Başbakan Yıldırım 'teşekkür' etti: Türk medyası milli bir duruş gösterdi
15 Temmuz’daki darbe girişimi sonrası Bakanlar Kurulu, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında bugün toplandı.
Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin olarak, "Türk medyası bu süreçte mili bir duruş göstermiştir, teşekkür ederim" dedi. Yıldırım, "Her ne kadar bu darbe girişimi Türk Silahlı Kuvvetleri'nde başlatılmış olsa da bunlar canilerdir, teröristlerdir. Bu canilerle silahlı kuvvetlerimizi aynı tutmayın. TSK bizim göz bebeğimizdir" diye konuştu.
"Bu işe kalkışanlar şunu bilmelidir ki; dökülen her damla kanın hesabını öyle bir çetin soracağız ki bunu görecekler" diyen Yıldırım, "Eğer bu hesapları görmezsek bize bu dünyada da öbür dünyada da rahat yok. Bu, bizim milletimize karşı en ulvi görevimizdir. Bunu yaparken hırsla değil, kanun içinde hareket edeceğiz. Duygusal olmaktan uzak, ama insan hayatının da ne kadar önemli olduğu bilinciyle hareket ederek bunların hesabını soracağız" ifadelerini kullandı.
"Bu darbeyi planlayanlar tam 12 Eylül darbesi gibi bir plan ortaya koymuşlar" diyen Başbakan, "Bunların her ne kadar kainat imamı dedikleri, bunu 'Bizim haberimiz yok. Hükümet kendi oyunlarını oynuyor, kendi emellerini gerçekleştirmek için oynuyor' deseler de 7 bin 555 kişilik gözaltı listemizle, çok net olarak belgeleriyle elimizde olduğunun da kamuoyunun bilmesinde fayda var" diye konuştu. "Bunun asla ve asla kabul edilebilir bir yanı yok" diyen Yıldırım, "Bunu ancak Suriye'de Esed yapıyor. Ben şanlı Türk ordusunu, cani Esed'in yaptıklarıyla karşılaştırmaktan hicap duyuyorum. Ama bu onların işi değil, yuvalanan terör çetelerinin kalkışmasıdır" dedi.
Yıldırım, cunta sonrası ilk kez toplanan Bakanlar Kurulu sonrası açıklamalarda bulundu.
Başbakan Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlandırılmıştır. Sayın cumhurbaşkanımız, başkomutanımız, Recep Tayyip Erdoğan'ın millet bedel ödemesin, gerekirse biz bedel ödeyelim diyerek ortaya koyduğu irade, hükümetimizin de olayı sükunetle karşılayıp gereken adamları vakit geciktirmeden atmış olmasında büyük bir katkısı vardı. Burada teşekkür etmemiz gereken birçok kişi ve kurum var. Her şeyden önce bu olay kamuoyuna mal olduğu andan itibaren bizimle temasa geçen CHP, MHP ve HDP yöneticileri bunun başka bir şey olduğunu, burada parti hesabı yapılamayacağını, millete karşı yapılan bu alçakça girişimin karşısında olduklarını ve her türlü desteği vermek konusunda hazır olduklarını ifade ettiler. Biz de sayın genel başkanlara teşekkür ettik ve kendileriden "görüş farklı, parti farklı gözetmeksizin herkesin meydanlara inmesini ve demokrasi nöbetine dahil olmalarını" istedik. Kabul ettiler, gösterdikleri asil davranıştan dolayı tüm siyasi partilere, liderlerine ve taraftarlarına teşekkür ediyorum. Bir başka teşekkürüm Türk medyasıdır. Böylesine olağanüstü bir durumda Türk milletine yakışır, Türkiye Cumhuriyeti'nin değerlerine yakışır bir yayın anlayışıyla darbenin asla ve asla meşruiyet kazanamayacağını, bunun Türkiye'nin geleceğine darbe olduğu tezinden hareketle çok milli bir duruş gösterdiler. İstisnasız tüm medya kuruluşları, bunun için de tüm medya kuruluşlarımıza teşekkür ediyorum.
