Başbakan, kaybettiği savaşı sürdürüyor!

Zaman yazarı Mümtaz'er Türköne, Başbakan Erdoğan'ın ipin ucunu elinden kaçırdığını iddia etti.

Başbakan, kaybettiği savaşı sürdürüyor!
Durumu özetleyen meşhur fıkrayı hatırlayalım. Başbakan halefine üç tane zarf bırakıp tembih ediyor: "Çok zor durumda kaldığında sırasıyla aç." Ekonomi berbat vaziyette ve hükümet sallanıyor.
Yeni başbakan birinci zarfı açıyor ve çareyi okuyor: "Muhalefeti suçla!" Durumu biraz toparlıyor ama bir zaman sonra muhalefetin baskısı dayanılmaz hale geliyor ve mecbur kalıp ikinci zarfı açıyor. Yine tek bir cümle: "Dış mihrakları suçla." Bir süre idare ettikten sonra bu sefer yolsuzluklar ayyuka çıkıyor, ahval berbat; ve çaresiz son zarfı açıyor. Zarfın içinde yine çok kısa bir not: "Hemen halefine üç tane mektup bırak!"
Başbakanımız, henüz üçüncü zarfı açmadı; çünkü kaybettiği bir savaşı cansiperane şekilde sürdürmeye çalışıyor. Sözleri zaten bir stratejiyi veya siyasî bir hesabı değil, öfke ve intikam duygularını yansıtıyor. "Velev ki" Cemaat'i önce didik didik doğradı sonra da darmadağın etti. Eline ne geçer? Derdine çare olur mu? 11 yıllık iktidar gücünü ve halk nezdindeki karizmasını saplandığı bataklığı aşmak için tüketiyor. Sırtındaki ağır yükle bu badireyi geçmesi imkânsız. Safralardan kurtulmaya ise yanaşmıyor. "Arkasındaki halk desteği nereye gider?" Bu soru apayrı bir konu; ama önünde duran hukukun ördüğü yüksek duvarı aşmasına yetecek hiçbir araca sahip değil. Ortada çok ciddi bir yolsuzluk dosyası var ve Başbakan üstü kapalı olsa da durumu kabul ediyor. Sadece Cumhuriyet'in haberinde yer alan "Teslim edilen para, peşkeş çekilen, devletin parası, milletin parası değildir" sözü kendisine aitse, aleni bir suç ikrarı. Devletin bankasının genel müdürünün, bakanların çocuklarının sanık olarak yer aldığı bir soruşturmanın ucu gelir milletin ve devletin hukukuna dayanır. Yargıya savaş açarken söylediği, "Siz de böyle pırlanta, tertemiz değilsiniz. Bizim de bildiklerimiz var." lafı, içinde iki suç barındırıyor. Birincisi, "evet biz temiz değiliz" ikrarını; ikincisi ise başkalarına ait suçları şantaj amaçlı saklama itirafını..
Krizin henüz daha bir haftası geride kaldı. Hukuk yavaş işler ama sağlam işler. Başbakan, umutsuzca yağıp-gürleyerek sürdürdüğü savaşta "hükmen" mağlup oldu. "İmam-hatiplere bağış"tan, "barış sürecini sabote etme" argümanına, Halk Bankası'nın ekonomimiz için vazgeçilmez değerine kadar geliştirilen hiçbir gerekçe yolsuzluğu meşrû göstermeye yetmiyor. Hükümet kan kaybetmeye devam ediyor. Sadece vaziyete isim konulması zaman alacak.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN