BAŞMÜZAKERECİ EGEMEN BAĞIŞ'TAN NTV SPİKERİNE YUMURTA TEPKİSİ!
NTV ekranlarında Egemen Bağış'ı ağırlayan Banu Güven konuğuyla gergin bir yumurta diyaloğu yaşadı.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Banu Güven’le Artı’da yumurtalı protesto gösterilerini yorumladı.
NTV canlı yayınında konuşan Egemen Bağış, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Benim ilk karşılaştığım protesto değildi, farklı protestolara maruz kaldım. Hiçbir zaman da o kadar ciddi, ulusal medyaya yansıyacak bir mesele olmadı. Eskişehir’de genç kardeşlerim protesto etmek istedi, güvenlik görevlileri susturmaya çalışınca ’Durun, AB standartlarında herkesin iki dakika protesto etme hakkı vardır’ dedim ve genç kardeşime ’Söyle, sıkıntın ne?’ diye sorduğumda ’Benim sana söyleyecek bir şeyim yok’ deyip salonu terk etti. Bahçeşehir Üniversitesi’nde de benzer protestolara karşılaştım, orada da sabrettim.
Ancak yumurta atmak demokratik bir hak değil, kime olursa olsun. İster iktidar, ister muhalefet siyasetçilerine... Herhangi bir yöneticiye de olsa aynı tepkinin gösterilmesi gerekir. Son protestoda da ben dava falan açmadım, böyle bir yanlış bir intiba var. Sanki ceketi kirlendi diye dava açtı algısı var... Polis bana ’Şikayetçi misiniz?’ diye sordu, ben de ’Evet, şikayetçiyim’ dedim, çünkü kanunlara aykırı bir iş yapıldı. Dünyanın hiçbir ülkesinde hiç kimsenin kimseye yumurta atma hakkı yoktur.
Ha taş atmış, ha yumurta atmış... Ters köşeden atarsa gözünüze gelir, kör olursunuz. İlk olay olduğunda da işi biraz ti’ye almak istedim, ’Genç kardeşlerim yumurtaları israf edeceğine ben de sucuk getirseydim, yumurtalı sucuk yapıp yerdik’ dedim, espri yaptım ama maalesef o nasırlaşmış yüreklere ulaşamadım.
Daha sonra cumhuriyet savcısı kendine vazife edinmiş, dava açmış. Ben de dava açıldığını duyunca ’Genç kardeşim hata ettiğini söylesin, hemen davamı geri çekerim’ dedim, fakat genç kardeşimin avukatı açıklama yaptı, ’O özür dilesin, biz hata etmedik’ diye. Kusura bakmayın ama bu dünyada hiç kimsenin kimseye yumurta atma hakkı yoktur. Size kızan bir meslektaşınız gelip size yumurta atarsa, bir tezgahtara kızan müşteri yumurta atarsa ülkeyi kadın budu köfteye çevirirler.
Banu Güven: Aramızda şöyle bir fark var, siz iktidarı temsil ediyorsunuz, siz bir siyasetçisiniz’ dedi.
Egemen Bağış: İktidarı temsil ettiğim için yumurta atılmayı hak ediyorum, onu mu demek istiyorsunuz?
Banu Güven: Şu yüzden, kimsenin hoşuna gitmez yumurta veya pasta yemek ancak biz birçok ülkede siyasetçilerin örneklerini gördük, siz de haberlerde izlemişsinizdir, bir protesto yöntemi olarak dünyanın her yerinde siyasetçilere karşı kullanılmıştır.
Egemen Bağış: İngiltere’de yumurta attığı için ceza almış kişiler vardır, başka AB ülkelerinde de... Dünyanın her yerinde suçtur bu.
Artı ben size işin perde arkasını anlatayım. Yumurta atıldığı gün polis bana ’Şikayetçi misiniz?’ diye sorunca ben de ’Kanunlar çiğnendiyse evet şikayetçiyim’ dedikten sonra ben karakola çağrıldım, avukatımı gönderdim karakola. Avukatım karakolda dört tane avukatla karşılaşıyor, 21 yaşındaki bir üniversite öğrencisinin nasıl bir anda 4 tane avukatı olabiliyor? O avukatların geçmişte hangi davalara ve hangi sivil toplum örgütlerinde ne tür görevler aldıklarına baktığınız zaman arkasında genç kardeşlerimizi istismar eden bir takım örgütlenmeler olduğunu görürsünüz.
