"BAZEN HATALAR YAPAN BİR ADEMOĞLU OLABİLİRİM BELKİ; AMA BAŞKALARININ KANIYLA GEÇİNMEDİM"!..
İclal Aydın'dan ayrıldığını açıklayan Vatan yazarı Tuna Kiremitçi bugünkü köşesinde zehir zemberek bir yazı kaleme aldı.Kiremitçi hedef tahtasına oturttuğu hangi yazarı başkalarının kanı ile geçinmekle suçladı?
Başkalarının kanı
Ey Perihan Mağden...
Uzun zamandır zayıf bir ânımı beklemiş gibisin.
Pusuya yattığın köşede dişlerini sivriltip tırnaklarını bileyerek, sabırla... İçinin o karanlık dehlizlerinden "bu elbet bir gün yorgun düşecek, o zaman çıkıp sahneye vuruşumu yapacağım" diye geçirerek.
Yüzünde bir sırtlan tebessümüyle beklerken kendine bunu umut edinmiş gibisin.
Daha da çok beklersin Perihan Mağden...
Bazen hatalar yapan bir ademoğlu olabilirim belki; ama neyi hiç yapmadım biliyor musun?
Başkalarının kanıyla geçinmedim.
Gözüme kestirdiğim avın etini paylaşmaya geleceklerin övgüsüne bağlamadım umudumu.
"Nasılsa ona diş bileyenler vardır, saldırır da yere yıkarsam etinden pay almaya geldiklerinde beni de övgüye boğarlar" diye düşünmedim yani.
Niye düşünmedim bilmiyorum. Bu sırtlanlar çağında bile böyle şeylerle kirletmeyecek kadar çok seviyorum herhalde kalbimi.
Belki de yazdığım şiirler ve romanlar seninkiler gibi karavanaya gitmediği, düşmanlıkla beslenmeye hiçbir zaman mecbur kalmadığım için.
***
Söyle Perihan Mağden;
Yaşın kemale erip de köşe yazarı olduğunda o güne kadar hayallerini süslemiş şöhrete ulaşmak için başkalarının kanı dışında bir çaren kalmış mıydı?
Romanların ses getirmiş miydi mesela? Şiirlerin kimsenin kardeşi olmuş muydu? O içler acısı Türkçen ve okura yukarıdan bakan kibrin yol arkadaşı bulmuş muydu kendine?
Seninle zaten yoldaş üç-beş zavallıdan bahsetmiyorum Perihan Mağden. Bu memleketin delikanlıları, genç kızları, tekstil atölyesinde, tarlasında, dağında ömür tüketenleri almışlar mıydı seni içlerine?
"Alsalardı böyle mi olurdum?" dediğini duyar gibiyim. Ne diyeyim, haklısın.
Ama şunu bil ki senin gibilerin yarattığı enkazı temizlemeye çalışıyoruz hâlâ. Senin gibiler yüzünden kitaba küsen insanları yeniden kazanmaya çalışıyoruz.
Kanımın tadına bakarken bunu hiç aklından çıkarma.
Bu yazının bile sana gıda olduğunu, içindeki zehri besleyip seni mutlu edeceğini çok iyi biliyorum. Ne yapalım, artık o kadarı da benden helal olsun sana!
Ey Perihan Mağden...
Uzun zamandır zayıf bir ânımı beklemiş gibisin.
Pusuya yattığın köşede dişlerini sivriltip tırnaklarını bileyerek, sabırla... İçinin o karanlık dehlizlerinden "bu elbet bir gün yorgun düşecek, o zaman çıkıp sahneye vuruşumu yapacağım" diye geçirerek.
Yüzünde bir sırtlan tebessümüyle beklerken kendine bunu umut edinmiş gibisin.
Daha da çok beklersin Perihan Mağden...
Bazen hatalar yapan bir ademoğlu olabilirim belki; ama neyi hiç yapmadım biliyor musun?
Başkalarının kanıyla geçinmedim.
Gözüme kestirdiğim avın etini paylaşmaya geleceklerin övgüsüne bağlamadım umudumu.
"Nasılsa ona diş bileyenler vardır, saldırır da yere yıkarsam etinden pay almaya geldiklerinde beni de övgüye boğarlar" diye düşünmedim yani.
Niye düşünmedim bilmiyorum. Bu sırtlanlar çağında bile böyle şeylerle kirletmeyecek kadar çok seviyorum herhalde kalbimi.
Belki de yazdığım şiirler ve romanlar seninkiler gibi karavanaya gitmediği, düşmanlıkla beslenmeye hiçbir zaman mecbur kalmadığım için.
***
Söyle Perihan Mağden;
Yaşın kemale erip de köşe yazarı olduğunda o güne kadar hayallerini süslemiş şöhrete ulaşmak için başkalarının kanı dışında bir çaren kalmış mıydı?
Romanların ses getirmiş miydi mesela? Şiirlerin kimsenin kardeşi olmuş muydu? O içler acısı Türkçen ve okura yukarıdan bakan kibrin yol arkadaşı bulmuş muydu kendine?
Seninle zaten yoldaş üç-beş zavallıdan bahsetmiyorum Perihan Mağden. Bu memleketin delikanlıları, genç kızları, tekstil atölyesinde, tarlasında, dağında ömür tüketenleri almışlar mıydı seni içlerine?
"Alsalardı böyle mi olurdum?" dediğini duyar gibiyim. Ne diyeyim, haklısın.
Ama şunu bil ki senin gibilerin yarattığı enkazı temizlemeye çalışıyoruz hâlâ. Senin gibiler yüzünden kitaba küsen insanları yeniden kazanmaya çalışıyoruz.
Kanımın tadına bakarken bunu hiç aklından çıkarma.
Bu yazının bile sana gıda olduğunu, içindeki zehri besleyip seni mutlu edeceğini çok iyi biliyorum. Ne yapalım, artık o kadarı da benden helal olsun sana!