"BAŞKASININ DÜKKANINDA NE İŞİM VAR BU YAŞTAN SONRA!...." SALİH KALYON KOMEDİ DÜKKAN'IN PERDE ARKASINI ANLATTI!....

"´Biz´ olarak başladık, iş `ben´e dönüştü, tadı kaçtı, bıraktım" diye özetler durumu Salih Kalyon... "Benim başkasının dükkânında ne işim var bu yaştan sonra..."

Başkasının dükkânında ne işim var bu yaştan sonra?

Herkes Salih Kalyon´un `Komedi Dükkânı´ndan ayrılışının nedenini merak etti. Oysa tiyatroya sırf `biz´ olmak için başlamış, Tommiks yerine her zaman Konyakçı olmayı seçmiş biri için bu karar çok normaldi

İstanbul´daki salonundan çıkarılan Arena Tiyatrosu, Adapazarı´na turneye geldiğinde sene 1962´dir. Genco Erkal´ı yıldız yapan "Aslan Asker Şvayk"ı sahneleyen grup, tiyatroya âşık bir gencin de hayatını değiştirecektir. O güne kadar sadece `ne´ yapmak istediğini bilen, ama `nasıl´ını çözemeyen 16 yaşındaki Salih Kalyon, sorusunun yanıtını bu `patron´suz tiyatroda bulur. Anlar ki herkesin dekor kurup kaldırdığı, imece usulü çalışılan bir şeydir aradığı... O yıldız olmak istememiştir hiç. Hem de mahallede oyunlar sahnelediği çocukluk günlerinden beri...

Aslında 5 kardeşin en küçüğü olarak çok sevilip şımartıldığı bir evde doğup büyümüştür. Ailesinin yıldızıdır yani. Annesi Fevziye Hanım ile babası Abdurrahman Bey, Trabzon´un birbirine bakan köylerindendir: Biri Şinekli, öteki Paçanlı.

`Sen git onlara gül´
Saat tamircisi Abdurrahman Kalyon, `antika´ bir adamdır, ara sıra kafası bozulur ve alır başını başka bir şehre gider. Oradaki esnafın namusundan memnun kalırsa ailesini de alır yanına. Bu yüzden Salih Kalyon 2 Şubat 1946´da Ağrı´da dünyaya gelir. Göçebe hayat, 1948´de Adapazarı´nda sona erer. Baba yine zaman zaman alıp başını gitse de Fevziye Hanım tek başına da olsa çocuklarını burada büyütmeye kararlıdır artık.

Salih Kalyon, `sanat hayatına´ Hürriyet gazetesinden kestiği Can Baba karikatürlerini un hamuruyla yapıştırıp arkadaşlarına `cam para´ karşılığı oynatarak başlar.
İlk sahnesini ise kereste atölyesinde kalaslardan kurar. Tommiks´i oyunlaştırır ama kendisine karakter rolleri verir. Tommiks olmaya özenmez hiç, varsa yoksa Konyakçı.
Derken halkevi kurulur Adapazarı´nda. Hep çift dikiş okuyan ortaokul öğrencisi Salih Kalyon, hemen başvurur. İlk oyunu, Turgut Özakman´ın "Güneşte On Kişi"sidir.

Hafta sonları İstanbul´a dayılarının, teyzelerinin yanına kaçar. Sahaflardan kitaplar alır, Babıali´deki tiyatro kitapları basan Suhulet Kitabevi ikinci adresidir. En büyük zevki ise oyunlar izleyip Adapazarı´ndaki arkadaşlarına anlatmak... Okulun tiyatrosunda Moliere´ler, Beaumarchais´ler oynarken ön sıradan bağıran matematik hocasını hiç unutmaz: "Sınavda göstereceğim ben sana sahnede kılıç sallamayı!"
Annesi ses etmez oğlunun tiyatro merakına . Sadece "Oğlum" der, "Niye böyle yıpranıyorsun milleti kendine güldürmek için? Oku, adam gibi iş tut, sen git onlara gül." Bir de hep hatırlayacağı eleştirisi vardır: "Konuşmalarını ben anlamıyorum evladım, Zeki Müren gibi tane tane konuş da anlayalım." Neticede, Salih Kalyon tane tane konuşarak kendini `yıpratmaya´ devam eder.

Evlenecek ama para yok!
Anadolu´ya giden İstanbul tiyatrolarının yolunun Adapazarı´ndan geçmesi en büyük şansıdır. Ama işte bir türlü hiçbirinde gönlüne göre bir yer bulamaz. Ta ki kente Arena Tiyatrosu gelene kadar... Tiyatro yaşamının başladığı andır o. Asaf Çiyiltepe´ye "Ben de sizlerle çalışmak istiyorum" der.
Ama Arena ekibi artık Ankara´ya yerleşecektir. Annesini bırakamadığı için Salih Kalyon´un gidişi bir yıl gecikir. 29 Ekim 1964´te Ankara Sanat Tiyatrosu´nun (AST) "Sultan Gelin" oyununda `profesyonel´ olur. 240 lira maaşını alır ve yıllar sonra "Bizimkile