BAŞKALARI YAPINCA MAHALLE BASKISI, ÖZKÖK'ÜN EŞİ YAPINCA 'CİCİ'Mİ?..

Saliha Tansu özkök´ün "dilekçe"sini "Hürriyet antetli" bir kağıda yazması; "Hürriyet´in nüfuzundan yararlanma" çabası değil midir?.. "Hürriyet antetli dilekçe"yi eline alan Belediye Başkanı, üzerinde "Hürriyet´in baskısını" hissetmeyecek midir?..

"Cambaza bak"larla örtbas edilen "kaçak yalı"lar!


Bilirsiniz, eskiden hemen her şehrin ortasında "bayram yerleri" vardı... "Dönme dolap"lar vardı, "atlı karınca"lar vardı, "salıncak"lar vardı...

En önemlisi de, "cambaz"lar vardı... Ellerinde "sırık"larla, "tel"ler veya "ip"ler üzerinde yürürler, ya da "bisiklet"e binerlerdi... Hemen herkes, merak ve heyecanla izlerdi "cambaz"ları!.. Tabiî, bu gösteriler, en çok da "hırsız"ların veya "cepçi"lerin işine yarardı... Zira; "cambazın gösterisi"ne iyice odaklanan insanlar, "ceplerine giren el"in ve o elin "ceplerinden boşalttığı paralar"ın farkına varmazlardı... Farkına varsalar veya kuşkulansalar bile, "cepçi"ler, hemen "dikkat"leri dağıtılar ve "cambaza bak" derlerdi!..

"Cambaza bak, cambaza!.. Nasıl da yürüyor, düşmeden!?!.. Aaa, dengesini kaybetti, işte şimdi düşecek!.. Vay bee, nasıl da kurtuldu düşmekten!.."

Uzatmaya lüzum yok... Günümüz Türkiye´sinde, artık "bayram yerleri" yok!.. Bayram yerlerinin arsalarında, "blok blok apartmanlar" yükseliyor!.. Ne yazık ki, "cambaz"lar da, artık sadece "sirk"lerde var!..

Dolayısıyla, "cepçi"ler de değişip, "çağdaş"laştı!.. Ama, "cambaza bak" şeklindeki "dikkat dağıtma yöntemleri" değişmedi!..

"9. Senfoni"ci 9. cumhurbaşkanlarının "İşte çağdaş Türkiye"sinde; işler hâlâ "cambaza bak"larla yürütülüyor, cepler hâlâ "cambaza bak"larla boşaltılıyor veya dolduruluyor... "Kaçak yalı"lar, hâlâ "cambaza bak"larla dikiliyor!..

ERTUĞRUL öZKöK´üN KAçAK YALISI

Olayı biliyorsunuz... Geçen haftaki "anons"larımızda ve dünkü haberimizde de okuduğunuz gibi; muhabirlerimiz Nazif Karaman ve Abdulhamit Güler, geçen hafta Muğla Akbük´e gittiler ve Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul özkök´ün, "1. derece doğal SİT alanı" ilân edilen bir yerde, ve üstelik "tarihi eser" kapsamındaki bir binayı yıkıp, üzerine "yasalara aykırı" olarak "yalı" inşa ettiğini "fotoğrafları" ve "belgeleri" ile ortaya koydular.

Olayın özü ve özeti şuydu:

"SİT alanı içerisinde olmasına rağmen inşaat ruhsatı olmadan tarihi binayı yalıya çeviren Ertuğrul özkök, yıllar sonra bir dönem Cumhuriyet gazetesi yazarı Oktay Ekinci´nin başkanlık ettiği Anıtlar Kurulu´ndan iskan verilmesi yönünde görüş alsa da, çevre Koruma Kurumu usulsüzlük tesbit edildiği gerekçesiyle iskan izni verilmesine karşı çıktı."

İşte bu olay; Türkiye´de kimlerin, niye "çağdaş yaşama müdahale"den yakındığını, kimlerin niye "Türkiye Malezya mı oluyor?" diye kuşku tohumları ekmeye çalıştığını, kimlerin "mahalle baskısı"nı gündeme getirdiğini çok açık şekilde ortaya koyuyor!..

Aslında, Türkiye´nin yönü değişmiyor, Türkiye hiçbir yere gitmiyor... Ama, kendilerini "ayrıcalıklı" olarak gören ve kendilerine "imtiyaz" tanınmasını isteyen birileri; yaptıkları her işe göz yumulmasını, "yasadışılık"larına ses çıkarılmamasını istiyorlar!..

Evet, "burunlarından kıl aldırmıyorlar"!..

üzerlerine gidildiğinde ise; hemen o "bildik numara" giriyor devreye:

"Cambaza bak, cambaza!"

"öZüR" KAVRAMI DA YALAMA OLDU!

Cambazın adı; kâh "irtica" oluyor, kâh "Malezya, İran, S. Arabistan" veya "içki yasağı!"

Biliyorsunuz... Hürriyet´in 13 Mayıs 2008 tarihli manşeti, "Bir kadeh rakı artık yasak" şeklindeydi.

Hürriyet´in haberine göre yeni kanunla restoranlarda açık içki satılması yasaklanmıştı ve bir kadeh rakının cezası 10 bin YTL olmuştu... Anc