Banu Güven: Diyelim ki örgütlü olsun... Öğrenci olarak böyle bir protesto yaptığında siz bunu tasvip etmediğinizi, bu durumdan şikayetçi olduğunuzu söylüyorsunuz. Ancak bir taraftan toplumda oluşan algı, özellikle takım elbisesi kirlenmesi vs. gibi noktalara geldiği için konu...
Egemen Bağış: Konu o değil, oradaki arkadaşların tutanağa öyle yazdığı için...
ŞİKAYETİMDEN VAZGEÇMEYİ KESİNLİKLE DÜŞÜNÜRÜM
Banu Güven: Siz bu şikayetinizden vazgeçmeyi düşünür müsünüz?
Egemen Bağış: Kesinlikle düşünüyorum, tek bir beklentim var, o genç kardeşim ’Hata ettim’ desin, başkalarına kötü örnek olmasın.
Banu Güven: Siz öğrenciyken hiç protesto gösterisine katıldınız mı? Veya anarşist ruha nasıl bakardınız?
Egemen Bağış: Çok gösterilerde bulundum, anarşist ruha saygıyla bakarım. Öğrencilerin pankart açmasına, slogan atmasına, toplantılarda farklı yorumlar getirmelerine... Bunlara çok saygı duyarım, hoşuma da gider. Ama başkalarına fiziksel saldırıya geçtiği zaman, iş yumurta terörü haline geldiği zaman onun da bir çizgisini koymamız lazım. Yoksa bu ülkede düzeni sağlamak zor. Sadece bunun hata olduğunu kabul etmelerini bekliyorum, bu ülkede işi gücü bırakıp birbirimize yumurta mı atacağız. Bu kadar basit bir toplumda mı yaşıyoruz? Tabi ki tartışalım, farklı fikirlerin olması gayet doğal, saygı duyarım. Ben Türkiye’de demokratikleşmenin en önemli platformu olan Avrupa Birliği’nden sorumluyum. Genç kardeşlerimizin protesto haklarının artırılması için en çok çaba sarfeden iktidarın mensubuyum. Türkiye’de hiçbir iktidar insan haklarına, ifade özgürlüğüne bizim iktidarımız kadar hizmet etmemiştir.
’KAHVE İÇELİM’ DİYE ÇAĞIRDIM, KAMERA İSTEDİLER
Ben İstanbul’da bir sivil toplum kuruluşu toplantısı yaptım, 11 tane genç kardeşimizin o toplantıya geldiğini öğrendim. Öğrencilere haber gönderdim, gelsinler bir kahve içelim birlikte diye. Ne dediler biliyor musunuz, ’Onunla özel görüşmeyiz, kameralar önünde.’ O zaman anlıyorsunuz ki, orada amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Kusura bakmasınlar bağcı da kendisini kolay kolay dövdürmez.
Mehmet Sevigen’e Twitter üzerinden bir cevap verme hatasına düştüm, Sevigen’i eskiden beri tanırım, elinde takım elbiseyle Meclis’in ortasında işportacı gibi dolaşması beni üzdü. Brezilya’daydım, haberi alınca kendisine cevap verdim, keşke muhatap kabul etmeseydim, o konuyu kapadık. Türkiye’nin haketmediği kadar basit bir meselenin bu kadar gündeme alınması beni üzdü. Bu ülkede kimse kimseye yumurta atmasın.
TASVİP ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL
Banu Güven: Siyasetçilerin her zaman elini taşın altına sokmaları gerektiğini biliyoruz, kendilerine göre haklı ya da haksız gördükleri tepkiler nedeniyle... Bu işinizin ve hayatınızın zor kısmı olabilir ama özellikle sizin yaşadığınız olaylar öğrencilerin bir protestoda dayak yemesine denk düştü. Siz orada yanlış hatırlamıyorsam ’Öğrencilerin orantısız güç kullandığını söylediniz’ Çıplak gözle gördüklerimiz pek onu anlatmıyor.
Egemen Bağış: O esprili bir çıkışımdı benim. Çıplak gözle gördüklerimiz bir de görmediklerimiz var. Öğrencilerin protesto hakkı tabi ki var ancak o öğrencilerin gidip polise vurma hakkı yok. Öyle bir şey olunca maalesef reaksiyon oluyor, ben ne onu tasvip ediyorum ne diğerini. Yani bu ülkede yumurta atan öğrenci görüntüsü de bu ülkenin imajına olumsuz etki yapar, dünyaya karşı. Öğrencilere copuyla vuran polis de bu ülkenin imajına olumsuz etki yapar. Hele hele bir genç kız kardeşimizin herkesten evvel bizim vicdanımızı yaralar. Hiçbir şekilde tasvip etmemiz mümkün değil.
Banu Güven: İmajın çok öncesinde bizim canımız yanıyor, o sokakta yere yatmış vaziyetteyken cop ve tekme yiyen öğrencinin canı yanıyor.
Egemen Bağış: O copu yemeden öncesini bilemiyoruz, polise ne dedi, ona vurdu mu, küfür mü etti?
Banu Güven: Olabilir, gösteri hakkında pozitif ayrımcılık gösterebilir misiniz?
Egemen Bağış: Doğru ve yanlış birbirine karışıyor. Ben evrensel standartlarda protestoların olmasına çok sıcak bakıyorum, bunlar insanların görmediği açılardan görmelerine de yardımcı olur.
ABD VE AVRUPA’DA TEHDİT VARSA YOK EDİN DER!
Banu Güven: Fransa’daki ya da İngiltere’deki öğrenci protestolarını gördünüz mü?
Egemen Bağış: Tabi ki gördüm ancak oradaki polisin tepkisine bakarsanız bizim polisimizin daha merhametli olduğunu görürsünüz. Yunanistan’da, İngiltere’de, Fransa’da polis göstericilere çiçek dağıtmıyor, ben bizzat şahit oldum. Oralarda insanlara nasıl güç kullanıldığına bizzat şahit oldum, Almanya veya İtalya’da da böyle. Biz polisimizi eğitirken, önce uyarıda bulunmayı, ondan sonra diz altına uyarı atışı yapmayı öğretiyoruz. Ancak ABD’de ve Avrupa’da tehdit varsa tehdidi yok edin talimatı vardır, tabancayı çekerse direkt yok edin. Bu kadar acımasız bir eğitim vardır. Los Angeles’ta o kadar olaylar yaşandı ki... Türk polisi inanın bana Avrupalılardan da Amerikalı meslektaşlarından çok daha merhametlidir. Kötü örnek örnek değildir sözüne katılıyorum, sorunlarımızı tartışarak konuşarak çözmenin yollarını arayalım.
ntvmsnbc
NTV canlı yayınında konuşan Egemen Bağış, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Benim ilk karşılaştığım protesto değildi, farklı protestolara maruz kaldım. Hiçbir zaman da o kadar ciddi, ulusal medyaya yansıyacak bir mesele olmadı. Eskişehir’de genç kardeşlerim protesto etmek istedi, güvenlik görevlileri susturmaya çalışınca ’Durun, AB standartlarında herkesin iki dakika protesto etme hakkı vardır’ dedim ve genç kardeşime ’Söyle, sıkıntın ne?’ diye sorduğumda ’Benim sana söyleyecek bir şeyim yok’ deyip salonu terk etti. Bahçeşehir Üniversitesi’nde de benzer protestolara karşılaştım, orada da sabrettim.
Ancak yumurta atmak demokratik bir hak değil, kime olursa olsun. İster iktidar, ister muhalefet siyasetçilerine... Herhangi bir yöneticiye de olsa aynı tepkinin gösterilmesi gerekir. Son protestoda da ben dava falan açmadım, böyle bir yanlış bir intiba var. Sanki ceketi kirlendi diye dava açtı algısı var... Polis bana ’Şikayetçi misiniz?’ diye sordu, ben de ’Evet, şikayetçiyim’ dedim, çünkü kanunlara aykırı bir iş yapıldı. Dünyanın hiçbir ülkesinde hiç kimsenin kimseye yumurta atma hakkı yoktur.
Ha taş atmış, ha yumurta atmış... Ters köşeden atarsa gözünüze gelir, kör olursunuz. İlk olay olduğunda da işi biraz ti’ye almak istedim, ’Genç kardeşlerim yumurtaları israf edeceğine ben de sucuk getirseydim, yumurtalı sucuk yapıp yerdik’ dedim, espri yaptım ama maalesef o nasırlaşmış yüreklere ulaşamadım.
