BAŞIMA BİR ŞEY GELECEK DİYE ÖDÜM KOPUYOR!
Bekir Coşkun, bugün Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı'nın suikaste kurban gittiği yıllardan daha fazla korktuğunu açıkladı.
Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Bekir Coşkun, Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ’Halkın Gündemi’ başlıklı söyleşilerin Mart ayı konuğu oldu. Antalya Kültür Merkezi (AKM) Aspendos Salonu’nda düzenlenen söyleşiye Antalyalılar yoğun ilgi gösterdi, 850 kişilik salon tamamen doldu.
"Bir toplum yüreğini ve cesaretini kaybettiyse yok olmaya mahkumdur" sözleriyle konuşmasına başlayan Bekir Coşkun, ’İmam’ metaforu üzerinden Türkiye’nin siyasi iklimini anlattı. Bekir Coşkun, şöyle dedi:
"Her şey yolundaydı. Sağ sol, çeşitli görüşler, kavga kıyamet, siyasi çekişmeler vardı. Ama sağcı da solcusu da bayrağı seviyordu. Birbirimizi döverdik ama o bayrağı gördüğüm zaman o ağlardı, ben de ağlardım. Atatürk’e kıymadık, biz hepimiz Atatürk’ün gençliğiydik. Sonra televizyon köylere girdi. Baba James Bond çantalı adamları, anne geniş mutfaklarda kızaran tavukları, evin oğlu parkta erkeklerle öpüşen kızları, evin kızı beyaz atlı prensi gördü. Ama bütün bu gördükleri şehirdeydi. Şehire geldiler ama ne o James Bond çantalı adamlar gerçekti, ne geniş mutfakta kızaran tavuklar. O sırada bir imam çıktı. Dil bilmez. Ama İngilizce hutbe dinliyor. Bildiği iki kelimeyle dünyayı ayağa kaldırdı. İmam zeki insan. Toplumun iki büyük duygusundan yararlandı. Birisi inanç, öbürüsü inançsızlık. Din, imam, Kuran, kitap düşmedi ağzından, cami avlusundan çıkmadı. Çok iyi yararlandı. İnançsızlık, toplumun büyük bölümü beleşçi. Bundan da yararlandı ve imam Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı oldu."
Yazar Coşkun, bugün, suikaste kurban giden gazeteciler Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürüldüğü yıllardan çok daha fazla korktuğunu söyledi. "Başıma bir şey gelecek diye ödüm kopuyor. Çocuklarım, karım, özel hayatım var, korkuyorum tabi ki" diyen Coşkun, "İnsanların namusları, şerefleri, yatak odaları, kadınları kızları var. Günah günah. Ama ben kimden yardım istiyorum? Bir imama günahı hatırlatıyorum. Bu kadar mı zulüm, haksızlık olur" dedi.
Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ortamın tek çıkmazının ’İmamın’ yerine koyacak birşey olmaması olduğunu belirten Coşkun, "Parlamento içinde yapılan muhalefet bugünler için değil. Siyasetin parlamentoda yapılması gereken günler için. Bugünkü şartlar olağanüstü. Karşı devrimdir. Parlamenter sistem anayasaları, yasaları Türkiye’nin canına okurken demokratik yöntemlerle yapılıyormuş gibi fotoğraf tamamlayıcısı, figüranlık" diye konuştu.
Bekir Coşkun, tarif ettiği siyasal atmosfer içinde CHP’ye her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğunu belirterek sürdürdüğü konuşmasında, muhalefet yöntemleri arasında sine-i milletin altını çizerek, "Milletvekillerinin aldıkları maaş yüzünden yapmayacaklarını bilirim. O zaman, çekil kardeşim komisyonlardan. Başkanlık divanından in. Uğur Mumcu’nun eşinin orada olmasını içime sindiremiyorum" dedi.
