Başbakan'a sahte gazete basıp veriyorlar!
Hürriyet gazetesi yazarı Mehmet Y. Yılmaz, Başbakan Erdoğan'ın Almanya'da yaptığı konuşmayla ilgili ilginç bir yazı yazdı.
Başbakan Erdoğan Köln mitinginde yaptığı konuşmada Alman Der Spiegel'in "Cehenneme git Erdoğan" başlıklı haberini eleştirmişti. Ardından da Türkiye'deki gazetelerin Der Spiegel'den daha ağır manşetler attığını söylemiş ve Türk medyasına yüklenmişti: "Almanya, belki de 'cehenneme git Erdoğan' tarzı, ahlaktan, edepten yoksun. ırkçı ve nefret dolu manşetleri yılda bir görüyor. Ama Türkiye'de her gün onlarca gazete bundan daha ağır manşetleri atarken, kim çıkıp da 'Medyaya baskı var' diyebilir?"
Erdoğan'ın bu sözlerini bugünkü köşesinden değerlenden Hürriyet yazarı Mehmet Y.Yılmaz, "Bu sözleri gazetede okuyunca "acaba" dedim kendi kendime. Acaba danışmanları, Başbakan'a, özel olarak basılmış 'sahte' gazeteler mi veriyor? Olmayacak şey değil, çünkü bu sözlerinden ancak bu sonuca varabiliyorum" yorumunda bulundu.
İşte Mehmet Y.Yılmaz'ın bugünkü köşe yazısından ilgili bölüm...
Başbakan’a sahte gazete basıp veriyorlar
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Almanya mitinginde, Der Spiegel’in “Cehenneme git Erdoğan” başlığı ile ilgili olarak şunu söyledi:
“Almanya, belki de ‘cehenneme git Erdoğan’ tarzı, ahlaktan, edepten yoksun, ırkçı ve nefret dolu manşetleri yılda bir görüyor. Ama Türkiye’de her gün onlarca gazete bundan daha ağır manşetleri atarken, kim çıkıp da ‘Medyaya baskı var’ diyebilir?”
Bu sözleri gazetede okuyunca “acaba” dedim kendi kendime, “acaba danışmanları, Başbakan’a, özel olarak basılmış ‘sahte’ gazeteler mi veriyor?”
Olmayacak şey değil, çünkü bu sözlerinden ancak bu sonuca varabiliyorum.
Ben de Türkiye’de yayınlanan bütün gazetelerin birinci sayfalarına mutlaka her gün bakıyorum. Tümünü okumaya vaktim yetmiyor ama en azından birinci sayfalarına göz atıyorum.
Başbakan’ın sözünü ettiği türden bir manşet hiç görmedim. Ama bunun, her gün onlarca gazetede yapıldığını söylediğine göre demek ki ona başka gazeteler basıp veriyorlar.
Başbakan’ın politika yapma anlayışında ayırt edici özelliklerinden biri de olmayan bir şeyi gerçekmiş gibi söylemek ve sonra onun üzerinden nutuk atmak var!
Bir sanal gerçeklik yaratıyor, sonra çıkıp o olay gerçekten yaşanmış, konuşulmuş, başımıza gelmiş gibi öfkeli konuşmalar yapıyor.
Sedat Ergin geçenlerde bununla ilgili güzel bir derleme yapmıştı, bu son konuşmayı da o derlemenin bir ek notu olarak saklayabiliriz.
Bir de şu var: Başbakan’ın, Türkiye’de medyanın ne kadar özgür olduğunu anlattığı bu konuşmasından iki gün önce memleketimizde iki gazeteci için 26 yıldan az olmamak üzere 52’şer yıl hapis cezası istemiyle dava açılmıştı!
Taraf yazarı Mehmet Baransu ve gazetenin sorumlu müdürü Murat Şevki Çoban hakkında böyle bir ceza istenmesine neden olan konu, “terör örgütü üyeliği” değil, gazetede yayımlanan bir haber!
Son çıkan MİT Kanunu nedeniyle böyle davaların açıldığına daha çok tanıklık edeceğiz.
Gazetecileri hapse ata ata, Yeni Türkiye’nin özgür medyasını kuracağız!
Erdoğan'ın bu sözlerini bugünkü köşesinden değerlenden Hürriyet yazarı Mehmet Y.Yılmaz, "Bu sözleri gazetede okuyunca "acaba" dedim kendi kendime. Acaba danışmanları, Başbakan'a, özel olarak basılmış 'sahte' gazeteler mi veriyor? Olmayacak şey değil, çünkü bu sözlerinden ancak bu sonuca varabiliyorum" yorumunda bulundu.
İşte Mehmet Y.Yılmaz'ın bugünkü köşe yazısından ilgili bölüm...
Başbakan’a sahte gazete basıp veriyorlar
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Almanya mitinginde, Der Spiegel’in “Cehenneme git Erdoğan” başlığı ile ilgili olarak şunu söyledi:
“Almanya, belki de ‘cehenneme git Erdoğan’ tarzı, ahlaktan, edepten yoksun, ırkçı ve nefret dolu manşetleri yılda bir görüyor. Ama Türkiye’de her gün onlarca gazete bundan daha ağır manşetleri atarken, kim çıkıp da ‘Medyaya baskı var’ diyebilir?”
Bu sözleri gazetede okuyunca “acaba” dedim kendi kendime, “acaba danışmanları, Başbakan’a, özel olarak basılmış ‘sahte’ gazeteler mi veriyor?”
Olmayacak şey değil, çünkü bu sözlerinden ancak bu sonuca varabiliyorum.
Ben de Türkiye’de yayınlanan bütün gazetelerin birinci sayfalarına mutlaka her gün bakıyorum. Tümünü okumaya vaktim yetmiyor ama en azından birinci sayfalarına göz atıyorum.
Başbakan’ın sözünü ettiği türden bir manşet hiç görmedim. Ama bunun, her gün onlarca gazetede yapıldığını söylediğine göre demek ki ona başka gazeteler basıp veriyorlar.
Başbakan’ın politika yapma anlayışında ayırt edici özelliklerinden biri de olmayan bir şeyi gerçekmiş gibi söylemek ve sonra onun üzerinden nutuk atmak var!
Bir sanal gerçeklik yaratıyor, sonra çıkıp o olay gerçekten yaşanmış, konuşulmuş, başımıza gelmiş gibi öfkeli konuşmalar yapıyor.
Sedat Ergin geçenlerde bununla ilgili güzel bir derleme yapmıştı, bu son konuşmayı da o derlemenin bir ek notu olarak saklayabiliriz.
Bir de şu var: Başbakan’ın, Türkiye’de medyanın ne kadar özgür olduğunu anlattığı bu konuşmasından iki gün önce memleketimizde iki gazeteci için 26 yıldan az olmamak üzere 52’şer yıl hapis cezası istemiyle dava açılmıştı!
Taraf yazarı Mehmet Baransu ve gazetenin sorumlu müdürü Murat Şevki Çoban hakkında böyle bir ceza istenmesine neden olan konu, “terör örgütü üyeliği” değil, gazetede yayımlanan bir haber!
Son çıkan MİT Kanunu nedeniyle böyle davaların açıldığına daha çok tanıklık edeceğiz.
Gazetecileri hapse ata ata, Yeni Türkiye’nin özgür medyasını kuracağız!