'Basındaki ayrışma derinleşmekte'
Türkiye'deki basın ve ifade özgürlüğü hak ihlallerinin sistematik hale gelmekte olduğu bildirildi..
AB Sivil Düşün Programı çerçevesinde Gazeteciler Cemiyeti tarafından yürütülen projede, ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri aylık raporlar halinde kayıt altına alınıyor. Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Özgürlük için Basın Projesi (ÖiB) haziran ayı raporunda, basındaki ayrışma ve kutuplaşmanın derinleştiği endişesi vurgulandı. Eleştirel bakışla gelişmeleri okuyucuya aktarmaya çalışan medya kuruluşlarının 'Ekonomik, siyasal ve yasal sorunlar' ile karşı karşıya kaldığı belirtilerek hükümet yanlısı medya kurumlarının ise durumlarının farklı olduğu ifade edildi. Hükümetin verdiği bilgilere göre hükümet yanlısı medya, kamu kaynaklarından cömertçe yararlanabildiğine, resmi gezilere konuk olarak erk sahiplerinin iltifatlarına mazhar olabildiğine dikkat çekildi.
Proje kapsamında yayımlanan Haziran ayı raporunda, ulusal ve uluslararası gazetecilik örgütlerinin düşünce ve ifade özgürlüklerinin kullanımına ilişkin kaygılarına yer verildi. Raporda, basın örgütlerinin Türkiye'deki basın ve ifade özgürlüğü hak ihlallerinin sistematik hale gelmekte olduğu yolundaki endişelerine karşılık, hükümet tarafından bu şikâyetlerin "Dış mihrakların oyunu" olarak sunulduğu ancak ülke gerçeğinin çok farklı olduğu bildirildi. Türkiye'deki medya dünyasının sınırlı bir bölümünün eleştirel olduğu ve olan biteni aktarmaya, yorumlamaya çalıştığı belirtilen raporda, Türk basınının daha büyük bir bölümünün "hükümetin yaptıklarını beğenen, metheden" nitelikte olduğu anlatıldı.
Raporda, eleştirel bakışla gelişmeleri okuyucuya aktarmaya çalışan medya kuruluşlarının "Ekonomik, siyasal ve yasal sorunlar" ile karşı karşıya kaldığı vurgulanarak hükümet yanlısı medya kurumlarının ise durumlarının farklı olduğu vurgulandı. Hükümetin verdiği bilgilere göre hükümet yanlısı medya, kamu kaynaklarından cömertçe yararlanabildiği, resmi gezilere konuk olarak ve erk sahiplerinin iltifatlarına mazhar olabildiğine dikkat çekildi.
Raporda ayrıca, basındaki ayrışmanın gazetecilerin zaten çok problemli olan iş güvenliğini daha da sorunlu hale getirdiği belirtildi. Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu görevlilerinin ve ailelerinin İŞİD terör örgütünce rehin alınmaları üzerine getirilen yayın yasağının açık bir sansür uygulaması olduğu vurgulanan raporda, ilk altı ayda yüzlerce basın mensubunun işten çıkarılmasının veya istifaya zorlanmasının da iş-güvencesiz Türk medyasında oto-sansürün daha da yaygınlaşmasına neden olabileceği endişesine yer verildi.
Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin belirlediği Haziran gündeminde de iktidar politikalarının iki büyük destekçisi Radyo Televizyon Üst Kurulu ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun da ilave edildiğine dikkat çekildi. Raporda, Ciner Grubu'nun sahibi olduğu Show TV'nin karşısına çıkartılan mali ve idari problem iddialarının büyük ölçüde TMSF'nin eseri olduğu belirtildi.
Raporda, Böcek operasyonu sonucunun açıklanması ve Balyoz davasıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'nin 'hak ihlali' kararıyla çok önemli mağduriyetlerin giderilmesi yolunun açıldığına dikkat çekildi. Cezaevindeyken TBMM'ye seçilen ve cezaevinde kalan son milletvekili olan, emekli Korgeneral Engin Alan'ın da bu yüksek mahkeme kararlarından istifade ederek salıverilmesini ve nihayet Meclis'te milletvekilliği görevine başlayabilmesini çok önemli bir gelişme olarak kaydeden rapor, 12 Eylül 1980 darbesinin hayattaki liderlerinin "Anayasayı ihlal suçu" iddiasıyla yürütülen davada suçları sabit görülerek müebbet hapis cezasına çarptırılmaları da Haziran ayının önemli olaylarından biri olarak not edildi.