Bekir Coşkun, söyleşinin ardından AKM fuaye alanında aynı zamanda yeğeni olan ressam Hasan Rastgeldi’nin kendi köşe yazılarının resimlerle birleştiği ‘Yazının Rengi’ adlı sergisinin açılışını gerçekleştirdi. Açılış öncesi Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Mustafa Akaydın, Bekir Coşkun ve ressam Rastgeldi’ye plaket takdim etti.
"Bir toplum yüreğini ve cesaretini kaybettiyse yok olmaya mahkumdur" sözleriyle konuşmasına başlayan Bekir Coşkun, ’İmam’ metaforu üzerinden Türkiye’nin siyasi iklimini anlattı. Bekir Coşkun, şöyle dedi:
"Her şey yolundaydı. Sağ sol, çeşitli görüşler, kavga kıyamet, siyasi çekişmeler vardı. Ama sağcı da solcusu da bayrağı seviyordu. Birbirimizi döverdik ama o bayrağı gördüğüm zaman o ağlardı, ben de ağlardım. Atatürk’e kıymadık, biz hepimiz Atatürk’ün gençliğiydik. Sonra televizyon köylere girdi. Baba James Bond çantalı adamları, anne geniş mutfaklarda kızaran tavukları, evin oğlu parkta erkeklerle öpüşen kızları, evin kızı beyaz atlı prensi gördü. Ama bütün bu gördükleri şehirdeydi. Şehire geldiler ama ne o James Bond çantalı adamlar gerçekti, ne geniş mutfakta kızaran tavuklar. O sırada bir imam çıktı. Dil bilmez. Ama İngilizce hutbe dinliyor. Bildiği iki kelimeyle dünyayı ayağa kaldırdı. İmam zeki insan. Toplumun iki büyük duygusundan yararlandı. Birisi inanç, öbürüsü inançsızlık. Din, imam, Kuran, kitap düşmedi ağzından, cami avlusundan çıkmadı. Çok iyi yararlandı. İnançsızlık, toplumun büyük bölümü beleşçi. Bundan da yararlandı ve imam Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı oldu."
Yazar Coşkun, bugün, suikaste kurban giden gazeteciler Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürüldüğü yıllardan çok daha fazla korktuğunu söyledi. "Başıma bir şey gelecek diye ödüm kopuyor. Çocuklarım, karım, özel hayatım var, korkuyorum tabi ki" diyen Coşkun, "İnsanların namusları, şerefleri, yatak odaları, kadınları kızları var. Günah günah. Ama ben kimden yardım istiyorum? Bir imama günahı hatırlatıyorum. Bu kadar mı zulüm, haksızlık olur" dedi.
Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ortamın tek çıkmazının ’İmamın’ yerine koyacak birşey olmaması olduğunu belirten Coşkun, "Parlamento içinde yapılan muhalefet bugünler için değil. Siyasetin parlamentoda yapılması gereken günler için. Bugünkü şartlar olağanüstü. Karşı devrimdir. Parlamenter sistem anayasaları, yasaları Türkiye’nin canına okurken demokratik yöntemlerle yapılıyormuş gibi fotoğraf tamamlayıcısı, figüranlık" diye konuştu.
Bekir Coşkun, tarif ettiği siyasal atmosfer içinde CHP’ye her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğunu belirterek sürdürdüğü konuşmasında, muhalefet yöntemleri arasında sine-i milletin altını çizerek, "Milletvekillerinin aldıkları maaş yüzünden yapmayacaklarını bilirim. O zaman, çekil kardeşim komisyonlardan. Başkanlık divanından in. Uğur Mumcu’nun eşinin orada olmasını içime sindiremiyorum" dedi.
Bekir Coşkun, söyleşinin ardından AKM fuaye alanında aynı zamanda yeğeni olan ressam Hasan Rastgeldi’nin kendi köşe yazılarının resimlerle birleştiği ‘Yazının Rengi’ adlı sergisinin açılışını gerçekleştirdi. Açılış öncesi Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Mustafa Akaydın, Bekir Coşkun ve ressam Rastgeldi’ye plaket takdim etti.