Daha sonra cumhuriyet savcısı kendine vazife edinmiş, dava açmış. Ben de dava açıldığını duyunca ’Genç kardeşim hata ettiğini söylesin, hemen davamı geri çekerim’ dedim, fakat genç kardeşimin avukatı açıklama yaptı, ’O özür dilesin, biz hata etmedik’ diye. Kusura bakmayın ama bu dünyada hiç kimsenin kimseye yumurta atma hakkı yoktur. Size kızan bir meslektaşınız gelip size yumurta atarsa, bir tezgahtara kızan müşteri yumurta atarsa ülkeyi kadın budu köfteye çevirirler.
Banu Güven: Aramızda şöyle bir fark var, siz iktidarı temsil ediyorsunuz, siz bir siyasetçisiniz’ dedi.
Egemen Bağış: İktidarı temsil ettiğim için yumurta atılmayı hak ediyorum, onu mu demek istiyorsunuz?
Banu Güven: Şu yüzden, kimsenin hoşuna gitmez yumurta veya pasta yemek ancak biz birçok ülkede siyasetçilerin örneklerini gördük, siz de haberlerde izlemişsinizdir, bir protesto yöntemi olarak dünyanın her yerinde siyasetçilere karşı kullanılmıştır.
Egemen Bağış: İngiltere’de yumurta attığı için ceza almış kişiler vardır, başka AB ülkelerinde de... Dünyanın her yerinde suçtur bu.
Artı ben size işin perde arkasını anlatayım. Yumurta atıldığı gün polis bana ’Şikayetçi misiniz?’ diye sorunca ben de ’Kanunlar çiğnendiyse evet şikayetçiyim’ dedikten sonra ben karakola çağrıldım, avukatımı gönderdim karakola. Avukatım karakolda dört tane avukatla karşılaşıyor, 21 yaşındaki bir üniversite öğrencisinin nasıl bir anda 4 tane avukatı olabiliyor? O avukatların geçmişte hangi davalara ve hangi sivil toplum örgütlerinde ne tür görevler aldıklarına baktığınız zaman arkasında genç kardeşlerimizi istismar eden bir takım örgütlenmeler olduğunu görürsünüz.
Banu Güven: Diyelim ki örgütlü olsun... Öğrenci olarak böyle bir protesto yaptığında siz bunu tasvip etmediğinizi, bu durumdan şikayetçi olduğunuzu söylüyorsunuz. Ancak bir taraftan toplumda oluşan algı, özellikle takım elbisesi kirlenmesi vs. gibi noktalara geldiği için konu...
Egemen Bağış: Konu o değil, oradaki arkadaşların tutanağa öyle yazdığı için...
ŞİKAYETİMDEN VAZGEÇMEYİ KESİNLİKLE DÜŞÜNÜRÜM
Banu Güven: Siz bu şikayetinizden vazgeçmeyi düşünür müsünüz?
Egemen Bağış: Kesinlikle düşünüyorum, tek bir beklentim var, o genç kardeşim ’Hata ettim’ desin, başkalarına kötü örnek olmasın.
Banu Güven: Siz öğrenciyken hiç protesto gösterisine katıldınız mı? Veya anarşist ruha nasıl bakardınız?
Egemen Bağış: Çok gösterilerde bulundum, anarşist ruha saygıyla bakarım. Öğrencilerin pankart açmasına, slogan atmasına, toplantılarda farklı yorumlar getirmelerine... Bunlara çok saygı duyarım, hoşuma da gider. Ama başkalarına fiziksel saldırıya geçtiği zaman, iş yumurta terörü haline geldiği zaman onun da bir çizgisini koymamız lazım. Yoksa bu ülkede düzeni sağlamak zor. Sadece bunun hata olduğunu kabul etmelerini bekliyorum, bu ülkede işi gücü bırakıp birbirimize yumurta mı atacağız. Bu kadar basit bir toplumda mı yaşıyoruz? Tabi ki tartışalım, farklı fikirlerin olması gayet doğal, saygı duyarım. Ben Türkiye’de demokratikleşmenin en önemli platformu olan Avrupa Birliği’nden sorumluyum. Genç kardeşlerimizin protesto haklarının artırılması için en çok çaba sarfeden iktidarın mensubuyum. Türkiye’de hiçbir iktidar insan haklarına, ifade özgürlüğüne bizim iktidarımız kadar hizmet etmemiştir.
