoğu diktatörleri bilsin. O coğrafyaları kirletenler siyaseten kirlenirler" diye konuştu.

"SÖZÜN BİTTİĞİ DEĞİL SÖYLENMESİ GEREKEN YERDEYİZ"
Geylani, Hakkari Çukurca’da canlı kalkan yürüyüşünde vurulan Yıldırım Ayhan’ın yaşamını yitirdiğini anımsatarak şöyle devam etti:

"Van’daki cenaze töreninde toplu mezarlara saldırıp ateşe verdiler. O gün Van’da ateşi ve ihaneti gördüm. Yangınlardan sıyrılarak buraya geldik. Onun için diyoruz ki bu canlı ve ölü yakınlarının durması durdurulması zamanıdır. Gün, birlik ve savaşa karşı direnme günüdür. Bu çağrı insanım diyen herkesedir. Kimse yanmasın istiyoruz. Yoksa bu ateş topu altında geri dönüşü olmayan bir kopuşla ülke yanar, herkes yanar. Kimse yanmasın, bu mahşeri yangın sönsün istiyoruz."

Başbakan Erdoğan’ın "Sözün bittiği yerdeyiz" açıklamasına yanıt veren Geylani, "Tayyip Erdoğan’ın tehditlerindeki sözün bittiği yerde değiliz. Çünkü o yer son 30 yıldır kan gölüdür. O kan gölünü kurutmak için asıl sözü söylemesi gerektiği yerdeyiz. Sözün söylenmesi gerektiği yerde Nazımca diyelim, söz bizde. Yani hava, su ve toprak kurşun gibi ağır. Bağır, bağır bağırma zamanıdır. Bu savaşın durdurulması için bağırma zamanıdır" diye konuştu.

"PKK İLE MESAFE NE KADAR AÇILIRSA O KADAR KAN DÖKÜLÜR"
Geylani’nin ardından konuşan BDP Eşbaşkanı Filiz Koçali, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın "PKK ile aranıza mesafe koyun, yoksa bedel ödetiriz" sözlerine yanıt verdi. Koçali, "Bedelden korkmayız Başbakan. Ser çawan. (Başım üstüne) Ama unutmamak gerekir ki bu bir savaş mantığıdır. Türkiye’nin temel meselesi PKK ile olan mesafeyi arttırmak mıdır tersine azaltmak mıdır? Bu mesafe ne kadar açılırsa o kadar kan dökülür, yaşam gider. Bu mesafe ne kadar kapanırsa yaşam kazanır" dedi.

"BİZ HALKLAR ARASINDAKİ MESAFENİN AÇILMASINI ÖNLÜYORUZ"
"Bu uçurum kapanmayacaksa barış nasıl tesis edilecek" diye soran Koçali, "Bırakın PKK’yi, sayın Başbakan siz PKK ile aranızdaki mesafeyi kapatın, onu azaltın. Çünkü başka türlü barış olmayacaktır. Çünkü bu mesafe daha fazla derinleşirse bilin ki halklar arasındaki mesafe de artacaktır" dedi. BDP’nin Kürt halkı ile Türkiye halkı arasındaki mesafeyi kapanmaz biçimde tutan bir parti olduğunu ifade eden Koçali, "BDP Türkiye’nin sigortasıdır. Başbakan mesafeden söz ederek bu sigortayı attırmak istiyor. Biz mesafeyi daha fazla açılmasını önlüyoruz, adım adım kapanması için uğraşıyoruz. Biz hükümet içindeki sabotajcıların Türkiye’yi yakmasına izin vermiyoruz, vermeyeceğiz. Bunun anlamı da Sayın Öcalan tarafından sunulan yol haritası temelinde son 3 protokolün hükümet tarafından kabul edilmesidir" diye konuştu.