BASINIMIZIN ROBOT OLMAYA MÜSAİT OLAN YAZARLARI KİMLER?

Birgün gazetesi yazarı Ümit Alan bu hafta köşesine köşe yazarlarını taşıdı. Alan'a göre basınımızda robot olmaya müsait yazarlar kimler?

ROBOT KÖŞE YAZARLIĞI MÜMKÜN MÜ?

Doğan Tılıç, her ne kadar kendisinden bizzat ders almasam da hocamdır. Özellikle Basın Yayın üzerine yüksek lisans yaparken kendisinin doktora tezi ve makalelerinden sıkça yararlandım. Bu yüzden Selami İnce’nin gazetecilik üzerine Doğan Tılıç ile gerçekleştirdiği röportaj dizisini mutlulukla karşıladım. Söz konusu dizi, gazetecilik mesleğiyle ilgili çarpıcı gözlemlere sahip. Bunlardan bir tanesi Tılıç’ın İtalyan La Stampa gazetesinden aktardığı bir haber. Habere göre, yapay zekâ üzerine çalışan bilim adamları “gazeteci robot” geliştirmişler. Bu robotlar herhangi bir imlâ ve bilgi hatası yapmadan haber yazabiliyormuş. Şimdilik sadece beyzbol haberleri üzerine uzmanlaşan bu ‘robot gazeteci’lerin faaliyet alanları artacakmış.
Doğan Tılıç’ın aktardığı haber, benim de köşe yazarları üzerine düşünmemi sağladı. Ülkemizdeki bazı köşe yazarlarının robotu yapılabilir miydi? Yapılsa nasıl programlamamız gerekirdi? Bu haftaki Köşe Vuruşu’nun mavrası bu.

ERGENEKON–ANTİERGENEKON ROBOTU
Ergenekon Operasyonu şu aralar gündemden biraz düştü. Ancak Türkiye’nin konjonktürü gereği yine gündeme gelecektir. Bu operasyon konusunda herhangi bir şüpheye mahâl bırakmadan yazanlar var. Her iki tarafta da var. Örneğin; son Hrant Dink duruşmasında Ergenekon örgütünün suikastle önemli bağlantıları çıktı. Ergenekon Operasyonu’na tamamen karşı olan yazarlar haliyle bu kadar önemli bir gelişmeyi de görmezden geldi. Operasyonu sorgusuz sualsiz kutsal kabul eden yazarlar ise çok saçma bir bağlantıya bile dört elle sarılabiliyorlar. Yazar dediğimiz bu insanlar, bunları ayrıştıramayacak kadar analiz yeteneğinden yoksunsa, onlara ne gerek var? Hepsinin adına iki robot yapalım; biri tamamen desteklesin, diğeri tamamen karşı çıksın.

ENGİNAR ROBOTU

Türkiye’de kariyerini ‘sol düşmanlığı’ üzerine inşa etmiş kalemler var. Bunlardan en önemlisi Engin Ardıç. O yüzden sol ve sol mücadele üzerine bütün olumsuz referanslara sahip robot köşe yazarımız ondan ilham almalı. Bu model biraz maliyetli olabilir. Daha düşük maliyetli ama kısa ömürlü modeli için özgürlüğün çarpıntı yaptığı Rasim Ozan Kütahyalı veya Yıldıray Oğur yazılımları tercih edilebilir. Bu düşük kaliteli versiyonları programlarken, yalan yanlış bilgiyle sola ve sınıf mücadelesine saldırı için bol bol geyik aktarılabilir veri tabanına. Yazarlarımızın da her gün her gün kendilerini yormalarına hiç gerek kalmaz böylelikle.

YANDAŞ ROBOT KAHRAMAN BEKİ

Daha önce de yazdım. Yandaşlık biliyorsunuz ki, artık övünülecek bir şey oldu. Akif Beki, İngiltere’den verdiği örneklerle bunu meşrulaştırmaya azmetti. Geçen hafta Sabah’ta Hasan Bülent Kahraman da aynı konuyu yazdı. İngiltere’deki yandaşlık kavramının basının objektifliğine bir halel getirmediğini belirtti. Şimdi Sabah gibi bir gazetede bunu yazıp, altına Türkiye’de şu sebeplerle uygulanmayacağını yazmazsanız, o yazı eksik kalır. Öyle olunca Türkiye’de medyanın haline hiç bakmadan bunu savunan Akif Beki ile aynı safa düşersiniz. Akif Beki’nin yaptığı nedir? İktidarın söylediklerini olumlayarak tekrarlamak. Emre Aköz, Mustafa Karaalioğlu, Şamil Tayyar vb’lerinin de öyle. Öyleyse hepsinin adına bir robot yapılabilir. İsmi de benden olsun: Kahraman Beki

ALTERNATİF ROBOTLAR
Aslında yerimiz olsa yapılacak birkaç model daha robot var. Sırf karşı çıkmış olmak için bir konuya karşı çıkan Hıncal Uluç ve küçük Hıncalları temsilen bir robot yapılabilir mesela. Elbette Twitter’ın yazılımcıları tarafından bir Yılmaz Özdil robotu da kolaylıkla tasarlanır. Sadece bağlı oldukları grubun sözcülüğünü yapan yazarlar için de öyle. Hayat güzeldir, kelebekler, kuşlar, martılar yazıları yazanlar için de bir robot mümkün.

ROBOT GAZETECİLİĞİN SONUCU

Peki robotlaşmış gazeteciliğin ya da köşe yazarlığının sonucu ne? Onu da geçen hafta Haluk Şahin, Yunan medyasından aktardı. Yunanistan’da bir gazeteci ülkelerinin düştüğü durumdan kendilerini de sorumlu tutuyordu. Yıllardır görevimizi yapmadık, soruşturmacı gazeteciliği beceremedik diyordu. Çünkü, onlar da robotlaşmışlardı. Belki onlarda da Ertuğrul Özkök gibi ‘araştırmacı gazeteciliği’ demode ilan edenler olmuştu. Ama işte sonuç ortadaydı. Devlet ihalelerini, silah alımlarını, neo-liberal iktisat politikalarını hiç sorgulamayan medya, ülkesinin batışına şahit olmuştu. Gidişatımız çok benziyor, ama umarım sonumuz benzemez demekten başka çare yok. Çünkü olan yine yoksula oluyor sonunda.

Ümit Alan/Birgün