BAŞBAKAN'A HAKARET EDEREK ŞÖHRET OLMAK GAZETECİLİK MİDİR?
Star Gazetesi yazarı Yalçın Akdoğan 'Hükümet-medya ilişkisi ve tevziratlar' başlıklı yazısıyla medya ve hükümet arasındaki ilişkiyi analiz etti.
Star Gazetesi yazarı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanlığını yapan Yalçın Akdoğan bugün sert bir yazı kaleme aldı. İlk olarak Milliyet Gazetesi’nde yer alan İmralı Zabıtları hakkında açıklamalar yapan Akdoğan, medya - siyaset arasındaki ilişkiyi değerlendirdi.
İşte Akdoğan’ın yazısının bir kısmı;
"Milliyet gazetesinde yayınlanan "İmralı tutanakları" haberinin, çözüm sürecinde ciddi bir türbülans oluşturmasını bekleyenler yanıldılar. Toplumda var olan çözüm umudu, her türlü sabotaj ve yol kazasına karşı büyük bir direnç olduğunu gösterdi. Hükümetin bu hamleyle sendelemediğini görenler, ikinci olarak medya-siyaset ilişkisi üzerinden bir türbülans oluşturmaya, çözüm inisiyatifiyle demokratik görünümü daha da güçlenen Başbakan Erdoğan’ı medya üzerinde baskı uygulayan otoriter bir karaktere dönüştürmeye çalışıyorlar.
Medya-siyaset ilişkisi, patron-gazeteci ilişkisi, sermaye-gazetecilik ilişkisi gibi konular yapısal sorgulamalar gerektiren boyutlar taşıyor.
Ancak mevcut gazetecilik anlayışı da sütten çıkmış ak kaşık değil.
İçini kin ve nefret bürüyerek her gün düzenli olarak hükümeti topa tutmaya kendisini adamak, gazetecilik midir?
Başbakana hakaret ederek, polemik üreterek şöhret olmaya çalışmak gazetecilik midir?
Her gün patronun kılıcını hükümete sallayarak medya gücünü başka amaçlar için kullanmak gazetecilik midir?
Gerçeği ve hakikati araştırmak, toplumu bilgilendirmek gibi bir amaç taşımadan ideolojik savaş yürütmek, bir kısım odakların tetikçiliğini yapmak gazetecilik midir?
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
İşte Akdoğan’ın yazısının bir kısmı;
"Milliyet gazetesinde yayınlanan "İmralı tutanakları" haberinin, çözüm sürecinde ciddi bir türbülans oluşturmasını bekleyenler yanıldılar. Toplumda var olan çözüm umudu, her türlü sabotaj ve yol kazasına karşı büyük bir direnç olduğunu gösterdi. Hükümetin bu hamleyle sendelemediğini görenler, ikinci olarak medya-siyaset ilişkisi üzerinden bir türbülans oluşturmaya, çözüm inisiyatifiyle demokratik görünümü daha da güçlenen Başbakan Erdoğan’ı medya üzerinde baskı uygulayan otoriter bir karaktere dönüştürmeye çalışıyorlar.
Medya-siyaset ilişkisi, patron-gazeteci ilişkisi, sermaye-gazetecilik ilişkisi gibi konular yapısal sorgulamalar gerektiren boyutlar taşıyor.
Ancak mevcut gazetecilik anlayışı da sütten çıkmış ak kaşık değil.
İçini kin ve nefret bürüyerek her gün düzenli olarak hükümeti topa tutmaya kendisini adamak, gazetecilik midir?
Başbakana hakaret ederek, polemik üreterek şöhret olmaya çalışmak gazetecilik midir?
Her gün patronun kılıcını hükümete sallayarak medya gücünü başka amaçlar için kullanmak gazetecilik midir?
Gerçeği ve hakikati araştırmak, toplumu bilgilendirmek gibi bir amaç taşımadan ideolojik savaş yürütmek, bir kısım odakların tetikçiliğini yapmak gazetecilik midir?
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN