Başbakan'ın iki dudağı açıldıkça lavlar saçan yanardağa dönüşüyor!
Can Dündar, Başbakan'ın 'Polis nasıl sabrediyor, anlamıyorum' sözlerine, polis kurşunuyla ölen insanların kendilerinin bu sözlere nasıl sabrettiklerine şaşırtığını söyledi.
Cumhuriyet yazarı Can Dündar, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi Başkanı ile Barolar Birliği Başkanı’na tepki göstermesini, Soma’da bir vatandaşa tokat atmasını, gazetecileri eleştirmesini ve Berkin Elvan’ın ölümü hakkında sözlerini eleştirdi. Dündar, “Biraz sağduyusu olanlar, bu gidişin hayırlı gidiş olmadığının, Başbakan’ın iki dudağının, açıldıkça lavlar saçan bir yanardağa dönüştüğünün farkında” dedi.
Can Dündar’ın “Erdoğan’ın Vur Emri” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
(...)
İnsanlar zor şartlara sabredebilir, ama adaletsizliğe asla…
İnsanlar acıya katlanabilir, acılıyken tokatlanıp tekmelenmeye, “eşek gibi sessizce yaşayın” hakaretine asla…
Kendi oğlu madende alın teriyle kazanırken ölüme gider de, bakanın oğlu evindeki trilyonların hesabını vermeden adaletten kaçırılırsa öfkelenir insanlar; “Yeter” diye yolunuzu kesebilir.
Çocuklarını bir ibadet yerinde suçsuz yere kurşunlayıp öldürürseniz ve yatıştırmak için bin bir özürle kapılarına gideceğinize “Ölmüş geçmiş” demeci verirseniz, yani hem suçlu hem güçlüyseniz, yarattığınız öfke selinde boğulabilirsiniz.
Polis kurşunuyla ölen yavrusunu defneden acılı insanlar, “Polis nasıl sabrediyor, anlamıyorum” lafını duyduklarında, bu aleni vur emri karşısında asıl kendilerinin nasıl sabrettiklerine şaşar.
Gün gelir, sabretmez olurlar.
Asıl onu hiç anlamazsınız.
***
Başbakan’ın sadece mayıs sicilinde fırçalanmış bir Anayasa Mahkemesi Başkanı, azarlanmış bir Barolar Birliği Başkanı, tokatlanmış bir madenci, yüzüne bakılarak hakaret edilmiş bir ana muhalefet lideri, “ölmüş geçmiş” dediği bir öldürülmüş delikanlı, doğrudan hedef gösterilmiş iki köşe yazarı ve ona “Gelme buraya” diyen bir Alman Başbakanı var.
Biraz sağduyusu olanlar, bu gidişin hayırlı gidiş olmadığının, Başbakan’ın iki dudağının, açıldıkça lavlar saçan bir yanardağa dönüştüğünün farkında…
Ama sabırla bekleyen millete tamponu değdirip durduğunu, sabır taşının çatlamak üzere olduğunu görseler de ses etmiyor, ağzından çıkanı kulağının duyması için dua edip duruyorlar. Kıssadan hisse:
Sağduyu ve adalet!
Ekmekten de önce, sudan da acil...
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Can Dündar’ın “Erdoğan’ın Vur Emri” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
(...)
İnsanlar zor şartlara sabredebilir, ama adaletsizliğe asla…
İnsanlar acıya katlanabilir, acılıyken tokatlanıp tekmelenmeye, “eşek gibi sessizce yaşayın” hakaretine asla…
Kendi oğlu madende alın teriyle kazanırken ölüme gider de, bakanın oğlu evindeki trilyonların hesabını vermeden adaletten kaçırılırsa öfkelenir insanlar; “Yeter” diye yolunuzu kesebilir.
Çocuklarını bir ibadet yerinde suçsuz yere kurşunlayıp öldürürseniz ve yatıştırmak için bin bir özürle kapılarına gideceğinize “Ölmüş geçmiş” demeci verirseniz, yani hem suçlu hem güçlüyseniz, yarattığınız öfke selinde boğulabilirsiniz.
Polis kurşunuyla ölen yavrusunu defneden acılı insanlar, “Polis nasıl sabrediyor, anlamıyorum” lafını duyduklarında, bu aleni vur emri karşısında asıl kendilerinin nasıl sabrettiklerine şaşar.
Gün gelir, sabretmez olurlar.
Asıl onu hiç anlamazsınız.
***
Başbakan’ın sadece mayıs sicilinde fırçalanmış bir Anayasa Mahkemesi Başkanı, azarlanmış bir Barolar Birliği Başkanı, tokatlanmış bir madenci, yüzüne bakılarak hakaret edilmiş bir ana muhalefet lideri, “ölmüş geçmiş” dediği bir öldürülmüş delikanlı, doğrudan hedef gösterilmiş iki köşe yazarı ve ona “Gelme buraya” diyen bir Alman Başbakanı var.
Biraz sağduyusu olanlar, bu gidişin hayırlı gidiş olmadığının, Başbakan’ın iki dudağının, açıldıkça lavlar saçan bir yanardağa dönüştüğünün farkında…
Ama sabırla bekleyen millete tamponu değdirip durduğunu, sabır taşının çatlamak üzere olduğunu görseler de ses etmiyor, ağzından çıkanı kulağının duyması için dua edip duruyorlar. Kıssadan hisse:
Sağduyu ve adalet!
Ekmekten de önce, sudan da acil...
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