STK'larımız da görüş farkı ortaya koymadan yollara düştüler, bir fotoğraf gördüm arkadaşlar çok etkiledi. Çarşaflı bir hanımefendi kamyonun başında, yanında da başı açık bir kadın muavin koltuğunda oturuyordu. Arkasında da bir sürü insan meydana ilerliyordu. Bu fotoğraf gözlerimden damlaların düşmesine sebep olan fotoğraftır. Ayrımız gayrımız yok, biz birlikte Türkiye'yiz.
Bu demokrasi mücadelesinde, darbe girişimini çökertme mücadelesinde hayatını kaybeden şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralananlara acil şifalar diliyorum. Ayrıca bu darbede bir şeyi dikkate almamız lazım. Her ne kadar bu darbe girişimi TSK bünyesinde başlatılmış olsa da, bunu yapmaya kalkışanların TSK'nın, vatanını, milletini, bayrağını seven mensuplarıyla zerre kadar alakası yoktur. Bunlar, eli kanlı canilerdir, terör örgütünün mensuplarıdır. Onun için değerlendirmeleri yaparken aziz milletimden hükümetiniz olarak talebimiz şudur: Bu canilerle silahlı kuvvetlerimizi bir tutmayın, silahlı kuvvetlerimiz bu ülkenin göz bebeğidir. Bu hain girişimde bulunanların asla ve asla silahlı kuvvetleri temsil edemeyeceğini ve bu hususu değerlendirirken askerimize ordumuza onların itibarına zarar verecek, kurumsal yapısını yıpratacak hareketlerden vatandaşlarımız lütfen uzak olsunlar. Tabii, bir büyük teşekkür de yargı camiasına... Şöyle ki ilk andan itibaren bu yasa dışı, bu çılgınca kalkışmaya önderlik eden, teşvik eden ve sevk edenleri teker teker Türk adaleti savcıları marifetiyle almış, bu konuyla ilgili rakamları daha sonra vereceğim, ve Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu, rütbe makam gözetmeksizin, yıldızlarına apoletlerine bakmaksızın gereğini yapmıştır. Adalet Bakanlığımızın bütün mensuplarına, İçişleri bakanlığımızın bütün mensuplarına teşekkür ediyorum. Yurt dışından da dost ve müttefik ülkeler bu hareketin meşru bir hareket olmadığını ve milli iradenin seçimleriyle iş başına gelen meşru hükümete yapılan bu saldırının asla kabul edilemeyceğini açık ve net bir şekilde ortaya koymuşlar, tercihlerini halkın iradesi yönünde yapmışlardır.
Tabii, en önemlisi millet. Milletin olduğu yerde illet olmaz. Millet "Ben buradayım" dedi, "Meydandayım" dedi, bu çapulcular gelsin karşılarında biz varız dedi. Köprüde tankların tepesine çıkanlar, oradaki askerleri alıp onlara nasihat edenler ve tankın üzerlerine yürüdüğünü bile bile meydandan ayrılmayan, kucağında bebeleriyle, yanlarında bastonlu dedeleriyle sokakta olan aziz milletime ne kadar teşekkür etsek azdır arkadaşlar. Bu işe kalkışanlar şunu bilmelidir ki; dökülen her damla kanın hesabını öyle bir çetin soracağız ki bunu görecekler. Eğer bu hesapları görmezsek bize bu dünyada da öbür dünyada da rahat yok. Bu, bizim milletimize karşı en ulvi görevimizdir. Bunu yaparken hırsla değil, kanun içinde hareket edeceğiz. Duygusal olmaktan uzak, ama insan hayatının da ne kadar önemli olduğu bilinciyle hareket ederek bunların hesabını soracağız.
Maalesef bu girişim başladıktan sonra cuma günü, gece başladı. Cumartesi-pazar çeşitli çevreler Türkiye'de ekonominin alt üst olacağı, pazartesi günü hayatın duracağı şeklinde propagandalar yaptılar. Ekonomiden sorumlu arkadaşlar gerek yurt içinde, gerek yurt dışında gerekli temasları yaptılar. Allah'a şükür finansal sistemimiz tıkır tıkır çalışıyor. Bankamız çalışıyor, borsamız çalışıyor, Merkez Bankası işinin başında, ihtiyaç olunca gereken her türlü tedbiri almak için hazır bekliyor. Ekonomik göstergelerde yaşanan değişim, Türkiye'nin normal günlerinde yaşanan değişimlerinden farklı değil. Değişim, normal sınırlarında seyrediyor. Bu da şu demektir; bu darbe demokrassinin, milli iradenin temsilcisi hükümet tarafından bastırılmış, hayat normale dönmüştür. Piyasanın verdiği mesaj budur. Burada bir başka husus da, efendim bu darbe girişimi dolayısıyla "Hükümet tüm gücünü buna yönelttik, dış güçlere karşı zaafiyet var" dediler, yanıldılar. Türkiye'nin 100 yıllık tecrübesi içerisinde küçümsenecek bir olay değil, ancak bunun gibi birçok tehdidi de aynı anda bertaraf edecek gücünün olduğunuda cümle alem bilmelidir. Alarm seviyemiz devam ediyor. Bölücü terör örgütlerine karşı da en ufak bir gevşeme yoktur.
Bu darbe teşebbüsü Türkiye'nin bekasına, Türkiye'nin demokrasisine bir darbe olduğu ayan beyan bellidir. Bunların her ne kadar kainat imamı dedikleri, bunu bizim haberimiz yok "Hükümet kendi oyunlarını oynuyor, kendi emellerini gerçekleştirmek için oynuyor" deseler de 7 bin 555 kişilik gözaltı listemizle, çok net olarak belgeleriyle elimizde olduğunun da kamuoyunun bilmesinde fayda var. Biz şu an arazi temizliği yapmakla meşguluz, bu işi planlayanlar her ayrıntıyı hespa etmişlerdir. Hangi ilde kimin geleceği, hangi bakanlıklara kimin atanacağı, onların müsteşarlarının kimin olacağı... Yani tam 12 Eylül darbesinin planlaması niteliğinde bir planlama. 12 Eylül darbesi bile vatandaşlarının üzerine bomba atmadı, Meclis'ini bombalamadı, polis karargahlarını bombalamadı, Cumhurbaşkanı'nı bombalamadı ve bu ne demektir biliyor musunuz kardeşlerim, bu devletin verdiği elbiseyi giyeceksiniz, onun imkanlarından faydalanacaksınız, bu milletin dişinden tırnağından arttırdığı vergilerle alınan silahları yağmur gibi onların üzerine atacaksınız... Bunun asla ve asla kabul edilebilir bir yanı yok. Bunu ancak Suriye'de Esed yapıyor. Ben şanlı Türk ordusunu, cani Esed'in yaptıklarıyla karşılaştırmaktan hicap duyuyorum. Ama bu onların işi değil, yuvalanan terör çetelerinin kalkışmasıdır.
Devamı gelecek...
"Bu işe kalkışanlar şunu bilmelidir ki; dökülen her damla kanın hesabını öyle bir çetin soracağız ki bunu görecekler" diyen Yıldırım, "Eğer bu hesapları görmezsek bize bu dünyada da öbür dünyada da rahat yok. Bu, bizim milletimize karşı en ulvi görevimizdir. Bunu yaparken hırsla değil, kanun içinde hareket edeceğiz. Duygusal olmaktan uzak, ama insan hayatının da ne kadar önemli olduğu bilinciyle hareket ederek bunların hesabını soracağız" ifadelerini kullandı.
"Bu darbeyi planlayanlar tam 12 Eylül darbesi gibi bir plan ortaya koymuşlar" diyen Başbakan, "Bunların her ne kadar kainat imamı dedikleri, bunu 'Bizim haberimiz yok. Hükümet kendi oyunlarını oynuyor, kendi emellerini gerçekleştirmek için oynuyor' deseler de 7 bin 555 kişilik gözaltı listemizle, çok net olarak belgeleriyle elimizde olduğunun da kamuoyunun bilmesinde fayda var" diye konuştu. "Bunun asla ve asla kabul edilebilir bir yanı yok" diyen Yıldırım, "Bunu ancak Suriye'de Esed yapıyor. Ben şanlı Türk ordusunu, cani Esed'in yaptıklarıyla karşılaştırmaktan hicap duyuyorum. Ama bu onların işi değil, yuvalanan terör çetelerinin kalkışmasıdır" dedi.
Yıldırım, cunta sonrası ilk kez toplanan Bakanlar Kurulu sonrası açıklamalarda bulundu.