’KAHVE İÇELİM’ DİYE ÇAĞIRDIM, KAMERA İSTEDİLER
Ben İstanbul’da bir sivil toplum kuruluşu toplantısı yaptım, 11 tane genç kardeşimizin o toplantıya geldiğini öğrendim. Öğrencilere haber gönderdim, gelsinler bir kahve içelim birlikte diye. Ne dediler biliyor musunuz, ’Onunla özel görüşmeyiz, kameralar önünde.’ O zaman anlıyorsunuz ki, orada amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Kusura bakmasınlar bağcı da kendisini kolay kolay dövdürmez.
Mehmet Sevigen’e Twitter üzerinden bir cevap verme hatasına düştüm, Sevigen’i eskiden beri tanırım, elinde takım elbiseyle Meclis’in ortasında işportacı gibi dolaşması beni üzdü. Brezilya’daydım, haberi alınca kendisine cevap verdim, keşke muhatap kabul etmeseydim, o konuyu kapadık. Türkiye’nin haketmediği kadar basit bir meselenin bu kadar gündeme alınması beni üzdü. Bu ülkede kimse kimseye yumurta atmasın.
TASVİP ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL
Banu Güven: Siyasetçilerin her zaman elini taşın altına sokmaları gerektiğini biliyoruz, kendilerine göre haklı ya da haksız gördükleri tepkiler nedeniyle... Bu işinizin ve hayatınızın zor kısmı olabilir ama özellikle sizin yaşadığınız olaylar öğrencilerin bir protestoda dayak yemesine denk düştü. Siz orada yanlış hatırlamıyorsam ’Öğrencilerin orantısız güç kullandığını söylediniz’ Çıplak gözle gördüklerimiz pek onu anlatmıyor.
Egemen Bağış: O esprili bir çıkışımdı benim. Çıplak gözle gördüklerimiz bir de görmediklerimiz var. Öğrencilerin protesto hakkı tabi ki var ancak o öğrencilerin gidip polise vurma hakkı yok. Öyle bir şey olunca maalesef reaksiyon oluyor, ben ne onu tasvip ediyorum ne diğerini. Yani bu ülkede yumurta atan öğrenci görüntüsü de bu ülkenin imajına olumsuz etki yapar, dünyaya karşı. Öğrencilere copuyla vuran polis de bu ülkenin imajına olumsuz etki yapar. Hele hele bir genç kız kardeşimizin herkesten evvel bizim vicdanımızı yaralar. Hiçbir şekilde tasvip etmemiz mümkün değil.
Banu Güven: İmajın çok öncesinde bizim canımız yanıyor, o sokakta yere yatmış vaziyetteyken cop ve tekme yiyen öğrencinin canı yanıyor.
Egemen Bağış: O copu yemeden öncesini bilemiyoruz, polise ne dedi, ona vurdu mu, küfür mü etti?
Banu Güven: Olabilir, gösteri hakkında pozitif ayrımcılık gösterebilir misiniz?
Egemen Bağış: Doğru ve yanlış birbirine karışıyor. Ben evrensel standartlarda protestoların olmasına çok sıcak bakıyorum, bunlar insanların görmediği açılardan görmelerine de yardımcı olur.
ABD VE AVRUPA’DA TEHDİT VARSA YOK EDİN DER!
Banu Güven: Fransa’daki ya da İngiltere’deki öğrenci protestolarını gördünüz mü?
Egemen Bağış: Tabi ki gördüm ancak oradaki polisin tepkisine bakarsanız bizim polisimizin daha merhametli olduğunu görürsünüz. Yunanistan’da, İngiltere’de, Fransa’da polis göstericilere çiçek dağıtmıyor, ben bizzat şahit oldum. Oralarda insanlara nasıl güç kullanıldığına bizzat şahit oldum, Almanya veya İtalya’da da böyle. Biz polisimizi eğitirken, önce uyarıda bulunmayı, ondan sonra diz altına uyarı atışı yapmayı öğretiyoruz. Ancak ABD’de ve Avrupa’da tehdit varsa tehdidi yok edin talimatı vardır, tabancayı çekerse direkt yok edin. Bu kadar acımasız bir eğitim vardır. Los Angeles’ta o kadar olaylar yaşandı ki... Türk polisi inanın bana Avrupalılardan da Amerikalı meslektaşlarından çok daha merhametlidir. Kötü örnek örnek değildir sözüne katılıyorum, sorunlarımızı tartışarak konuşarak çözmenin yollarını arayalım.
ntvmsnbc