Başbakan Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlandırılmıştır. Sayın cumhurbaşkanımız, başkomutanımız, Recep Tayyip Erdoğan'ın millet bedel ödemesin, gerekirse biz bedel ödeyelim diyerek ortaya koyduğu irade, hükümetimizin de olayı sükunetle karşılayıp gereken adamları vakit geciktirmeden atmış olmasında büyük bir katkısı vardı. Burada teşekkür etmemiz gereken birçok kişi ve kurum var. Her şeyden önce bu olay kamuoyuna mal olduğu andan itibaren bizimle temasa geçen CHP, MHP ve HDP yöneticileri bunun başka bir şey olduğunu, burada parti hesabı yapılamayacağını, millete karşı yapılan bu alçakça girişimin karşısında olduklarını ve her türlü desteği vermek konusunda hazır olduklarını ifade ettiler. Biz de sayın genel başkanlara teşekkür ettik ve kendileriden "görüş farklı, parti farklı gözetmeksizin herkesin meydanlara inmesini ve demokrasi nöbetine dahil olmalarını" istedik. Kabul ettiler, gösterdikleri asil davranıştan dolayı tüm siyasi partilere, liderlerine ve taraftarlarına teşekkür ediyorum. Bir başka teşekkürüm Türk medyasıdır. Böylesine olağanüstü bir durumda Türk milletine yakışır, Türkiye Cumhuriyeti'nin değerlerine yakışır bir yayın anlayışıyla darbenin asla ve asla meşruiyet kazanamayacağını, bunun Türkiye'nin geleceğine darbe olduğu tezinden hareketle çok milli bir duruş gösterdiler. İstisnasız tüm medya kuruluşları, bunun için de tüm medya kuruluşlarımıza teşekkür ediyorum.
STK'larımız da görüş farkı ortaya koymadan yollara düştüler, bir fotoğraf gördüm arkadaşlar çok etkiledi. Çarşaflı bir hanımefendi kamyonun başında, yanında da başı açık bir kadın muavin koltuğunda oturuyordu. Arkasında da bir sürü insan meydana ilerliyordu. Bu fotoğraf gözlerimden damlaların düşmesine sebep olan fotoğraftır. Ayrımız gayrımız yok, biz birlikte Türkiye'yiz.
Bu demokrasi mücadelesinde, darbe girişimini çökertme mücadelesinde hayatını kaybeden şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralananlara acil şifalar diliyorum. Ayrıca bu darbede bir şeyi dikkate almamız lazım. Her ne kadar bu darbe girişimi TSK bünyesinde başlatılmış olsa da, bunu yapmaya kalkışanların TSK'nın, vatanını, milletini, bayrağını seven mensuplarıyla zerre kadar alakası yoktur. Bunlar, eli kanlı canilerdir, terör örgütünün mensuplarıdır. Onun için değerlendirmeleri yaparken aziz milletimden hükümetiniz olarak talebimiz şudur: Bu canilerle silahlı kuvvetlerimizi bir tutmayın, silahlı kuvvetlerimiz bu ülkenin göz bebeğidir. Bu hain girişimde bulunanların asla ve asla silahlı kuvvetleri temsil edemeyeceğini ve bu hususu değerlendirirken askerimize ordumuza onların itibarına zarar verecek, kurumsal yapısını yıpratacak hareketlerden vatandaşlarımız lütfen uzak olsunlar. Tabii, bir büyük teşekkür de yargı camiasına... Şöyle ki ilk andan itibaren bu yasa dışı, bu çılgınca kalkışmaya önderlik eden, teşvik eden ve sevk edenleri teker teker Türk adaleti savcıları marifetiyle almış, bu konuyla ilgili rakamları daha sonra vereceğim, ve Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu, rütbe makam gözetmeksizin, yıldızlarına apoletlerine bakmaksızın gereğini yapmıştır. Adalet Bakanlığımızın bütün mensuplarına, İçişleri bakanlığımızın bütün mensuplarına teşekkür ediyorum. Yurt dışından da dost ve müttefik ülkeler bu hareketin meşru bir hareket olmadığını ve milli iradenin seçimleriyle iş başına gelen meşru hükümete yapılan bu saldırının asla kabul edilemeyceğini açık ve net bir şekilde ortaya koymuşlar, tercihlerini halkın iradesi yönünde yapmışlardır.
Tabii, en önemlisi millet. Milletin olduğu yerde illet olmaz. Millet "Ben buradayım" dedi, "Meydandayım" dedi, bu çapulcular gelsin karşılarında biz varız dedi. Köprüde tankların tepesine çıkanlar, oradaki askerleri alıp onlara nasihat edenler ve tankın üzerlerine yürüdüğünü bile bile meydandan ayrılmayan, kucağında bebeleriyle, yanlarında bastonlu dedeleriyle sokakta olan aziz milletime ne kadar teşekkür etsek azdır arkadaşlar. Bu işe kalkışanlar şunu bilmelidir ki; dökülen her damla kanın hesabını öyle bir çetin soracağız ki bunu görecekler. Eğer bu hesapları görmezsek bize bu dünyada da öbür dünyada da rahat yok. Bu, bizim milletimize karşı en ulvi görevimizdir. Bunu yaparken hırsla değil, kanun içinde hareket edeceğiz. Duygusal olmaktan uzak, ama insan hayatının da ne kadar önemli olduğu bilinciyle hareket ederek bunların hesabını soracağız.
Maalesef bu girişim başladıktan sonra cuma günü, gece başladı. Cumartesi-pazar çeşitli çevreler Türkiye'de ekonominin alt üst olacağı, pazartesi günü hayatın duracağı şeklinde propagandalar yaptılar. Ekonomiden sorumlu arkadaşlar gerek yurt içinde, gerek yurt dışında gerekli temasları yaptılar. Allah'a şükür finansal sistemimiz tıkır tıkır çalışıyor. Bankamız çalışıyor, borsamız çalışıyor, Merkez Bankası işinin başında, ihtiyaç olunca gereken her türlü tedbiri almak için hazır bekliyor. Ekonomik göstergelerde yaşanan değişim, Türkiye'nin normal günlerinde yaşanan değişimlerinden farklı değil. Değişim, normal sınırlarında seyrediyor. Bu da şu demektir; bu darbe demokrassinin, milli iradenin temsilcisi hükümet tarafından bastırılmış, hayat normale dönmüştür. Piyasanın verdiği mesaj budur. Burada bir başka husus da, efendim bu darbe girişimi dolayısıyla "Hükümet tüm gücünü buna yönelttik, dış güçlere karşı zaafiyet var" dediler, yanıldılar. Türkiye'nin 100 yıllık tecrübesi içerisinde küçümsenecek bir olay değil, ancak bunun gibi birçok tehdidi de aynı anda bertaraf edecek gücünün olduğunuda cümle alem bilmelidir. Alarm seviyemiz devam ediyor. Bölücü terör örgütlerine karşı da en ufak bir gevşeme yoktur.
Bu darbe teşebbüsü Türkiye'nin bekasına, Türkiye'nin demokrasisine bir darbe olduğu ayan beyan bellidir. Bunların her ne kadar kainat imamı dedikleri, bunu bizim haberimiz yok "Hükümet kendi oyunlarını oynuyor, kendi emellerini gerçekleştirmek için oynuyor" deseler de 7 bin 555 kişilik gözaltı listemizle, çok net olarak belgeleriyle elimizde olduğunun da kamuoyunun bilmesinde fayda var. Biz şu an arazi temizliği yapmakla meşguluz, bu işi planlayanlar her ayrıntıyı hespa etmişlerdir. Hangi ilde kimin geleceği, hangi bakanlıklara kimin atanacağı, onların müsteşarlarının kimin olacağı... Yani tam 12 Eylül darbesinin planlaması niteliğinde bir planlama. 12 Eylül darbesi bile vatandaşlarının üzerine bomba atmadı, Meclis'ini bombalamadı, polis karargahlarını bombalamadı, Cumhurbaşkanı'nı bombalamadı ve bu ne demektir biliyor musunuz kardeşlerim, bu devletin verdiği elbiseyi giyeceksiniz, onun imkanlarından faydalanacaksınız, bu milletin dişinden tırnağından arttırdığı vergilerle alınan silahları yağmur gibi onların üzerine atacaksınız... Bunun asla ve asla kabul edilebilir bir yanı yok. Bunu ancak Suriye'de Esed yapıyor. Ben şanlı Türk ordusunu, cani Esed'in yaptıklarıyla karşılaştırmaktan hicap duyuyorum. Ama bu onların işi değil, yuvalanan terör çetelerinin kalkışmasıdır.
Devamı gelecek...